Karamollaoğlu'nun konuşmasından satır başları:

Sultan II. Abdülhamit Anma

Bugün Sultan II. Abdülhamit Han’ın dar-ı bekaya irtihalinin yıl dönümü kendisine Cenab-ı Hak’tan rahmet diliyorum.

Zor bir dönemde tahta geçen ve bu dönemde de çok büyük gayretler gösteren bir hükümdardı.

Bu vesile ile aziz hatırasını tekrar hayırla yad etmek istiyorum.

1921 Anayasası’nın Ruhunu Destekleriz

Son günlerde ülkemizin en önemli meselesi olarak anayasa değişikliğini gündeme getirdi, anayasa önemli bir konu elbette ama bu değişikliği gerçekleştirecek çoğunluğu bile olmayan iktidarın bunu bir numaralı gündem maddesi yapması aslında bizi biraz şaşırttı.

Daha doğrusu şaşırtmadı çünkü gündemi değiştirmek iktidarın bir numaralı meselesi. Son zamanlarda bütün dikkatlerini gündemi değiştirmeye odakladılar.

Bugün burada; ruhunu I. Meclis’in çeşitliliğinden, mayasını Mehmet Akif’in Çanakkale Destanı ile İstiklal Marşı’ndan, omurgasını 1921 Anayasası’ndan alan, ihtilaflarımızı ayrılık vesilesi görmeyen, farklı inanma ve düşünme imkanını Allah’ın lütfu bilen bir anlayışın önemini vurgulayarak basın toplantımıza başlamak istiyorum… Biz inanıyoruz ki;

-Kendisi için istediğini başkası için de isteyen Müşfik Bir Toplum,

-Milletinin tüm fertlerini eşit gören Hadim Bir Devlet,

-Adil bir düzeni en temel hedef olarak gören Siyasal Bir Mekanizma,

-Evrensel hukuk normları ve demokrasiyi, kendi kadim birikimi ile harmanlayarak içselleştirmiş ve bunları geliştirmeye kararlı yeni bir Ortak Anlayış,

"Yeniden Büyük Türkiye"yi kuracaktır. Bu minvalde atılacak anayasa çalışması adımlarına her zaman destek vereceğimizi belirtmek isterim.

Zihniyet Değişikliği Şart

Sn. Adalet Bakanı Abdülhamit Gül Bey’in; “yeni bir Toplumsal Sözleşme'nin, ‘1921 Anayasası ruhuyla’ taçlanacağına inandıklarını” söylemesini değerli buluyorum.

Ama unutulmamalı ki; 1921 Anayasası, ortak bir mutabakatın ürünüdür.

Türkiye, o gün savaş şartlarında ve binbir zorluğa göğüs gerildiği bir ortamda böylesine ortak bir mutabakatı sağlayabilmişken; ardından gelen sürecin bugüne dek hüsran olduğu ise açıktır.

Bu sebeple yeni anayasa için 1921 ruhu ortaya konacaksa; I. Meclis'in ruhu, Türkiye’de tekrar diriltilmelidir.

Peki, nedir I. Meclis’in ruhu?

I. Meclis ruhu; farklılıkların düşmanlık sebebi sayılmadığı, ülke menfaatlerinin siyasi menfaatlerden üstün tutulduğu ve tam bağımsızlık yolunda emin adımlarla yürümenin adıdır.

Bugüne geldiğimizde ise; 1921 anayasasının ruhu, ruh çağırmakla gelmez!

Ancak ciddi bir zihniyet değişikliği ve bu ruhtan aldığımız ilhamla geleceğe emin adımlarla yürüyebiliriz.

Toplumun Güzel Haberlere İhtiyacı Var

Sn. Cumhurbaşkanı, Pazartesi günü, bugün akşam yapacağı konuşmasında bazı güzel haberler vereceğini açıklamıştı.

Hakikaten milletimizin her bir ferdinin güzel haberler almaya çok ihtiyacı var.

Umut ediyoruz ki; Sn. Erdoğan, milletin beklentilerine denk düşecek ve insanımıza bir nebze de olsa nefes aldıracak müjdeleri kamuoyuna açıklar.

Bizim Saadet Partisi olarak, bu konuda hiçbir kompleksimiz yoktur; milletin hayrına olacak ve yüzlerin gülmesine vesile olacak her adımı destekler, takdir ederiz.

Yeter ki, son zamanlarda umutsuzluğa, karamsarlığa, ekonomik sıkıntılara gark olmuş milletimize, son günlerde ihtiyaç duyduğu güzel haberler verilsin.

Yeter ki, toplumumuzda kısır çekişmelere neden olan, insanımızı yoran, bıktıran kutuplaşmaya bir son verilsin!

Yeter ki, her gün bir başka kesimin ve yüz binlerce insanın mağdur edildiği, KHK'larla insanların sorgusuz-sualsiz işinden atıldığı bu çarpık adalet anlayışına son verecek; hukukun üstünlüğünü esas alan düzenlemelerin müjdesi verilsin!

Biz isteriz ki; bu müjdeler, toplumun her bir kesiminin kanayan yarasına merhem olsun!

Açıklanacak pakette;

-İşsizliği azaltacak, istihdamı artıracak müjdeler olsun!

-Artan hayat pahalılığı ile mücadele etmekte zorlanan emeklilerimize ve açlık sınırının dahi altında bir ücretle evini geçindirmeye çalışan milyonlarca asgari ücretli çalışanlarımıza, toplu sözleşme dönemlerinde esirgenen zamlara dair müjdeler olsun!

