Bahçeli, "Erdoğan aklıyla arasını açmış, klinik bir vaka haline gelmiştir. Güya ben demişim ki, HDP Meclis'e girmezse ülkede kaos olur, erken seçime gidilir. 29 Mayıs günü Erzincan'da, Erdoğan'dan bunu ispatlamasını istemiştim. İspatlamayanın namert, alçak ve şerefsiz olduğunu hiç çekinmeden haykırmıştım.
Fakat Erdoğan bana mısın demiyor. Sanki duvara konuşuyorum. Pişkince, hayasızca asılsız ve ahlaksız iddiasını sürdürüyor. Bak Sayın Erdoğan, MHP Genel Başkanı olarak, bölücü HDP'nin Meclis'e girmediği takdirde kaos olur türünden bir beyanatım varsa ve sen bunu somut şekilde, yer ve zamanını göstererek açıklayamıyorsan, tekrar ifade ediyorum, alçaksın, şerefsizsin. Erdoğan, sen nasıl bir Müslümansın?" dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin Elazığ İstasyon Meydanı'nda düzenlediği mitinge katıldı. Yaklaşık 15 bin kişinin katıldığı mitingde, tekbir getirilirek, 'Vur de vuralım, öl de ölelim', 'Elazığ Ovası Bozkurtların yuvası', ' Alparslan Türkeş'in askerleriyiz', 'Ne mutul Türk'üm diyene', 'Devletin başına Devlet' gelecek sloganları atılıp, Alparslan Türkeş ile Devlet Bahçesi'nin posterleri asıldı. Yaklaşık 15 bin kişiye seslenen Bahçeli, 48'inci açık hava toplantısını Elazığ'da yaptıklarını belirterek, Elazığlıları, "Aziz Gakkoşlar' diye selamladı.
Elazığ'ın kendileri ile yürümesini isteyen Bahçeli, şöyle dedi:
"Türkiye koyu bir karanlıkta, kör bir çıkmazdadır. Sizler işsiz ve yoksulken, Ankara’da bir avuç imtiyazlı ve sonradan görme hazineyi hortumlamakta, kaçak saraylarda yaşamaktadır. Sizler darlık ve yokluk çekerken, AKP milli servet ve kaynakları zimmetine geçirmektedir. Elazığlı çiftçinin cebi boş, borcu çoktur. Elazığlı esnafın geliri yok, gideri fazladır. Elazığlı emekli, işçi, memur, dul, öksüz ve yetim feryat etmektedir. Hayat pahalılığı Elazığ’ın her hanesini yangın yerine çevirmiştir. Ekonomik girdap her evladımızı, her insanımızı içine almıştır. Açıkça söyleyiniz, AKP iktidarında, sorunlarınız bitti mi? Şikayetleriniz dindi mi? Geliriniz arttı mı? Refahınız yükseldi mi? Hal böyleyse, büyüdüğü söylenen ekonomi kimlere hizmet etmiş, kimleri büyütmüştür? Siz zenginleşmediğinize göre, zenginleşen, suyun başını tutan, milli varlıkları sömüren kimlerdir? Elazığlı boğaz tokluğuna çalışır, didinir ve çırpınırken, yandaşlar gemi yüzdürmekte, yolsuzluk santralleri kurmakta, küplerini doldurmaktadır. Davutoğlu uyuyan devin uyandığından bahsederek ekonomide başarı yalanlarından medet ummaktadır. Oysaki kimin devleştiğini, kimin cüsseleştiğini, kimlerin palazlandığını sizler iyi biliyor ve tanıyorsunuz. AKP’nin büyüttüğü, uyandırdığı, umutlandırdığı, tüyü bitmemiş yetimlerin hakkını peşkeş çektiği hırsızlardır, haramzadelerdir. İktidar sizlerin kaynak ve varlıklarınızı önüne gelene ulufe gibi dağıtmıştır. Bunu da veren el olduk sözleriyle açıklamıştır. AKP’ye umut bağlayan aç gözlüler ekmeğinizi dilim dilim küçültmektedir. Para ve servet avcıları rızkınızı yağmalamanın peşindedir. Ekonomiyi ithalata bağlayan, kaçakçılığı teşvik eden, sıcak paracıları, faiz, rant ve silah lobilerini memnun eden AKP’nin, Elazığlıyı dert ettiği yoktur. Erdoğan ve Davutoğlu’nun aklında siz değil, BOP’un hedefleri, küresel güçlerin kanlı hesap ve çıkarları vardır. Çöken dış politikaya bakınız, ülke olarak düştüğümüz acınası duruma dikkat ediniz, bunları açıkça göreceksiniz. Elazığlı’nın kazanması Erdoğan’ı rahatsız etmektedir. Çünkü tek kazananın kendisi olmasına alışmıştır. Asgari ücretle çalışan kardeşlerimizin düzlüğe çıkması, belini doğrultması Erdoğan’ı da, Davutoğlu’nu da ürkütmektedir.
