2017-2018 eğitim öğretim yılında da, ülke yönetiminin ve eğitim politikalarının 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında ilan edilen OHAL ve sonrasında çıkarılan KHK’lar ile düzenlenme 'geleneğine' devam edilmiştir. Çıkarılan KHK'lar ile binlerce eğitim emekçisi arkadaşımız siyasi ve idari kararlarlar ve tasarruflarla, ne ile suçlandıklarını bile bilmeden, savunma hakkı tanınmadan öncekiler gibi bu yılda kamu görevinden ihraç edildiler. OHAL sürecinde yaşanan ihraçlar ve açığa almalar ile öğrencilerin eğitim hakkı gasp edilmiş, öğrenciler öğretmensiz, öğretmenler öğrencisiz bırakılmasına neden olmuştur.

     Türkiye genelinde yaşanan bu ağır baskı ve hukuksuzluklardan Urfa'da nasibini almıştır. Genel merkezimizin 7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra Ülkemizin içine sokulduğu şiddet sarmalını protesto etmek için ''Barışı Savunacağız'' şiarı ile yaptığı bir günlük iş bırakma eylemi çağrısına; Barıştan, insandan, yaşamdan yana tavır alan 362 eğitim emekçisi arkadaşımız Eğitim öğretim yılının hemen başında 25 Ağustos 2017 tarihinde Türkiye'nin değişik illerine sürgün edildiler. Yaklaşık 10 bin öğretmen açığının olduğu ilimizde Milli Eğitim Bakanlığının almış olduğu bu kararı Urfa eğitimine yapılmış bir ''darbe'' olarak değerlendirmekteyiz. Özellikle OHAL ile birlikte Milli Eğitim Bakanlığı ihraçlar, soruşturmalar, performans değerlendirmeleri ve mülakatlarla mesleğimizi baskılayarak itibarsızlaştırmakla birlikte iş güvencemizi ortadan kaldırmak istemiştir. Biz EĞİTİM-SEN olarak Milli Eğitim bakanlığının bu baskılarla pasif, hukuksuzluklara itiraz etmeyen, sorgulamayan, itaat eden ve yandaş öğretmen profilini yetiştirmek istediğini biliyoruz.     Milli Eğitim Bakanlığın bu projesine en fazla direnci gösteren Eğitim-Sen'li emekçileri sürgüne yollayarak bu durumu sendikalı, sendikasız diğer eğitim emekçisi arkadaşlarımıza karşı bir baskı aracı  olarak kulanmak ve siyasi iktidarın hedeflerine hizmet etmek için olduğunu biliyoruz.

 

         Urfa eğitiminin temel sorunları olan mevsimlik tarım işçiliği, öğretmen açığı , sınıfların kalabalıklığı ,  Suriyeli mülteci  çocukların sorunları, çok dilli, çok kültürlü bir yapıya sahip olan ilimizde anadilindeki eğitimin  önündeki engellerin kaldırılması yönünde çalışmalar yapması gereken Milli Eğitim Bakanlığı, bütün Türkiye'de olduğu gibi  Urfa'da  da  cemaat , vakıf  ve derneklerle imzalan protokoller  ile okullar  din istismarı ve ticarileşmeye açıldı. Bilimsel eğitimin olmazsa olmazı olan laiklik ilkesi tahrip edilerek, okulların cemaat ve derneklere açılması ile Eğitim Sistemi adeta çürümeye terk edildi. Bu dernekler tarafından okullarımızda yardım kampanyaları adı altında paralar toplanıyor, toplanan paraların miktarı ve nereye, nasıl harcandığı konusunda şeffaf bir şekilde kamuoyu bilgilendirilmemektedir.

 

   Eğitimde yaşanan yıkımın acilen telafisi için;

  • Eğitim bir insan hakkıdır. Herkesin eğitim hakkından eşit, parasız ve kendi anadilinde yararlanmasının önündeki bütün yasal ve fiili engeller kaldırılmalıdır.
  • Toplumsal cinsiyet eğitiminin her kademede zorunlu olmalıdır.
  • Eğitimin dışına itilen çocukların yeniden eğitim içine çekilmesi sağlanmalıdır.
  • Öğretmen ve öğrencilerin kullandıkları ders araçlarının içeriğinin bilim dışı hurafe ve doğmalardan arındırılmalıdır.
  • Tüm okullara bütçe ve ihtiyaçları kadar ödenek ayrılmalıdır.
  • Eğitim emekçilerinin ekonomik sorunları ve çalışma koşulları düzeltilmeli, eğitimde her türden angaryaya, esnek ve performansa dayalı çalışma uygulamalarına ve rotasyon girişimlerine derhal son verilmelidir.
  • Diyanet işleri başkanlığı başta olmak üzere,her türlü dini vakıf ve derneklerle yapılan protokollere son verilmelidir.
  • KHK'larla ihraç edilen eğitim ve bilim emekçilerinin görevlerine iade edilmesi
  • OHAL uygulamalarının derhal son bulması gerekmektedir.

 

           Basına ve kamuoyuna saygı ile duyurulur.