-Aylardır ekmek teknesi kapalı olan esnaflarımıza ve artık toprağını işleyemez hale gelen, haciz üstüne hacizle perişan olan çiftçilerimiz; devletin yardım elinin hibe, faizsiz kredi, kira, mazot ve gübre desteği gibi somut desteklerle uzatılacağına dair müjdeler olsun!

-Başta öğretmen kardeşlerimiz olmak üzere, atama bekleyen tüm meslek gruplarına yıllardır beklediği müjdeli haber verilsin!

-Her yeni güne zam üstüne zam haberleriyle uyanan insanımıza, enflasyonu azaltacak ve artan hayat pahalılığına çare olacak müjdeler verilsin!

-Yıllardır alın teri döküp elde ettiği emeklilik hakkı kendilerine verilmeyen EYT'lilere, üniversiteyi bitirip 'diplomalı işsizler' kervanına omuzlarında binlerce liralık kredi borcuyla katılan KYK borçlusu gençlerimize dair müjdeler olsun!

-Eskilerin tabiriyle yıllarca dirsek çürüttüğü halde, bir yerlerde dayısı olmadığı için hakkı gasp edilen gençlerimize, bundan sonra işe alımlarda liyakatin esas alınacağına dair bir müjde verilsin!

-Tüketime, borca ve bir avuç insanı zengin etme anlayışına dayalı yatırım anlayışına son verecek; üretime, istihdamı artırmaya, kaynaklarımızı verimli kullanmaya, gelir dağılımında adaleti tesis etmeye dayalı ve toplumun tümünün yararı gözetilerek yapılacak yatırım müjdeleri verilsin!

-İsrafa ve yolsuzluğa artık dur diyeceklerine; bundan sonra kamu malına yetime sahip çıkar gibi sahip çıkacaklarına dair somut adımları içeren güzel haberler verilsin!

Sn. Cumhurbaşkanı'nın açıklayacağı müjdelerin, toplumun birlik ve beraberliğine katkı sunmasını, yeni suni tartışmalara sebep olmak yerine, milletin gerçek gündemi olan ekonomik dar boğaza çare olmasını temenni ediyoruz.

Emin olun bütün bunları hiçbir oy kaygısı gütmeden söylüyorum.

Cumhurbaşkanı'nın bugün açıklayacağı hususlar, milletimizin beklentilerine karşılık versin, insanımızın derdine derman olsun,

Samimi olarak ifade ediyorum ki söylediğim bu hususlar dikkate alınarak açıklamalar yapılırsa, oy kaybeden iktidar yeniden oy kazanacak bir duruma gelecektir ve bu bizi asla üzmez. Çünkü milletin derdi ile ilgilenildiği görülecektir.

Bu Zihniyetle Sorunlar Çözülemez

Bakın bunu ifade ederken çok üzülüyorum ama geçim sıkıntısı nedeniyle, son 5 yılda 1370 kişinin intihar ettiği bir ülkede alışveriş önerisi adı altında millete fakirlik, çaresizlik aşılanmakta.

Eskiden gazeteler çanak-çömlek verirdi; şimdi ise fakirlik rehberi veriyor!

Peki şimdi soruyorum bu hodgam, şımarık, duygusuz tavır gücünü nereden alıyor?

Bu zihniyet gücünü,"evimize ekmek götüremiyoruz" diyen vatandaşa; "al, keyif çayı iç" diyenlerden alıyor!

"Bu ülkede yoksulluk, sorun olmaktan çıktı" diyenlerden alıyor!

Gençlerimizin, çiftçimizin cebindeki 3-4 bin liralık telefonu kendisine çok gören zihniyetten alıyor!

Çiftçilerimiz, alması gereken desteği alamadığı gibi; en temel ihtiyacı olan tarım aletleri de haczedilmektedir.

Çiftçilerimiz sorunlarını dile getirip; “mahvolduk, çiftçinin problemleri var” dediğinde de; "cebinde Iphone var, o halde senin sorunun yok" denilebiliyor.

Kıymetli arkadaşlar; çiftçinin borcunu ve sıkıntısını dertlenmek yerine, cebindeki telefonu hesap edenlerin bu yaklaşımı ile Türkiye’nin sorunlarını çözebilmesi mümkün değildir.

UCM Filistin Kararı

Basın toplantımıza, bir konuya daha temas ederek son vermek istiyorum.

Uluslararası Ceza Mahkemesi, aslında beklenmedik bir karar aldı.

Mahkeme, Filistin topraklarında işlenen savaş suçları için yetkili olduğunu ilan etti.

Bu doğrultuda 1967’den sonra işgal edilen Gazze, Batı Şeria ve Doğu Kudüs bölgelerinin de çalışma alanları dâhilinde olduğunu açıkladı.

Bu kararı olumlu bir gelişme olarak değerlendirdiğimizi ifade etmek isterim.

İsrail’in yıllardır bölgede tüm insanlığın gözü önünde pervasızca gerçekleştirmiş olduğu zulümlerin, insan hakları ihlallerinin ve savaş suçlarının ortaya çıkarılarak, sorumluların uluslararası mahkemelerde yargılanma sürecinin gerçekleştirilmesi en büyük temennimizdir.

Bundan daha öte olması gereken ise, bir an evvel İsrail zulmünün ve işgalinin tamamen son bulmasıdır.

 

 

Hibya Haber Ajansı