ERDOĞAN ASGARİ ÜCRETİN NE KADAR OLDUĞUNU BİLMİYOR
Partilerinin asgari ücreti 1400 lirayı çıkarmas sözlerinin Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Başbakan Davutoğlu'nu paniklettiğini öne süren Bahçeli şöyle dedi:
"Davutoğlu apar topar işadamlarını toplamış, bizim teklifimize itiraz etmelerini yüzsüzce istemiştir. Yakın bir geçmişte, TÜSİAD’ı ihanetle özdeşleştiren bu zihniyet, asgari ücretlilere karşı cephe açmış ve müttefik arayışına girmiştir. Davutoğlu, 1400 lirayı yüksek bulmuş, asgari ücretle çalışan vatandaşlarımızın ekmeğinin büyümesine aşırı tepki göstermiştir. Kriz olur demiştir. Abartılı bulmuştur.
Sayın Davutoğlu, asgari ücretin 1400 liraya çıkmasından niçin rahatsızsın? Niye gocunuyor, niye telaş yapıyorsun? Sağa sola koşuşturarak MHP’nin teklifine niçin itiraz bloğu oluşturmaya çabalıyorsun? Asgari ücretlinin gezmeye, karnını doyurmaya, tatil yapmaya, temel ihtiyaçlarını kimseye muhtaç olmadan karşılamaya hakkı yok mu? Hep yandaşlarınız mı yiyecek? Hep bakan çocukları mı sefa sürecek? Böyle bir haksızlık, böyle bir adaletsizlik inançlarımızın ve kültürümüzün neresinde var? Davutoğlu, boşuna kendini yorma.
Boş yere çırpınma. Nasıl olsa 7 Haziran’dan sonra yoksun ve olmayacaksın. Nasıl olsa AKP iktidardan kayıp düşecek. MHP iktidarında asgari ücret tutarının derdi seni almasın. Erdoğan diyor ki, asgari ücret 1400 lira olursa, istihdamda tıkanma olur. Bu Erdoğan ki, henüz asgari ücretin ne kadar olduğunu dahi bilmiyor. Yeri geliyor bin lira, yeri geliyor birkaç gün önce televizyon ekranlarında söylediği gibi 990 lira diyor. Ama bir türlü doğru rakamı telaffuz edemiyor. Bir türlü asgari ücret rakamını tutturamıyor, 949 lirayı bulamıyor. Çünkü böyle bir derdi yoktur. Çünkü asgari ücretle geçinen 5 milyona yakın kardeşimizle gönül ve vicdan bağını uzun zaman önce koparmıştır.
Erdoğan’ın gözü banka hesaplarındaki milyar dolarlarındadır. Erdoğan’ın aklı ayakkabı kutularından çıkan paralardadır. Gündeminde devletin kasasını boşaltmak vardır.Asgari ücretlinin nasıl geçindiği, ne yiyip ne içtiği ilgi ve merak sahasında bulunmamaktadır.
