Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde dün gerçekleşen ve 32 kişinin hayatını kaybetmesine, 100 dolayında kişinin de yaralanmasına neden olan patlamanın ardından kente çöken tedirginlik ve hüzün devam ediyor.

 

Dün kepenk indiren Suruç esnafı bugün de dükkânları açmadı. Dükkânların yarın da kapalı olabileceği ihtimali ifade ediliyor.

 

 

Lokanta işletmecisi Mehmet Yılmazer, ‘’Dışarıdan Suruç’a gelen misafirler zor durumda kalmasın diye bu sabah kahvaltı için lokantayı açtık. Birazdan kapatacağız.

Genç arkadaşlarımız dün burada şehit düştü.

Yastayız, Allah bu katliamı yapanların belasını versin’’ dedi.

 

 

Bir başka esnaf Hamid Beşaltı ise ‘’Esnaf olarak psikolojimiz çökmüş durumda. Kepenkleri indirdik, iki gündür yastayız.

Yasımız yarın da devam edecek. Keşke elimizden başka bir şey gelseydi de yapsaydık fakat elimizden sadece bu geliyor’’ dedi.

 

 

Dün patlamadan sonra olağanüstü toplanan Demokratik Toplum Kongresi (DTK), Kürdistan’da bir günlük yas ilan etmişti.

 

 

Suruç’taki belediye binasına siyah bayrak asıldı.

 

2’si Suruçlu çıktı

 

Bombalı intihar saldırısında ölenlerin sayısı 32’ye yükselirken, bunlardan 2’sinin Suruç nüfusuna kayıtlı Osman Çiçek ve Kasım Deprem olduğu belirlendi.

 

 

Suruç’un Aşağı Oylum köyüne bağlı Dikmetaş mezrası nüfusuna kayıtlı Osman Çiçek (21) ve Kasım Deprem’in (22) Kobani’ye destek için İstanbul’dan Suruç’a gelen Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) üye arkadaşlarını karşılamak için Amara Gençlik ve Kültür Merkezi binasına gittikleri ve SGDF’nin basın açıklamasında bulundukları öğrenildi.

 

Cenazeler gönderildi

 

Gaziantep Adli Tıp Kurumunda işlemleri biten cenazeler, Asri Mezarlık’taki morga getirildi.

 

Burada define hazır hale getirilen cenazelerden 5'i, kılınan namazın ardından memleketleri Hatay, Kayseri, Samsun, İstanbul ve Ağrı'nın Patnos ilçesine gönderildi.

 

Diğer 25 cenazenin ise işlemlerin tamamlanmasının ardından Bahaeddin Nakıboğlu Camisi'nde düzenlenecek törenin ardından memleketlerine gönderilecekleri belirtildi.

 

Morg önüne gelen çok vatandaş, hayatını kaybeden yakınları için ağıtlar yakıp gözyaşı döktü.

 

Kadın kılığında erkek mi?

 

Şanlıurfa polisi,, patlamanın olduğu noktaya yakın bir yerde başı gövdesinden kopmuş ve tamamına yakını parçalanmış bir erkek cesedine ait kafatasının kimlik tespiti üzerinde yoğunlaştı.

 

Emniyet kriminal laboratuvarında incelemeye aldığı kafatasının saldırının kadın kılığına girmiş bir erkek tarafından gerçekleştirilmiş olabileceği ihtimali üzerinde duruyor.

 

 

Saldırının hücum yeleğinin üzerine sarılmış çok sayıda el bombasının patlatılması sonucu gerçekleştirildiği sanılıyor. Yine hücum yeleğinin üzerine parça tesiri yapması için bilye ve metal parçaları yerleştirilmesinden kuşkulanılıyor.

 

 Bulunan parmakların, hücum yeleği bomba parçaları ile birlikte elde edildiği ifade edildi.

 

Terör örgütü çeteleri rojava ve kobane’den sonra Suruç’da saldırdı  

 

Polisin ihmali araştırılıyor

 

Öte yandan, polisin saldırganı nasıl gözden kaçırdığı kaçırdığı araştırılıyor.

 

Saldırganın daha önce ilçeye giriş yaptığı, burada eyleme hazırlandığı ihtimali üzerinde duruluyor. Soruşturma kapsamında saldırganın bağlantılı olduğu kişi veya kişiler de araştırılıyor.

 

Tanıklar konuştu

 

Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu üyelerinden Çiğdem Dağdeviren ile Erhan Camoğlu yaşananları anlattı.

 

Ankara'da üniversite öğrencisi olan Dağdeviren, ilçenin girişinde polis tarafından didik dikik arandıklarını anlatarak, şunları söyledi:

 

"Kültür merkezinin bahçesine kadar polisler bizi takip etti. Bahçede bir hazırlık vardı. Oturduk biraz dinlendik. Kobani'ye geçecektik. Zaten izin vermeyeceklerini biliyorduk. Bu sırada yolda olan ve daha gelmeyen arkadaşları beklerken havanın çok sıcak olacağını söylediler. Bunun için şapka almaya çıktık. Tam bu sırada büyük bir patlama sesi geldi. Bir dakika daha geç çıkmış olsaydık biz de arkadaşlarımız gibi bombanın kurbanı olurduk.”

 

Erhan Camoğlu ise çarşıya çıktığını, arkadaşlarına doğru gelirken patlamanın olduğunu söyledi. Camoğlu, şunları anlattı:

 

"Bizi o kadar takip eden polis, bu bombacıları takip etseydi diyorum. Yazık günah oldu. Biz şans eseri kurtulduk. Kobani'deki çocuklar için kitaplar topladım, kitaplar aldım. Ama o kitapları o masum çocuklara götüremedim. Benim gibi onlarca arkadaşım vardı. Kimi oyuncak almıştı, kimi farklı hediyeler. Bazı arkadaşlarım farklı işlerde çalışıp para biriktirmişti. Ama olmadı." rüdaw