Şanlıurfa’daki sivil toplum kuruluşlarının İdlip konusundaki seferberliği devam ediyor.
Şanlıurfa Yetim ve Öksüzleri Koruma Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (İNFAK-DER), ülkelerindeki bombalardan kaçarak Türkiye sınırına sığınan İdlipli ihtiyaç sahipleri için bir TIR insani yardım malzemesi gönderdi.
Haliliye İlçesi Hızmalı Mahallesinde toplanan yardım malzemeleri dernek gönüllüleri tarafından TIR’a yüklenerek, İdlip’e uğurlandı.
Konu ile ilgili gazetecilere açıklama yapan İNFAK-DER Yönetim Kurulu Üyesi Halil Aytaç, derneklerinin 2013 yılından beri ihtiyaç sahiplerine yardımlarda bulunduğunu belirtti.
Aytaç, “Yanı başımızdaki Suriye’de 9 yıla yakın bir süredir yaşanan savaşın en acımasız şartlarına maruz kalan, katliam ve zulümlerden etkilenen Müslüman kardeşlerimize daha önce insani yardım malzemeleri gönderdik. Bugün de kuru gıda, bakliyat, çocuk bezi, kışlık giyim, ayakkabı, battaniye, çocuk maması ve içme suyu gibi temel ihtiyaç maddelerinden oluşan bir TIR insani yardım malzemesini, savaşın en acı yüzünü hisseden, bombardımanlara maruz kalan İdlib kentindeki insanlara ulaştırılacağız” ifadelerini kullandı.
Batı’nın İdlip’teki insanlık dramına seyirci kaldığını ifade eden Aytaç, “Soğuk, açlık ve imkânsızlıklar içerisinde yaşam savaşı veren bu insanlara, Batının ikiyüzlü çevreci ve sözde insan hakları savunucu dernekleri, her zamanki gibi duyarsız kaldı. İdlip’te ölen masum siviller, Müslüman çocuklar ve aileleri olunca, ikiyüzlü batı zihniyeti ve sözde modern geçinen dünya milletleri, maalesef bu insanlık dramına sessiz kalmayı tercih etmişlerdir. Şanlıurfa İNFAK-DER olarak bu konuda sessiz ve duyarsız kalmamak adına uluslararası yardım statüsü bulunan derneklerle gerekli protokolleri imzalayıp, İdlip’teki kardeşlerimizin dertlerine bir nebze de olsa derman olabilmek amacıyla bir çalışma başlattık. Belki bu çalışmamız ve göndereceğimiz yardım malzemeleri oradaki sorunları çözmeyecek ancak Hazreti İbrahim ateşe atıldığında ağzında bir damla su ile ateşi söndürmeye gelen karınca misali masum sivil kardeşlerimizin yüreğine su serpmek, Türkiye’deki kardeşlerinin de onların yanlarında olduğunu hissettirmek istedik. Ve bunu bir kardeşlik vazifesi olarak gördük.”