Somali’ye para yağdıranlar emekliye cimridir. Myanmar’a servet akıtanlar çiftçiye gaddardır. Suriyeli sığınmacılara milyar dolarları harcayanlar mazlumlarımıza duyarsızdır. Filistin ve Libya’ya Elazığlının hakkını havale edenler asgari ücretle çalışanlara acımasız ve zalimdir.Erdoğan birkaç gün önce, iki bin Filistinli çiftin toplu nikahını finanse ettiklerini söylüyor. Hastane ve stad yapacaklarını da ilave ediyor.Peki Elazığlı kardeşlerim yuva kurarken parayı kim verecektir?
ALÇAKSIN, ŞEREFSİZSİN
Bahçeli, şu anda Türkiye Cumhuriyeti'nin Recep Tayyip Erdoğan’ın kuşatması ve tazyiki altında olduğunu belirterek, şöyle dedi:
"Erdoğan layık olmadığı makamın ağırlığı altında ezilmiş, siyasi tarafgirlikle, açılış kılıfı altında düzenlediği mitinglerle Cumhurbaşkanlığını mahvetmiştir. Bu şahıs her gün fitne saçmaktadır. Her gün dedikodu yapmaktadır. Her gün yalan dolanla milli vicdanı sarsmaktadır. Erdoğanla geçen her gün artık zarar, ziyan hale gelmiştir. Erdoğan israf, itham, inkar ve iftiradır.
Erdoğan kavga, kutuplaşma, karanlık ve kargaşadır. Dün yine zırvalamış, hezeyana batmış, zıvanadan çıkmıştır. Erzurum’da milliyetçilik postuna bürünebilmek, milli poz verebilmek adına asıl yüzü ve niyetini saklamak için olağanüstü gayret sarfetmiştir.
Ve bunu yaparken şahsıma ve partimize ağza alınmadık hakaretleri arka arkaya sıralamıştır. Erdoğan aklıyla arasını açmış, klinik bir vaka haline gelmiştir. Güya ben demişim ki, HDP Meclis’e girmezse ülkede kaos olur, erken seçime gidilir. 29 Mayıs günü Erzincan’da, Erdoğan’dan bunu ispatlamasını istemiştim. İspatlamayanın namert, alçak ve şerefsiz olduğunu hiç çekinmeden haykırmıştım.Fakat Erdoğan bana mısın demiyor. Sanki duvara konuşuyorum. Pişkince, hayasızca asılsız ve ahlaksız iddiasını sürdürüyor.
Bak Sayın Erdoğan, MHP Genel Başkanı olarak, bölücü HDP’nin Meclis’e girmediği takdirde kaos olur türünden bir beyanatım varsa ve sen bunu somut şekilde, yer ve zamanını göstererek açıklayamıyorsan, tekrar ifade ediyorum, alçaksın, şerefsizsin. Erdoğan, sen nasıl bir Müslümansın? Hadi Cumhurbaşkanı olmanı geçtik de, nasıl bir insansın? Sen de hiç mi Allah korkusu yok? Sen de hiç mi günaha girme kaygısı kalmadı? Yalan söylemek, iftira atmak, gıybet yapmak, dedikodu ve tezviratlara bel bağlamak İslamiyet’in hangi buyruğunda, Kur’an-ı Kerim’in hangi ayetinde vardır? Senin yaptıklarına ancak iblis teşebbüs edecektir. Erdoğan bu iddiasını ispata mecburdur. Erdoğan ileri sürdüğü hayasız iddiayı netleştirmekle mükelleftir."
SENDE ŞEREF VE MERTLİK İŞPORTAYA DÜŞMÜŞ
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dün Erzurum'da şahsına yönelik, 'Nerede siyasi kadromdan bir arkadaşım İmralı’daki ile masaya oturdu, bunu ispat et. Eğer bunu ispat etmezsen alçaksın, namertsin, müfterisin' dediğini belirten Bahçeyi şöyle dedi:
"Sayın Erdoğan şimdi kulaklarını aç ve Elazığ’dan bizi dinle. Artık iyice anlaşılıyor ki, sende şeref ve mertlik işportaya düşmüş, hurdaya çıkmış.Erdoğan 16 Eylül 2012’de, katıldığı bir televizyon programından tıpkısının aynısıyla şöyle konuşuyor. 'Biz statükoyu nerede kırdık? Adaya danışmanımızı göndermek suretiyle kırdık. Oslo’ya göndermek suretiyle kırdık. Statükoyu korumak isteyenler 'Yanlış yapıyorsun' dediler bana. "Hayır ben onun riskini alıyorum" dedim. Erdoğan bu sözlere dublaj, montaj, komplo diyebilecektir.
