Liberalizm toplumunu homojenleştirme sürecinde  çok sayıda gelenek ve kültürü yok sayarak asimülasyon yöntemi ile tek potada eritmeye çalışıldı.Kapitalist modernist mantığa göre egemen olma milliyetçiliği esas almadır.İnsan adına  devletçi toplum sistemleri daha da ileriye giderek feodalizim le bütünleşmiş ve son sistemi kapitalizm ile bütünleşmiştir.Ekolojik toplumun gelişimine engel olarak özgürlüklerin toplumun tümüne yayılması talebine her defasında karşı çıkarak özgürlük eşitlik anlayışlarının sermaye çıkar sınırlarına takılmakla olup fazlasına izin vermektedir liberalizmin demokrasi algısı elit çevreler adına güçlünün zayıflar üzerinde detasarufunu  oluşturmaktadır. Var olan baskı ve sömürü gizlemektedir.Halktan insanların, yönlendirme katılmaları uzun yıllar boyunca bu yüzden engellenmiştir.

   Elitist iktidar montalitesi kadınları yoksullar gençler yabancılar vb. Seçimlerden uzak tutturmuşlardır.Bu yüzden doğal toplum guclerinin demokrasi talepli direnişleri bu kasıtlılıklarla ezilmiştir çoğu zaman doğal hak arayışlarını barajlama uğraşında bulunmuşlardır.Kapitalist ve modernite  özünde ataerkil değerler ağırlıklı dır .En somutunda kadın bedeni erkek egemen kültüre ve sistemine pazarda ki mal gibi meta olarak sunulmasında aktif rol oynamıştır. Günümüz kapitalist montalite başta barınma sağlık eğitim gibi ihtiyaçları bile adaletli sağlanmıyor. Fırsat eşitliği insan  hakları gibi emek düşünce özgürlüğü gibi dillere paralel olan liberal doğmaların ideolojik aygıtlarıyla kendi insan tipini yatarma konusunda ısrarcıdır. Sosyal bilimleri ıslus kavramı kendine göre ayrılıyor. Günümüz dünyasında ki eşitsiz bölünmüş iliskilerin yarattığı gerilimler dünyanın her bir köşesinde hissedilir oranda artıyor egemen ideolojiler yoluyla bu isyanlara neden olan itirazları an sebebi liberal ekonomininyarattığı ve toplumsal ilişkileri kendi despot otoriter tasarımını bu zihinsel kapitalist öğretim mantığına göre şekilleniyor.

   Diğer tarafta kat uluscu liberal devlet çözümsüzlüğün krizini dünya da gelişen kapitalist modern ulus devletçiliği sahte demokrasi maskesi ve kisvesi adı altında yaşam buluyor.Dolayısıyla,liberalizm için en büyük tehditlerden belki de en önemlisi kişi haklarının tümüyle genişletilmesi mücadelesidir. Yurttaş haklarının genişletmesine engel çıkartmaktadır.Kapitalizmin liberalizmin başta AB ve ORTADOĞU ülkelerinde ortaya çıkar.Gözlükleri ile deil toplumsal feodaliteyi de gözeterek ve kendini yenilemeli gibi ciddi sorunlar gerekliliklerle karşı karşıyadır,sustemi çöküş durumundadır dolayısıyla tüm Çağlar boyunca görünen iktidar ve devletin tanrısal kaynaklı impesini kapitalist modernite nin ideolojisinde besleniyor.

         Ulus devlet tüm tekellerin ortak paydası olarak toplumsal maddi kültürü paspıl fethetme sömürgeleştirmesinde ulusal kültür adı çoğunlukla hakim bir etkisiyle ve dini cemaatin kültür normallerinin resmileştirilip tüm kültürel varlıklara değerlere karşı savaş açar sonuç olarak 5000 yıllık uygarlık tarihi aynı zamanda bu sapmanın gelişme ve büyümesinin tarihidir. Geleneksel din, milliyetçilik,einsiyetçilik ,pozitivisit bilmeli hepomonik ideolojisiyle toplum üzerinde tahakkümünü yüzyıllardır sömürü kendine alt etmiştir tarihsel gelişim süreci karmaşık bir niteliğe sahip somut içerikleri arasında oluşan çelişkileri yarattığı belirsizliklere liberalizm evrende ki tüm canlılsrı ele geçirme yöntemini çaģlara göre uyarlıyor sıkça kullanıyor olsalar da bunun kölektif ve sınıfsal demokratik ulus bu anlamda kapitalist midernite sistemine karşı güçlü ve cinsiyet özgürlükçü bir felsefi montaliteye dayanan demokratik kominalizmin para diplomasal önermesi ile liberal kapitalist modernite alternatif sistemi ile halkların geliştirme arayışının güçlendirerek geliştirme amacı ve arayışını güçlendirerek demokratik özenle kominal sistemle mümkündür.

   

    Liberalizmin burjuvası ve dini milliyetçilik unsurlarınını oluşturan katı ulus etkeninde ideolojik oluşumunda boş etkendir ulusal siyasetin son durağı faşizim iktidarıdıdır hedefi kapitalist tekel krizleri çözüm adına din,hukuk,sanat spor ve diploması tümünü aşırı uluslaştırarak hiyoreşik bir bütünlüğe ulasmadır.Milliyetçilik din seviyesinde ideolojiye bülüründürürldü. Din ulus devlet sürecinde en çok kullandığı din,millet ve bayrak söylemenin temelinde geleneksel dinler ahlaki ve politik özelliklerinden uzaklastırılarak kendi hegomonyası altında tek düzeye indirme ve milliyetcileştirmesidir.Liberalizm toplumunu homojenleştirme çok sayıda gelenek ve kültürü yok sayarak asimülasyon yöntemi ile tek potada eritmeye çalışıkdı.

    Kapitalist modernist mantığa göre egemen olma milliyetçiliği esas almadır.İnsan adına  devletçi toplum sistemleri daha da ileriye giderek feodalizim le bütünleşmiş ve son sistemi kapitalizm ile bütünleşmiştir.Ekolojik toplumun gelişimine engel olarak özgürlüklerin toplumun tümüne yayılması talebine her defasında karşı çıkarak özgürlük eşitlik anlayışlarının sermaye çıkar sınırlarına takılmakla olup fazlasına izin vermektedir liberalizmin demokrasi algısı elit çevreler adına güçlünün zayıflar üzerinde destanlar oluşturmaktadır.