Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da örtülü ödeneği kullanmasına ilişkin yasanın kabul edilmesiyle bir kez daha gündeme gelen örtülü ödenek, özellikle 90'lı yıllarda Kürt hareketine karşı JİTEM, MİT tarafından yine faili meçhul cinayetler diye bilinen örtülü cinayetlerde, halka karşı suçlarda kullanılan "savaş bütçesi" olarak tanımlanıyor. Kayıp silahlar, işverenlerin katledilmesi ve faili meçhul cinayetler, koruculuk sisteminin hayata geçirilmesi, PKK Lideri Abdullah Öcalan'a yönelik operasyonlar ve her türlü yasadışı operasyonla gündeme gelen örtülü ödeneğin Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da kullanımına sunulan söz konusu trilyonlarca liralık hesapsız kaynağın Erdoğan denetiminde yeni bir silahlanmaya gideceği yönünde endişeler bulunuyor. 

 

Başbakan yetmedi, Cumhurbaşkanı da kullanacak

 

Şimdiye kadar Kamu Mali Kontrol Kanunu'nun 24. maddesinde "Örtülü ödenek; kapalı istihbarat ve kapalı savunma hizmetleri, Devletin milli güvenliği ve yüksek menfaatleri ile devlet itibarının gerekleri, siyasi, sosyal ve kültürel amaçlar ve olağanüstü hizmetlerle ilgili hükümet icapları için kullanılmak üzere Başbakanlık bütçesine konulan ödenektir" sözleriyle tarif edilen ödenek, artık Başbakanlığın yanı sıra Cumhurbaşkanlığı tarafından da kullanılacak. 

 

Devlet menfaati ve itibarıyla açık soygun!

 

Zaten şimdiye kadar "devlet güvenliği, yüksek menfaatler, devlet itibarı" gibi gerekçelerle, "kapalı istihbarat, kapalı savunma/operasyon" hizmetlerinde kullanılan ve nereye gittiği oldukça şaibeli olan ödenek, çeşitli itiraflarla hep gündeme geldi. 1990'lı yıllarda OHAL bölgesi ilan edilen Kürdistan'da özellikle de Çiler hükümetleri döneminde yürütülen kirli savaşta hesapsız bir şekilde kullanılan örtülü ödeneğin kaynağına ilişkin en bilinen itiraf dönemin Batman Valisi Salih Şarman tarafından gelmişti. 

 

Özel ordu Başbakan'ın onayı ile kuruldu itirafı

 

Ergenekon soruşturması kapsamında emekli orgeneral Şener Eruygur döneminde Jandarma Genel Komutanlığı'nca örtülü ödeneğin amaç dışı kullanıldığı yolundaki iddialar, gözleri Çiller'in onayıyla Batman'da koruculardan oluşan özel bir ordu kuran dönemin Batman Valisi Salih Şarman'a çevirmişti. 2010'da NTV'de Uğur Şefkat'in sorularını yanıtlayan Şarman, "özel ordu kurduğu" yolundaki suçlamaları, "Özel ordu denilecekse, kurucusu ben değilim. Bölgeye gittiğimde korucular vardı ve teçhizatları yoktu. Devletin güvenlik kuvvetlerinin bile çok büyük zafiyetler olduğunu dönemin komutanlarının anılarından biliyoruz. Bir dönem teröristin elindeki silahlar bile güvenlik kuvvetlerinin elinde yoktu. Gizli ordu söz konusu değil. Bizim proje halinde en üst makama, Başbakanlığa sunmamız ve projenin kabul edilmesinden sonra finansmanı gündeme geldi. Daha sonra da proje için ihtiyaçlarımız soruldu, bildirdik" sözleriyle kabul etmişti. 

 

3 milyar dolarlık cüzi bir miktar!