Fakat ne derse desin, neyi bahane gösterirse göstersin, her şey meydandadır. Ve terörle pazarlık edenlerin kirli yüzü açıktadır.
Erdoğan defalarca İmralı canisine AKP’den milletvekili aday adayı olmuş özel temsilcilerini göndermiş, PKK’yla görüşmelere en yakın adam ve arkadaşlarını görevlendirmiştir. Erdoğan kendi kendini yalanlayarak ne duruma düşmüştür? Biz geçmişte kendisine PKK’yla görüşüyorsun dedik, yine şerefsizlik polemiğine başvurdu, kaybetti. Cumhurbaşkanı görevine başlarken şeref ve namus üstüne yemin etti, kaybetti. Şimdi bir kez daha ispat bekliyor, aksi takdirde alçaklıktan namertliğe kadar sövüp sayıyor. Erdoğan, bilesin ki, bizim ispatlamamıza gerek yoktur. Sen zaten her şeyi ispat ediyorsun. Yazık ki söylediğin ağır sözlerin de misliyle geri dönüyor, alnına kazınıyor. Ve şerefsizliğin kara bulutu başının üzerinden bir türlü ayrılmıyor. Kazdığın kuyuya yine kendin düşüyorsun. Ektiğin rüzgarı fırtına olarak biçiyorsun. Erdoğan sen yakın tarihimizin en yanlış şahsiyetisin. Milletimiz adına çok üzülüyorum. Elazığlı adına kahrediyorum. Böyle birisinin Cumhurbaşkanı olması yıkımdır, kayıptır, zulümdür, milli ve manevi depremdir."
ERDOĞAN'A SORULAR
MHP lideri Devlet Bahçeli, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a bazı soruları olacağını belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"İmralı canisiyle mektuplaştın mı? Öcalan canisinin İmralı adasından günü birlik giriş-çıkışlarına onay verdin mi? Ve şahsen temas kurdun mu? Kandil’deki PKK’lılara dinlenmesin diyerek kriptolu telefon gönderdin mi? Terör baronlarıyla telefon görüşmeleri yaptın mı? Bülent Arınç’a yönelik düzmece suikast iddiasından sonra, girilen kozmik odalardan gasp edilen devlet sırları, en mahrem bilgiler kimlerin eline geçti? Şu anda Türkiye’nin güvenlik kartları hangi mihrakların elindedir? KCK’nın kuruluşunda katkın ve dahlin var mı?
PKK ve HDP’ye başkanlık karşılığında federasyon ümidi verdin mi? Daha sorularımız vardır. Fakat Erdoğan’a şimdilik bunlar yetecektir. Erdoğan’ın çok yakında maskesi düşecektir. Çok yakında eski günlerini mumla arayacaktır. Ve günü geldiğinde ya kaçacak ya da adalete hesap verecektir."
BAHÇELİ MALATYA'DA KONUŞTU
7 Haziran seçimlerine kısa bir süre kala siyasi parti liderleri de tempolarını artırdı. Elazığ mitingi sonrası Malatya’ya gelen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin hedefinde yine Hükümet ve Cumhurbaşkanı Erdoğan vardı.
Belediye Binası yanındaki miting alanında partililerin coşkusu ile karşılanan Devlet Bahçeli, Malatya’da bulunmaktan mutluluk duyduğunu ifade ederek konuşmasına başladı. Mitingde ön sıralarda afiş açan partilileri uyaran Devlet Bahçeli, "O bayrakları ve afişleri indirin efendim. Arkadaki arkadaşlarımız burayı göremiyor. Her defasında söylüyorum" dedi.
