Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Uzman Klinik Psikolog Leyla Arslan, sünnet psikolojisine ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu.
Sünnete bakış, ailelere göre değişiyor
Erkek çocuk sahibi aileleri zihnen meşgul eden konulardan belki de en gerginlik yaratan durumun çocukları sünnet ettirme zamanı ve sünnetin gerekip gerekmediği konusu olduğunu belirten Uzman Klinik Psikolog Leyla Arslan, “İçsel olarak gerekliliğine inanmayan bir çok ebeveyn çocuğunun akran etkileşiminde sorun yaşamaması için bu işi sessizce abartmadan bitirmeyi düşünür. Toplumda kök salmış binlerce yıllık geleneği dikkate almamayı göze alamaz ve basit bir operasyon olarak çocuğuna söyleyip durumu çözüme kavuşturur” dedi.
7 yaşından sonra kutlamalar hatırlanır
Bir grup ailenin ise bu geleneksel duruma bazı abartılı duygular yüklediğini ifade eden Uzman Klinik Psikolog Leyla Arslan, “Erkek olmak, dinin gereğini yerine getirmek, erkek anne babası olmanın dayanılmaz cazibesi olarak büyük bir eğlence düzenlemek ya da inancın gereği mevlüt okumak ve ziyafet vermek gibi. Kanımca beklenti ve atfedilen duygu ne kadar büyükse olay da o kadar etkili oluyor çocuk üzerinde. O yüzden çocuğun kişilik gelişiminin en az etkileneceği zamanlarda bu eylemi yaptırmak daha uygundur diye düşünebiliriz. 7 yaşından sonra bu durum çocuk tarafından gerginlik yaratıcı olarak hatırlansa bile kutlamaların olumlu etkisi ile hatırlanır. İki yaşından öncesi ise daha istenen bir sonuç doğurur. Hiç hatırlanmaz” dedi.
Doğar doğmaz sünnet önerilebilir
Yapılan davranışın amacı konusunda belirsizlik olunca durumun çocuğa nasıl anlatılacağının da zorlaşacağını ifade eden Uzman Klinik Psikolog Leyla Arslan, “Bu yüzden çoğu ailenin istemese bile yaptırmak zorunda kaldığı bu eylemi en tehlikesiz ve kolay biçimde atlatmanın yolu doğar doğmaz olmasıdır” dedi.
3-6 yaş arasında yapılmaması öneriliyor
Uzman Klinik Psikolog Leyla Arslan, sünnet konusundaki önerilerini şöyle sıraladı:
1. Sünnet her yaşta yapılabilmekle birlikte özellikle 3-6 yaş arasında yapılmaması önerilir ve kişilik gelişimine zarar vermemesi ve psikolojik travma oluşturmaması nedeniyle yeni doğan bebekler sünnet için en uygun adaydır.
2. Sünneti çocuğa anlatırken, yaşı dikkate alınmalıdır. Birçok çocuk pipisinin tamamen kesileceğini düşünüp korktuğunu söylemiştir. O halde ‘Kesme’ sözcüğünü kullanmamalı, sağlığı için gerekli bir durum olduğu açıklanmalı ve nerede ne zaman olacağı, acısının ne kadar olacağı abartılmadan anlatılmalıdır ve çocuğa güven verilmelidir.
3. Sünnet konusunda bilgi vermeme veye yanlış bilgi vererek heyecanlandırma ya da çocuğun arkadaşları tarafından korkutulması çocuğu kaygılandırır.
Gerginlik ve ağlamalar görülebilir
Uzman Klinik Psikolog Leyla Arslan, sünnetle ilgili gerginlik ve ağlamalar, alt ıslatma korkulu rüyalar görme, evden kaçma isteği, ağaca çıkıp inmeme, parmak emmek, bulunmamak için bir yerlere saklanmak gibi küçük yaşlara ait regresyon davranışlar görülebileceğini ifade etti.
Aileler bu uyarılara kulak verin
Uzman Klinik Psikolog Leyla Arslan, ailelere önerilerini şöyle sıraladı:
“Sünnet tarihine çocukla birlikte karar vermek ama süreci uzun tutmamak gerekir.
Çocuğu rahat hissetirmek ve sizinle iş birliği yapmasına imkan sağlanmalıdır. “Seninle doktora gideceğiz. Doktor amca pipinin ucunu pamukla temizleyecek, biraz acı duysan da bu çabuk geçecek, sonrada istersen kutlama yaparız” şeklinde bir açıklama yapılabilir.
Çocuğa duygularını, korkularını anlattırmak, derecesini öğrenmek, mümkün olduğu kadar acı duygusunu abartmasını engellemeye çalışılmalıdır.
“Korkacak ne var!” diyerek çocuğun duygusunu reddetmemek gerekir. Çocuk anlaşılmadığını düşünür, sünnet konusunu çok sık konuşmak da gerginliğini arttırır.
Ebeveyler de sakin olmalıdır ve aşırı kaygılanmamalıdır.
Bazı çocuklar arkadaşlarını ister, bazı çocuklar da tören ister.
Çocuğa hasta muamelesi yapılmamalı.
Sünnet sonrası çocuğun günlük hayata erken dönmesine özen gösterin.
Onun istemediği kişilere, bilgi vermeyin ve törene çağırmayın.
Asla pipi konusunda şaka yapmayın.
3-6 yaş arasında sünnet etmek zorunda kalınırsa daha hassas ve travma yaratmayacak şekilde davranmaya özen gösterilmelidir.”