Krizler, dikkat çekici yeniliklere yol açma eğilimindedir. COVID-19 ile yaşanan aslında tam olarak böyle bir durum. Belirsizliğin çok yüksek olduğu bu zamanda; tahmin yapmanın zorluğunu belirten McKinsey uzmanları, geleceği şekillendiren sekiz trendi açıklıyor. Bunlar; inovasyon, tüketici davranışı, çevre, sağlık devrimi, hükümet yaklaşımları, kurumsal portföylerin yeniden yapılandırılması, tedarik zincirinin değişimi ve son olarak hava yolculuğuna dönüş şeklinde sıralanıyor.
Yönetim danışmanlığı firması McKinsey & Company geleceğin iş dünyasını mercek altına alarak 2021 yılını ve sonrasını şekillendiren 8 trendi açıkladı. Bu trendlerin ele alındığı makale, pandeminin yarattığı ekonomik krizin ve belirsizlik ortamının, büyük yenilikler için de zemin oluşturduğuna dikkat çekiyor. Makalede; uzaktan çalışmanın insanlık tarihinde ilk kez, 17. yüzyılda yaşanan veba salgınında uygulandığı belirtiliyor ve çalışmalarını evinde sürdürmesi için gönderilen Cambridge Üniversitesi öğrencisi genç Isaac Newton’un yer çekimi kanununu, o dönemde, evinin bahçesinde keşfettiği hatırlatılıyor. COVID-19 salgını sürecinde de çok önemli inovasyonların gerçekleştirildiğine vurgu yapan McKinsey & Company Türkiye Ülke Direktörü Can Kendi “Bu dönemde; ABD'de verilen yeni patentlerin sayısı, 2019'daki seviyenin iki katına denk geliyor ve diğer birçok ülkede de önemli artışlar görülüyor. Bu nedenle 2021’e ve sonrasına yön vereceğine inandığımız ilk trend inovasyonlar ve onu tüketici davranışları takip ediyor. Araştırmalarımız, yaklaşık üç ayda 10 yıllık dijital inovasyon yaşandığını ve dünya genelinde e-ticaretin, pandemi öncesi seviyelere göre 2 ila 5 kat arttığını ortaya koyuyor. Geçen Nisan ayında yayınladığımız raporumuzda da paylaştığımız gibi, değişen tüketici davranışları arasından; çevrimiçi market alışverişinin, sanal sağlık hizmetlerinin ve tüketicilerin ev için yaptıkları yeni düzenlemelerin kalıcı olması bekleniyor” dedi.
Pandeminin sağlık tarafındaki küresel faturası 180 milyar doları buldu
İklim krizinin etkisini hızla hissettirdiği bugünlerde üçüncü trendin çevre olacağı belirtilirken, dördüncü sırada sağlık devrimi yer alıyor. COVID-19 salgınıyla mücadelede gerek aşı araştırmalarına gerekse diğer araçlara ulaşmak için küresel ölçekte yapılan yatırımların 180 milyar doları bulduğu tahmin ediliyor. Sağlık alanına yapılan yatırımların ve ilerlemenin devam edeceği öngörülerek geleceğe yön verecek trendler arasında ‘biyo-devrim’in çok önemli bir yerinin olduğunun altı çiziliyor. Makalede; pandeminin ekonomiler üzerindeki olumsuz etkilerini aşmak için bir dizi endüstriye borç veren hükümetlerin yaklaşımı, beşinci trend olarak açıklanıyor.
Geçen yıl, en üst beşte birlik dilimdeki şirketlerin 240 milyar dolarlık kâr elde etmesine karşılık en alt beşte birlik dilimdekilerin de 400 milyar dolarlık zararı, altıncı trendin temelini oluşturuyor. Zira bu durum, altıncı trend olarak adlandırılan kurumsal portföylerin yeniden yapılandırılmasına neden oluyor. Makaleye göre; portföyler hızla değişiyor ve işlem hacimleri rekor seviyelere ulaşıyor.
Zaman alsa da tedarik zincirinde güçlü bir değişim bekleniyor
Tedarik zincirinin değişmesini, 2021’i ve sonrasını şekillendiren yedinci trend olarak tanımlayan McKinsey uzmanları, zaman alsa da tedarik zincirinde güçlü bir değişim beklediklerini belirtiyor. Tüm tedarik zincirin sadece yüzde 25’nin değişiminin bile ancak 5 senede tamamlanabileceği öngörülüyor. Son trend olarak da hava yolculuğuna dönüş değerlendiriyor. Araştırma sonuçlarına göre; pandemi döneminde önemli ölçüde düşen küresel hava trafiğinin 2024 yılına kadar eski seviyelerine dönmeyeceği tahmin ediliyor. Ayrıca iş seyahatlerinin dönüşü daha da yavaş olabilir. Bunların ötesinde pandemi öncesi trafiğin yüzde 20'si asla geri dönmeyebilir. Ama tıpkı ‘intikam’ alışverişlerinde olduğu gibi, bu alanda da intikam seyahatlerinin görülmesi bekleniyor.
Dijitalin yükselişi işimizin geleceğine çeşitli şekillerde yön verecek
İnovasyonun meslekleri de etkileyeceğinin vurgulandığı makalede; dijitalin yükselişinin işimizin geleceğine çeşitli şekillerde yön vereceği ve bunların her birini anlamanın önemli olduğu belirtiliyor. Evden çalışma deneyiminin herkes için geçerliymiş gibi düşünülse de öncelikle gelişmiş ekonomilerle ilgili olduğunun altını çiziliyor. Yükselen e-ticaretin yanı sıra teslimat, nakliye ve depo işlerinde artan otomasyonun da kritikliği vurgulanıyor. Son olarak da otomasyondaki yükselişle birlikte kaybedilen işlerden daha fazla yeni işin yaratılacağı hatırlatılıyor.
Hibya Haber Ajansı