7 Haziran seçimlerinin ülke için bir dönüm noktası olduğunu savunan Bahçeli konuşmasına şöyle devam etti: "7 Haziran ülkemiz için dönüm noktasıdır. Türkiye’mizin talihi oylanıp, varlığı ve birliği ile ilgili karar verilecektir. 12 yıl 6 ay 16 gündür iktidar olan AKP’ye yolun sonu görünmüştür. AKP için hezimet kaçınılmazdır. Şer cephesi AKP, geldiği gibi gidecektir. Türk milleti AKP ile yollarını ayıracağının sayısız işaretini vermiştir. Bu nedenle Davutoğlu'nun eli ayağına dolaşmıştır. AKP'nin kripto genel başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı ateş basmıştır."
Ak Parti'nin 7 Haziran seçimlerinde sandığa gömüleceğini ifade eden Bahçeli konuşmasını şöyle sürdürdü: "Seçimlere sayılı günler kala Türkiye provokasyonlara her zamankinden daha açıktır. Çünkü AKP iktidarı kaybetmemek amacıyla her kışkırtma ve karartmadan medet umacaktır. AKP iktidardan söküldükçe antidemokratik oyun ve planlarını devreye alacaktır. Bu nedenle çok dikkatli olunması gereken bir dönemdeyiz. Hedefte MHP vardır. Erdoğan ve Davutoğlu öfke ve nefret diliyle bize saldırmaktadır. 13 yıla yaklaşan bir iktidarın kaybettiğini gören yandan ve yalakalar devamlı suretli fitne ve fesat yaymaktadır. Bunların asıl gayesi MHP’yi tökezletmek ve muazzam yükselişini durdurmaktır. Biz dursak bile millet durur mu? Biz dursak bile Malatya bekler mi? Hadi önümüze geçtiler, tarihin kesin hükmünü nasıl geciktirecekledir? Tahrik kampanyalarına kapılmayacağız, sandıklara sahip çıkacağız, verilen her oyun peşine düşeceğiz. Milli iradeye leke sürdürmeyeceğiz. Meydanlarda kazandığımızı, sandık hileleri ile asla kaybetmeyeceğiz. Türkiye'yi iç buhrana sürüklemeye çalışan, demokrasiye tahammülü olmayan, kaybetmeyi kabullenemeyen AKP'nin alçak tezgahlarını dikkatle izleyin. Oyunuzu mutlaka kullanın ve sandıklara cesaretle koruyun, geleceğinizi çaldırtmayın. AKP eriyor, bitiyor, Allah’ın izniyle gidiyor, sona geliyor. Herkes hesabını şimdiden yapsın, 6 gün sonra AKP iktidarda yoktur. 6 gün sonra yıkım duracak, çözülme kesintiye uğrayacaktır. 6 gün sonra AKP sandıkta ağır kaza yapacak, komaya girecektir. Bunlar çirkef, edepsiz, cüretkar. Bunlar utanmaz, arlanmaz, fetvasız. Bizim için sandık namustur. Malatya'nın her oyu azizdir. Helal, tertemiz vicdanlarla verilen oyları haram ellere kirletmeyin. Trafolara gizlenmiş kedileri, kaçtıkları yere kadar kovalarız. Malatyalı kardeşim iradene sahip çık, geleceğine sahip ol. Hırsızlar gözlerini şimdide vereceğin oya diktiler, buna izin vermeyin. Buna fırsat tanımayın."
Malatya'da imar yolsuzluklarının tavan yaptığını iddia eden Bahçeli, "Malatya, işsiz ve yoksuldur. Malatya'da kayısı ya dalında kalmış ya da para etmemiştir. İsraf ve haramda eşsiz olan hükümet, kayısıyı unutmuş, destekten mahrum bırakmıştır. Geçen yıl yaşanan don felaketi kayısıyı direk vurmuştur. Malatya'nın sorunları göz ardı edilmiştir. Malatya'da yapılacak çevre yolu, Kuzey mi, Güney mi? olsun tartışmalarıyla heba edilmiştir. Malatya'nın milli serveti olan Sümerbank ve Tekel Fabrikaları ucuza, kelepir fiyatına satılmıştır, bu fabrikaların arsalarına AVM'ler yapılmış, Malatyalı işsiz bırakılmış, Malatya esnaf çaresizliğe itilmiştir. Şimdi de atıl durumdaki Vagon Onarım Fabrikası'nın arsası yandaşlara peşkeş çekilmektedir. Malatya'da imar yolsuzlukları tavan yapmıştır. Malatya perişandır, Malatyalı üzgün ve düşüncelidir" dedi.
