Kalp hastalıklarında erken tanı, diğer tüm hastalıklarda olduğu gibi başarılı bir tedavi için büyük önem taşıyor. Koroner arter hastalıklarında koroner anatomiyi en iyi gösteren erken tanı yöntemi olan anjiyo işlemine pek çok kalp hastası endişeyle yaklaşıyor.
Anjiyo, gelişen teknoloji ve artan hekim deneyimi ile artık 'basit' bir tarama testi olarak uygulanıyor. Hastalar, üzerlerinde ağır bir kum torbası ile saatlerce yatmak zorunda kalmadan, 3 saatte taburcu olabiliyor. Hasta konforunu ön planda tutan bilekten anjiyo (radial arter) işlemi, OSM Ortadoğu Hastanesi’nde rutin bir şekilde uygulanıyor.
Konu hakkında açıklama yapan OSM Ortadoğu Hastanesi Kardiyoloji Uzmanlarından Doç. Dr. Fehmi Kaçmaz; “Kalp damar hastalıklarının teşhisinde kullandığımız koroner anjiyografiyi, genellikle kasık bölgesindeki bir atar damardan gerçekleştiriyoruz. Bir başka yol da Radial anjiyografidir yani el bileğinde bulunan ince bir atar damardan gerçekleştirilen yöntemdir” dedi.
Dr. Kaçmaz: “El bileğinden yapılan anjiyo işlemini, lokal anestezi altında yapıyoruz. Damara giriş deliği çok küçük olduğu için, hasta önemli bir ağrı hissetmiyor. Damara girildikten sonra, damarın genişlemesini sağlayan ilaçlar veriyoruz. Daha sonra çok ince kateterlerle kalbe ulaşılarak kalp damarlarını görüntülüyoruz. Görüntüleme bittikten sonra stent takılması gerekiyorsa, aynı seansta stent takıyoruz ve hastanın bileğinden girişi sağlayan plastik kılıf dâhil, her şeyi çıkartıyoruz. Son olarak giriş deliğinin üzerine kanamayı durdurmak için sadece küçük bir tampon veya bileklik takıyoruz” diye konuştu.
El bileğinden anjiyonun hastanemizde rutin bir şekilde uygulanan bir yöntem olduğunu söyleyen Doç. Dr. Fehmi Kaçmaz; “anjiyografi yapılmasına karar verdiğimiz bir hastada kasık ve el bileği damarlarını ve hastanın fizyolojik bazı özelliklerini hesaba katarak hangi yöntemin daha uygun olacağı konusunda hastaya bilgi veriyoruz. El bileğinden anjiyoyu özellikle sırt üstü rahat yatamayan, kilolu, prostat problemi olan, eklem ve romatizmal hastalığı olan hastalarda daha çok tercih ediyoruz. Yine aktif yaşamı olan ve sık seyahat etmek zorunda kalan hastalarda da bu yönteme başvuruyoruz. Ancak kronik böbrek hastalığı olan diyaliz hastaları ve diyaliz adayı olan hastalarda, kollarında ortopedik ve anatomik problem olanlarda bu yöntem uygun görülmeyebilir. Bunun yanı sıra; minyon tipli ve el bilekleri belirgin derecede ince olanlarda da bu yöntem uygun olmayabiliyor” şeklinde konuştu.
