Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Acıbadem Kozyatağı Hastanesi Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Hakan Özveri, ileri yaşta erkeklerin önemli sorunlarından biri olan prostat hastalıklarının da pandemi sürecinde ihmal edilebildiğini belirterek “Son dönemde, tedavisi geciktirilen problemler arasında, prostat kanseri gibi hayati tehlikeye neden olan hastalıklar da bulunuyor.

Hastalık sinsice ilerlediğinden hiçbir şikayetin göz ardı edilmeden zamanında doktora başvurulması büyük önem taşıyor” diyor. Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Hakan Özveri, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.

Tüm dünyayla birlikte ülkemizi de derinden etkileyen yüzyılın salgın hastalığı Covid-19 enfeksiyonu özellikle yaşlıların yaşam koşullarını çok daha güçleştirdi. Kronik hastalıklar nedeniyle risk grubunun en üst sırasında yer alan 65 yaş ve üzerindeki kişilerin bu süreci daha çok evde geçirmesi gerekiyor. Ancak bu durum da düzenli olarak sürdürülmesi gereken doktor kontrollerinin aksatılması ya da anlık ortaya çıkan sağlık şikayetlerinin göz ardı edilmesine yol açabiliyor!

Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Acıbadem Kozyatağı Hastanesi Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Hakan Özveri erkeklerde en sık görülen kanser türlerinde ikinci sırada yer alan ve genellikle 50 yaşından sonra ortaya çıkan prostat hastalığının, çoğunlukla idrar yakınması olmadan sinsice ilerlediği için ancak düzenli kontroller ile erken tespit edilebildiğini vurguluyor.

Tanının ardından geciktirilmeden tedaviye başlandığında yaşam kalitesi ve süresi açısından büyük fark oluştuğuna dikkat çeken Doç. Dr. Hakan Özveri, şöyle diyor: “Prostat kanseri teşhisi konulan erkeklerin çoğunlukla 60-65 yaşında sonra bu tanıyı aldıkları görülüyor.

Ülkemiz açısından da toplumda kanser bilgi düzeyinin artması ve bununla beraber bireylerin kontrollerine belirtilen yaşlarda süratle başlamaları erken yakalanan prostat kanserlerinin sayısında artışa neden oluyor. Yaşı 70’in üzerinde olan erkeklerde ise prostat kanseri, yüzde 30 oranında gizli olarak seyrediyor.”

Sinsice ilerliyor ama...

Başlarda çok belirti vermese de hastalarda “alt üriner sistem semptonları” olarak ifade edilen “idrar yapmada güçlük, idrar akışında zayıflama ve kesik idrar yapma, idrarı tam boşaltamama hissi, gece ve gündüz sık idrara gitme, ıkınarak idrar yapma ve idrar tutmada güçlük” gibi yakınmalar olabiliyor.

Prostat kanserine bağlı ileri bulgulara “idrar ya da menide kan, cinsel ilişkide boşalma esnasında ağrı, kasık bölgesinde ağrı ve rahatsızlık hissi ile kemik ağrıları” belirtilerinin de eklendiğini anlatan Doç. Dr. Hakan Özveri, sertleşme bozukluğu gibi yakınmaların da dikkate alınması gerektiğini söylüyor.

 Prostat bezindeki her büyümenin kanser olmadığını, bazen iyi huylu büyüme ya da iltihap nedeniyle sorunlar yaşanabildiğini belirten Doç. Dr. Hakan Özveri, “Bu nedenle muayenenin ardından kanda PSA (prostat spesifik antijen) testine bakılır. Muayene sırasında doktor prostatın dış yüzeyinde kanser açısından şüpheli sayılabilecek sertlik, düzensizlik gibi değişiklikleri kontrol eder” diyor.

PSA değeri normal olsa bile muayenede şüphelenilen bulgular olması halinde multiparametrik prostat MR (mpMR) ile ileri değerlendirme yapıldığını kaydeden Doç. Dr. Hakan Özveri, “Son yıllarda giderek daha fazla kullanılan bu yöntem özellikle daha saldırgan tipte prostat kanserlerinin erken tanısında yüzde 80-90’a varan oranlarda erken tanısını mümkün kılıyor. Şüpheli durumlarda “füzyon biyopsi” uygulaması yapılıyor” diyor.

 

Tedavisi tanıya ve kanser türüne bağlı

Tanının ardından hastalığın türüne göre farklı tedavi yöntemlerinin gündeme geldiğini kaydeden Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Hakan Özveri, “Greenlight, HOLEP, thulyum gibi lazer işlemleri iyi huylu prostat büyümesinde kullanılıyor.

Erken evrede yakalanan prostat kanseri tedavisinde ise robotik, laparoskopik ve açık cerrahi yöntemler uygulanıyor. Hasta için en uygun yöntem tercih ediliyor” diye konuşuyor. Son yıllarda prostat kanseri tedavisinde meydana gelen yeniliklere de değinen Doç. Dr. Hakan Özveri, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Prostat kanseri tedavisinde cerrahi, sadece erken evre hastalarda değil, daha sınırlı sayıda lenf bezlerine metastaz yapmış hastalarda dahi uzun vadeli yüz güldürücü sonuçlar sağlıyor.

Cerrahi istemeyen ya da uygun olmayan hastalarda ışın tedavisi (radyoterapi) ve yanında hormonal tedavilerin verilmesi ile başarılı sonuçlar elde ediliyor.

İleri evredeki prostat kanserlerinde bile hormonal tedavi ve kemoterapi sayesinde yaşam süresi uzuyor.” Pandemi koşulları nedeniyle acil olmadığı düşünülen kontrol, tedavi ve ameliyatların ertelenebildiğini belirten Doç. Dr. Hakan Özveri, “Örneğin iyi huylu prostat büyümesi olan hastalar idrar yapamayacak hale geliyor. Oysa bu hastalar pandemi ortamında bile gerekli tedbirlerin titizlikle uygulandığı sağlık kurumlarında tedavi görebilir” diyor.