MHP Lideri Devlet Bahçeli, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı da eleştirerek şunları söyledi; "17-25 Erdoğan’ın Başkanlık sistemine geçmekten başka bir kaygısı yoktur. Davutoğlu, Erdoğan'a varlığını bağladığından iradesizlikten zirveye oturmuştur. Erdoğan, hazineyi adeta bölünme ve rejim tasfiyesi için seferber etmektedir. Yüzde 52 oy almış birisi olduğu için bunu kendisinde hak görmektedir. Korsan mitinglerle, baştan aşağı siyasete girmekte, anayasa suçu işlemekten hiç rahatsız olmamaktadır. Erdoğan, yaptığı karaborsa mitinglerle muhalefete hakaret etmektedir. Erdoğan taşıdığı görev itibariyle herkese eşit mesafede durması gerekmektedir. Yetkilerini aşmasını doğru buluyor musunuz? Tarafsızlık bağlamında şeref ve namus üzerine ettiği yeminleri sakız gibi çiğnemesini normal görüyor musunuz? Erdoğan milli idarede sansür uygulamaktadır. Demokrasiye ambargo uygulamakta, ahlakı izole etmektedir. Böyle bir Cumhurbaşkanı ne zaman görünmüştür? Böyle bir ülke yönetimine ne zaman şahitlik edilmiştir? Gerek Erdoğan gerekse de Davutoğlu korkmaktadır, nedeni ise Milliyetçi Hareketin ayak sesleridir. MHP yükseldikçe, Erdoğan ve Davutoğlu'nun uykuları kaçmaktadır. Bu korku ve kaçışın altında acı ve ızdırap dolu yıllar vardır. Türk milletine düşmanlık ve Türkiye'ye kurulmuş tuzaklar vardır. Bu korkunun altında soygunlar vardır. Bu korkunun altında milyar dolarlarca borç vardır. Erdoğan ve Davutoğlu daha nereye kadar kaçabilecektir? Seçim sandığı çok yakındadır, bunların foyası mutlaka ortaya çıkacaktır. Seçim günü AKP’den kurtulma, hesap sorma günü olacaktır. Bunlara hesabını sormakta MHP adına milli için Türk milleti adına bir görev olacaktır. Gelin bizimle huzur ve refaha yürüyün. 17-25 Aralık'ta suç üstü yakalandılar ama 'darbe' dediler. Görevini yapan hakim, savcı ve polislere saldırdılar, görevden aldılar, sürgüne ve cezaevine yolladılar. İşler sarpa sarınca, maske düşünce, kirli çamaşırlar birer birer dökülünce, 12 yıl bir ve beraber olduklarını 'paralel' ilan ettiler. Nitekim AKP, tarihin en büyük yolsuzluk suçunu işlemiştir. Çalınan sizlerin emeğidir. Çalınan sizlerin gelecek ümididir. Bu kez de bizimle yürüyün. Birlikte yürüyelim, geleceğinizi inşa edelim. Türkiye'nin kurtuluşuna beraber omuz verelim. Genç kardeşlerim, ilk kez oy kullanacak evlatlarım, birlikte yürüyelim, geleceğinizi inşa edelim. Hırsıza karşı bizimle yürü Malatya. Ne mutlu sizlere ki, Malatya kiminle yürüyeceğini belirlemiş."
Devlet Bahçeli, seçim vaatlerini de anlatarak Malatyalılardan destek istedi. Bahçeli, "Bazı iktidar mensupları 'bunu ne ile yapacaksınız?' diyor. Bu saydıklarımın alayı 9 milyar TL'dir. Bunların çerez parasını elinden alır, hepinizin meselesi haline gelir. Tabi sözümüz dükkanı Malatya'da olan çerezcilere değil, kaçak saraydaki çerezcileredir" diye konuştu. DHA)