 

Proje için Çiller'in yetkisi dahilinde "cüzi" bir ödenek aldıklarını savunan Şarman, "İki yıl içinde 4 partide 3 milyon dolar gibi, Türkiye gibi bir ülke için terörle mücadele gibi bir konu düşünüldüğünde son derece cüzi bir ödenek geldi. Samimi olarak itiraf etmeliyim ki, bu ödeneğin kaynağı konusunda bir şey bilmiyorum. Bize en üst düzeyde, Başbakanlık tarafından gönderiliyordu. Beni çok enterese etmiyordu. Ancak bildiğim bir şey var, ödenek Yüksek Planlama Kurulu kararlarına dayandırılıyordu. Böyle olunca da kaynağın örtülü ödenek olmadığı düşüncesi gündeme geliyor. Beni ilgilendiren ihtiyacımın karşılanmasıydı. O ihtiyaç tam olarak karşılanmasa da, cüzi bir rakam gönderildi" ifadelerini kullanmıştı. 

 

Ödenek Hizbullah'ın kalesine

 

Hizbullah'ın her gün sokak ortalarında insanları öldürdüğü, faili meçhul cinayetlerin tavan yaptığı bir dönemde Batman Valisi olan Şarman, silahların Çin ve Bulgaristan'dan temin edildiğini belirterek, yaptığı kanun dışı işlerden dolayı cezaevinde yatmasını da, "Bu ülkeyi sevmenin bedelini ödedik" sözleriyle açıklamıştı. Yaptığı işleri savunan Şarman'ın bile "suistimale açıktır" itirafında bulunduğu örtülü ödeneğin Başbakanlığın yanı sıra Cumhurbaşkanlığı denetimine de verilmesi benzer soru işaretlerini beraberinde getiriyor. 

 

Kayıp silahlar 

 

Şarman'ın itiraflarının yanı sıra bir başka kayıp silah olayı ve örtülü ödenekten harcanan para olayı daha yaşandı. İsrail'den Hospro şirketi aracılığıyla hibe görüntüsü altında alınan, örtülü ödenekten 50 milyon dolar ödenen, daha sonra da kaybolan silahlar dosyası için açılan davada ilginç detaylar ortaya çıktı. Türkiye'nin 50 milyon dolar verdiği aynı miktardaki silahlar için Portekiz'in 18 milyon dolar ödediği belirlendi. Emniyet Genel Müdürlüğü'nün silahların pazarlık usulü ile Hospro'dan alınmasını, OHAL yasasına dayanarak dış alımların tek firmadan ve pazarlık yoluyla alımının yapılmasını sağladı. Susurluk kazasında ortaya çıkan ve birçok faili meçhul cinayette kullanıldığı belirlenen Baretta marka 22 kalibre susturuculu tabancaların da bulunduğu kayıp silahlar için 20 Aralık 1993'de 286 bin 650 dolar ödendiği belirlendi. Ayrıca silahlarlar faili meçhul cinayetlerin sık olarak kullanıldığı Ankara, İstanbul, Mersin ve Kocaeli Dil İskelesi gümrüklerinden çekilerek Özel Harekat Daire Başkanlığı'na teslim edildiği ortaya çıktı. Hospro'nun hibe gösterdiği 82 milyarlık silah ve malzemeler, 12 ayrı liste ile Özel Hareket Daire Başkanvekili İbrahim Şahin'in imzaladığı, 27 Haziran 1994 tarihli bir tutanakla kayda geçirildi. Ancak 4 Şubat 1994 günü gelen malzemelerin sayımı ve ayniyat listelerine geçirilmesi ancak 15 Kasım 1994 günü yapıldı. Parası örtülü ödenekten alınan silahların miktarı ise bugüne kadar ortaya çıkmadı, değeri ise 1994 Kasım ayı döviz kurlarına göre 2 milyon 330 bin dolar tutarında olduğu belirlendi. 

Alınan ve kimlere verildiği bilinmeyen silahlarla ilgili dönemin istihbarat uzmanları, "Bu hesaba göre 50 milyon dolara 50 bin adet otomatik silah alınır. Bu parayla ordu kurulur" değerlendirmesi yapmıştı. 

 

Öcalan'a suikast örtülüden

 

Söz konusu ödenek, 6 Mayıs 1996 tarihinde PKK Lideri Abdullah Öcalan'ı hedef alan 1 tonluk bombalı suikast girişiminde, köylerin yakılmasında, cinayet işleyen JİTEM faaliyetlerinde hep gündeme geldi. Örtülü ödeneğin üst düzeyde Kürdistan'daki savaşta kullanıldığı Çiler döneminde 1993-1996 yılları arasında toplam 5,3 milyon lira örtülü ödenek harcaması yapıldı dönemin parasıyla. 

