Prostatta oluşan enfeksiyonlar ve enfeksiyon tedavisinde kullanılan yöntemler hakkında Üroloji Uzmanı Prof. Dr. M. İhsan Karaman; “Enfeksiyonlar, ani gelişen akut ve uzun süredir olan kronik enfeksiyonlar olarak ikiye ayrılmaktadır ve genellikle idrar şikayetleri ile apış arası dediğimiz bölgede oluşan ağrıyla kendini göstermektedir. Sıklıkla bakteriler ve diğer enfeksiyon ajanlarıyla ortaya çıkan bu enfeksiyonlar tedavi edilmediği zaman kronik iltihabi bir duruma neden olmakta ve hastayı sürekli rahatsız eder hale gelmektedir. Enfeksiyon konusunda önemli bir tespitimiz var, enfeksiyon rahatsızlıkları genellikle çok sayıda partnerle cinsel ilişkiye giren erkeklerde ortaya çıkıyor, bu kişiler önemli risk grubunu oluşturuyor. Ayrıca partnerinde bir enfeksiyon olan erkekler de risk grubunda yer alıyor. Fakat bazen bu riskler olmasa bile sadece bir enfeksiyon ajanı da tek başına idrar yolu enfeksiyonu oluşturduktan sonra ikincil olarak prostat enfeksiyonu gelişmesine zemin hazırlayabilmektedir. Daha çok genç erişkinlerde görülen bu sorunun tanısını koyabilmek için mutlaka fiziksel muayene ile idrar ve prostat sıvılarının değerlendirilmesi gerekiyor. Tedavi yaklaşımında daha çok antibiyotikler yer alsa da bunun yanında birtakım ısı tedavileri ve hatta prostatın ameliyatına kadar giden farklı tedavi yöntemleri bulunmaktadır. Ancak bunlar için hastanın doğru tanılanması gerekiyor. Eğer hasta tedavi edilmezse kısa zamanda hastalık kronikleşiyor ve bu noktaya gelen prostat enfeksiyonlarının tedavisi zorlaşıyor. Çünkü enfeksiyonlar ilaçlara karşı dirençli hale geliyor ve hastanın yaşam konforunu bozabiliyor.” dedi.

40 yaşından sonra ortaya çıkan prostat hastalıklarının bir diğeri de “iyi huylu prostat büyümesi”. Bu noktada öncelikle prostatın ne olduğunu bilmemiz gerekiyor. Prostat bir salgı bezi yapısıdır ve dışında bir kapsül ve içinde de iki ceviz büyüklüğünde organ bulunmakta ve içerisinden de idrar kanalı geçmektedir. Prostat bezinden aralarında PSA’nın da olduğu bazı enzimler salgılanmakta ve bunların sperm fonksiyonlarının gelişmesinde önemli rolü bulunmaktadır. Prostat yaşla birlikte büyümeye başlıyor. Normalde ağırlığı 20 gr. olan prostatın ağırlığının 40’lı yaşlara gelindiğinde 40 ila 50 gr.’a kadar yükselebiliyor. Bu büyüme sırasında prostat idrar kanalına baskı yaparak idrarın dışarı rahat çıkmasına engel olabiliyor. Erkeklerin yüzde 50’sinde büyüme ortaya çıkarken, bunların da yaklaşık yüzde 40’ında bu sorunlar gözleniyor. Prostat büyümesinin kesin sebebi bilinmemekle birlikte, bu rahatsızlıkta genetik ve hormonal faktörlerin etkili olduğu düşünülmektedir. Çünkü yaşla birlikte erkeklik hormonunun azalarak östrojen hormonunun artması ve bu dengesizlik prostatın büyümesi ile sonuçlanabiliyor.

Prostatta oluşan büyüme ve tedavinin amacı hakkında açıklamada bulunan Üroloji Uzmanı Prof. Dr. M. İhsan Karaman, “Bilinmesi gerekir ki, her erkekte prostat büyümesi şikayet oluşturmayabiliyor. Ancak büyümeye bağlı idrar yolunda tıkanma yaşanıyorsa o zaman hastada idrar belirtileri olduğu kabul edilir. Sık idrara çıkma, gece idrara çıkma, idrarda yanma, çatallanma başta olmak üzere, idrarın akımı ile ilgili sorunlar varsa, en fazla ilerlediği noktada da idrar çok ince akmaya ve en sonunda da idrar yapamamaya kadar giden bir tablo ortaya çıkıyorsa hasta kesinlikle tedavi edilmelidir. Tedavi ya prostatı küçültmeye ya da yolu rahatlatmaya yönelik oluyor. İlaçlarla prostat yolu gevşetilerek idrarın rahat çıkışı sağlanmaktadır. Bu tedaviden hasta fayda görmezse, minimal invaziv yöntemlerle hastaya zarar vermeden prostat tıraşlanarak yol açılmaktadır. Kullanılan yöntemlerin başında lazer cihazı kullanılarak yapılan green light lazer prostat buharlaştırma ameliyatı veya plazma kinetik yöntemiyle yapılan ameliyatlar gelmektedir. Bu ameliyat sonrasında hasta ikinci gün taburcu olabilmekte ve birkaç günlük dinlenmeden sonra kişi normal hayatına dönmektedir. Eskiden mutlaka açık kesiyle mesane içine girerek ameliyat ettiğimiz çok büyük prostatlarda bile artık bu tür yöntemlerle prostatın yaptığı tıkanıklığı giderebiliyoruz. Yani artık büyük prostatlar da kapalı yolla tedavi edilebiliyor.” dedi.

Prof. Dr. Karaman, ameliyat sonrası yan etkiler hakkında ise şu bilgiyi verdi: “Hastaların bu noktada özellikle merak ettikleri konu, ameliyattan sonra cinsel fonksiyonlarının etkilenip etkilenmeyeceği olmaktadır, ama bilinmesi gerekir ki bu ameliyatların kısa ya da uzun dönemde çok ciddi komplikasyonları yoktur. Ameliyat doğru sınırlar içinde yapılırsa gerek erkeklik fonksiyonu üzerine, gerekse idrar kaçırma üzerine yüksek oranda bir yan etkisi görülmemektedir. Bu nedenle tedavi ya da ameliyatların deneyimli hekimler tarafından ve iyi merkezlerde gerçekleştirilmesi de büyük önem taşımaktadır.”