Toplumun temel taşı olan aile; içerisinde ülkesinin, gelecek nesillerin umudu aslında bir ülkenin, milletin de değerini belirleyen çocukla anlam kazanır. Ancak günümüzde toplum olarak çocuğa hak ettiği değer henüz verilememiş, çocuk istismarı ve ihmallerinin önüne geçilememiş aksine son günlerde yaşadığımız çocuk kayıp ve ölümleri çocukların etkin bir şekilde korunamadığının acı bir göstergesi olmuştur. Toplumun temel değerleri; kadın ölümleri, küçük büyük ayırt etmeden kullanımı yaygınlaşan madde kullanımı ve özellikle toplumun temel taşı olan çocuklara yönelen istismar olaylarıyla yozlaştırılmaya çalışılmaktadır.
Tüm dünyada ve ülkemizde son zamanlarda şiddete uğrayan, öldürülen, ihmal edilen, ticari ve cinsel sömürünün nesnesi olan alkol ve madde kullanan çocukların sayısı giderek artmaktadır. Şanlıurfa Barosu CMK uygulama Merkezinin kayıtlarına göre yapılan avukat görevlendirmelerinin büyük çoğunluğunun çocuklara ilişkin özellikle de çocuğa karşı cinsel istismar vakaları olduğu görülmektedir
**Bingöl’de bir caminin karşısında oynanan kızlar arası futbol müsabakasına tepki gösteren cami cemaati, bu tür müsabakaların halkın inanç değerlerine aykırı olduğunu belirtmiş
Ümmetimiz ''kızlar baldırı çıplak maç yapıyor'' ifadeleri kullanılmıştır. Bu ayrıştırıcı ve cinsiyetçi dilin özellikle çocuklara karşı kullanılması toplumun temelinden dinamitlemek olacaktır. Toplumun bu dili kullanmayı bırakmasında en büyük görev kuşkusuz devleti yönetenlere düşmektedir. Yöneticilerin dili daima birleştirici, anayasaya, hukuka, ahlaka ve uluslararası sözleşmelere uygun olmalıdır.
**Son olarak 23.04.2019 günü İstanbul Küçükçekmece’de bir kız çocuğunun uğradığı istismar nedeniyle yoğun bakıma kaldırıldıktan bir gün sonra ölüm haberinin gelmesi hukuki ve vicdani tahammülün son damlası olmuştur.
Çocukların Korunmasına ilişkin gerekli etkin tedbirlerin alınmasının devletin görevi olduğunun destekleyici unsuru uluslararası alanda çocuk hakları açısından en etkin ve geniş çerçeveli olan; ülkemizin de taraf olduğu BM Çocuk Haklarına Dair Sözleşmedir. Sözleşmede; “Bu sözleşmeye taraf devletlerin, çocuğun ana-babasının ya da onlardan yalnızca birinin, yasal vasi veya vasilerinin ya da bakımını üstlenen herhangi bir kişinin yanında iken bedensel veya zihinsel saldırı, şiddet veya suiistimale, ihmal ya da ihmalkâr muameleye, cinsel saldırı dahil her türlü istismar ve kötü muameleye karşı korunması için; yasal, idari, toplumsal, eğitsel bütün önlemleri alırlar. Bu tür koruyucu önlemler; burada tanımlanmış olan çocuklara kötü muamele olaylarının önlenmesi, belirlenmesi, bildirilmesi, yetkili makama havale edilmesi, soruşturulması, tedavisi ve izlenmesi için gerekli başlıca yöntemleri ve uygun olduğu takdirde adliyenin işe el koyması olduğu kadar durumun gereklerine göre çocuğa ve onun bakımını üstlenen kişilere, gereken desteği saklamak amacı ile sosyal programların düzenlenmesi için etkin yöntemleri de içermelidir.” Sözleşme bu maddesiyle çocuğun her türlü istismara karşı korunmasını taraf devletlerin asli sorumluluğu olduğu belirtilmiş ve taraf devletler tüm eylem ve politikalarını çocuğun yüksek yararı doğrultusunda geliştirmek ve uygulamakla yükümlü tutulmuşlardır.
Son aylarda yaşadığımız çocuk istismar ve ihmallerinin tekrar yaşanmaması için her kuruma ve devlet organına düşen sorumluluklar vakit kaybetmeden yerine getirilmelidir. Bunları birkaç maddede belirtmek gerekirse;
1) Tüm yargı organları tarafından çocuklarla ilgili davalarda kovuşturma ve soruşturma aşamalarında asgari dikkat ve özenin çok daha özen gösterilmesi gerekmektedir.
2) Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının ve oluşa göre diğer ilgili bakanlıkların bünyesinde çocuğun her türlü istismarına yönelik somut ve etkin tedbirler alınmalıdır. STK lar ve belediyeler ortak bir iş birliği yapılarak aileleri bu konuda bilinçlendirme çalışmaları yapılmalı, psikolojik eğitsel, maddi destek verilmelidir.
3) Çocuğa karşı işlenen suçlarda ilgili suçlarda ceza oranlarının büyük oranda arttırılmıştır ancak tarafsız ve bağımsız olması gereken yargının toplumda ve vicdanlarda derin infial yaratan masum bedenlere yönelen istismar suçlarının tekrarlanmaması için caydırıcılık sağlanması gerekmektedir.
4) Medyanın da tüm basın ve yayın kuruluşlarında çocukların ve çocuklarla ilgili haberlerin, programların yayınlanmasında çocuğun bedensel ve ruhsal gelişimi dikkate alınarak gerekli hassasiyet gösterilmelidir.
Şanlıurfa Barosu olarak çocukların hayatlarına kasteden zihniyeti lanetliyor; tüm devlet organlarını, meslektaşlarımızı, STK’ları,ilgili kurum ve kuruluşları, ve tüm aileleri bu gibi acı ve ülkemizin hukuki,ahlaki ve toplumsal düzenine kasteden olayların karşısında olmayı, bu konuda topluma bilinç kazandırma konusunda vakit kaybetmeden işbirliğine davet ediyoruz. Her türlü şiddetin olduğu gibi toplumun temel taşları olan çocuklarımıza yönelen her türlü şiddet ve kıyımın karşısında olduğumuzu belirtir, üstümüze düşen her türlü hukuki ve sosyal sorumluluğun bilincinde olduğumuzu tekrar vurgulayarak; Şanlıurfa Barosu olarak tüm çocuk istismar davalarının titizlikle takipçisi olduğumuzu bu tür olayların tekrar yaşanmadığı ve son bulacağı ana dek mücadele edeceğimizi belirtiriz.
ŞANLIURFA BAROSU BAŞKANLIĞI