 

"Devletin yüksek menfaatlerini" gerekçe gösteren yöneticiler bir yandan harcamalarla savaşı körüklerken, öte yandan da yandaşlarına bu ödenekten yüksek miktarda hara harcadılar. Yapılan harcamaların yanı sıra bir de "savaşa hesapsız şekilde kaynak aktarıldığını bilen" dönemin açık gözlerinden Selçuk Parsadan, örtülü ödenekten sızdırdığı paralarla gündeme geldi. Sinema sanatçısı Perihan Savaş'ın adını kullanarak, dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'i, Antep Belediye Başkanı Celal Doğan'ı, dönemin Başbakanı Tansu Çiller'i, Adnan Polat'ı dolandıran Parsadan, en büyük vurgununu örtülü ödenekten aldığı para ile yaptı.

 

O kadar hesapsız ki, 'vatanperverlerde' yararlandı

 

2 Kasım 1995 günü emekli Orgeneral Necdet Öztorun'un sesini taklit eden Parsadan, Tansu Çiller'i telefonla arayarak, "Kemalistler Derneği" için 5 buçuk milyar lira istedi ve para ertesi gün Başbakanlık Örtülü Ödeneği'nden Parsadan'ın hesabına yatırıldı. Örtülü ödenekten yapılan dolandırıcılık daha sonra emniyetin yaptığı bir araştırmada ortaya çıktı. 

 

Gelen gideni aratmadı

 

Daha sonraki yıllarda halktan toplanan vergilerle hesapsız bir şekilde kullanılan örtülü ödenek yine benzer şekillerde kullanılmaya devam edildi. Erbakan'ın başbakanlığı döneminde 6,3 milyon TL harcadığı örtülü ödenek, Mesut Yılmaz döneminde 8,8 milyon TL harcandı. 1999 yılında iktidara gelen ve 3 yıl kalan Ecevit de toplam 170 milyon TL örtülü ödenek kullandı. Ecevit bir belgesel için verdiği röportajda dönemin Genelkurmay Başkanı'nın JİTEM'e aktarılmak üzere kendisinden para istediğini  itiraf etmişti. 

 

AKP iktidarı ve düzenli artış

 

Kirli savaş yıllarında hesapsız bir şekilde kullanılan örtülü ödenek AKP döneminde tavan yaptı. 2003 yılında 103 milyon 12 bin 740 TL olan örtülü ödenek, 2004  yılında 107 milyon 375 bin 284 TL, 2005 yılında 84 milyon 88 bin 668 TL, 2006 yılında 207 milyon 646 bin TL, 2007'de 262 milyon 286 bin 521 TL, 2008'de  290 milyon 981 bin 700 TL, 2009'da 341 milyon 971 bin 042 TL, 2010'da 366 milyon 170 bin 247 TL, 2011'da  391 milyon 682 bin 533 TL, 2012'de  1 milyar 175 milyon TL, 2013'ün on bir ayda 1 milyar 187 milyon TL olarak belirlendi. Erdoğan hükümetleri döneminde yüzlerce kat artırılan örtülü ödenek bölgede yürütülen savaşa, Rojava'da DAİŞ çetelerine, Libya'daki karışıklığa aktarıldığı belirtiliyor.

 

Cumhurbaşkanı olduktan sonra Başkanlık sistemi talebini her gün yenileyen Erdoğan'ın şimdiye kadar sadece Başbakanlar tarafından kullanılan örtülü ödeneği kullanma yetkisi elde etmesiyle kendisine bağlı özel ordu kuracağı, özel istihbari çalışmalar yürüteceği kaygılarına neden oluyor. Ayrıca geçmişte yaşanan örtülü ödenek kullanma örnekleri de, bir taraftan bunun ağır yükünü vatandaşa yükleyeceği öte yandan da yeniden çatışma ve savaş için kullanılacağını gösteriyor.diha