Burada Büyükşehir Belediyesini suçlayınca ne olacak? yada bu yazıları yazan gazetecileri suçlayınca ne olacak ? Kent Konseyi seçiminde kurumları ve gazetecileri karşı karşıya getirecek veya çatışmanın ortasına çekecek kadar ne oldu ki şiddete başvuruldu.
Bu işi yürütenler zaafiyet içinde olduklarını kabul etmeliler. Bir gazeteci delege listelerinde usülsüzlük olduğunu iddia ediyor.İlgili muhattap da çıkıp böyle bir usülsüzlüğün olmadığını iddia ediyor ve açıklamalarda bulunuyor.Bu işin hukuki tarafı neden düşünülmüyor.Evet varsa bir usülsüzlük bu konu hukuka götürülmeliydi. Nitekim hukuka götürüldü. Götürüldü de ancak  idare mahkemesine ve hukuki süreç beklenilmeliydi.

Ama birileri çıkıp vay efendim sen kimsin? nasıl beni eleştirirsin?  Derse işi şiddete götürürse burada tabiki itirazımız olacak.Bu gazeteci olabilir veya bir başkası hiç farketmez.Şiddet şiddettir. Şiddeti tasvip etmemiz mümkün değildir.Şiddet kimden gelirse gelsin yapılan şiddeti doğru bulmuyorum,tasvip etmiyorum ve dolaysıyla bir gazeteciye bir cemiyet başkanına,hele hele torun sahibi birine yapılan bu saldırının izah edilebilir bir tarafı yok.Bu nedenle bu saldırıyı esefle kınıyorum.

Eğer bu saldırıyı gerçekleştiren şahsa, bu adam burada ne geziyor,üye olmayan ve hiçbir STK temsilcilik sıfatı bulunmayan  birini kim genel kurul salonuna aldı.Bu kişi bir STK temsilcisi değilse orada ne işi var.Kimse bu zaafiyeti tartışmıyor bile..

Bırakın gazeteci olması.. Birileri çıkıp babası yaşındaki bir adama torun sahibi birisine kameraların karşısında yumruk atıyorsa orada demokrasiden demokratik bir seçimden bahsetmek doğru değil.İzahı da yoktur. O gazeteciye yumruk attıracak kadar ne yaptı sana o yumruğu salladın.Bu şiddet ve saldırının izahı mümkün olamaz...

Ben şahsen kent konseyinde yaşananlardan utandım.Umarınm şehir olarak bu yaşananlardan hepimiz bir ders çıkarmalıyız.Şanlıurfa Çalışan Gazeteciler Derneği Başkanı Tahir Gülebak'a yapılan saldırıyı doğru bulmadığımı ifade etmek istiyorum.Bu şehirde herkesin fikrine saygı duymadığımız müddetçe bir arpa boyu yol ilerleyemeyiz...
Aslında bu saldırı Tahir Başkan'a tek yapılan bir saldırı değil.Bu saldırı tüm protokole yapılmış bir saldırıdır.Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Zeynel Abidin Beyazgül'ün gözü önünde yapılan bir saldırı aslında bu saldırı Sayın Beyazgül'e yapıldı.

Bir Büyükşehir Belediye Başkanı ve yanında oturan mülki amirimizi temsilen orada bulunan Vali Yardımcımız Sayın Selami Işık'a yapılan bir saldırıdır.Saldırı orada bulunan Sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerine,divan heyetine ve basın mensuplarına yapılan bir saldırıdır.Orada yapılması gereken kürsüde söz alarak saygı çerçevesinde kişiselleştirmeden kendi görüşlerini dile getirmekti.Demokrasinin gereği de bu olmalıydı.Ancak bizim bir birimize olan tahammülsüzlüğümüz sonucu bu nahoş olaylar yaşandı.Bizler şiddetle hiçbir şeyi çözemeyiz.
Bir gazeteciye yapılan saldırı bir gazetenin imtiyaz sahibine, hele hele bir cemiyetin başkanına,Şanlıurfa Çalışan Gazeteciler Başkanı Sayın Tahir Gülebak'a yapmak yakışık olmadı, kabulü mümkün değildir.