MEHMET BAYER - 26.10.2021 - Spor yazarı Ahmet Çakır, derbi maçları yüzde 75 ev sahibinin kazandığını söyledi.

Dün akşam Beşiktaş ile Galatasaray arasında oynanan ve siyah beyazlı takımın 2-1 galip geldiği derbi maça ilişkin HİBYA'ya değerlendirme yapan Çakır, derbilerin de öteki karşılaşmaların da çok anlaşılmaz yanlarının bulunmadığını bildirdi.

''Yorumcu arkadaşlar bu konuda olağanüstü bilgi sahibi olduklarını göstermek için sahada olup biteni anlaşılmaz hale getirmeye çalışıyorlar.'' diyen Çakır, bunun kimseye bir yararı bulunmadığına ancak engel de olunamadığına işaret etti.

Çakır, şöyle devam etti:

''Derbi maçları yüzde 75 oranında ev sahibi kazanır. Bu karşılaşmaların yapılmaya başlandığı günden bu yana oynanmış 1000’i aşkın maçın sonucuna baktığınızda böyle bir gerçekle karşılaşırsınız. Konuk takımın kazanma oranı yüzde 25’tir. Bu, beraberlikleri dışarıda bırakan bir istatistiktir. Maçı konuk takımın kazanması, yani yüzde 25 olasılığın gerçekleşmesi, insanları daha mutlu eder, çünkü böylece çok geniş bir boş konuşma alanı doğar. 'Bu maçlarda favori olmaz'dan tutun da bugüne kadar binlerce kez dinlemek zorunda kaldığınız basma kalıp laflar, çok yeni ve ilginç şeylermiş gibi bir kez daha yinelenir.''

''Beşiktaş daha istekliydi''

Ahmet Çakır, maçta ev sahibi Beşiktaş'ın daha istekli oynadığını söyledi.

Galatasaray'ın ise kendini arayan bir takım olma özelliğinden kolay kolay kurtulabilecek gibi görünmediğini belirten Çakır, ''Beşiktaş geçen sezonun şampiyon takımına doğru transferler yaparak Şampiyonalar Ligi’nde de kendini göstermek istedi, ama beceremedi. Ligdeki durumu da pek iyi gitmiyordu. Hiç değilse onu toparlamak gerekiyordu. Sakatların iyileşmesi, bunu yapabilecek bir kadro oluşturmasını sağladı.'' dedi.

Çakır, oyunun Beşiktaş’ın mutlak üstünlüğüyle geçilirken Galatasaray’ın bulduğu golün her maçta olabilen şaşırtıcı bir durum olduğunu ifade ederek, ''Beşiktaş’ın bunu düzeltmesi için fazla beklemesi gerekmedi. Galatasaray 3 önemli Avrupa maçında gol yememiş takım. Ancak, lige gelince bambaşka bir kimliğe bürünüyor. Goldeki hatası bu sezonun bir Muslera klasiği haline geldi. Sarı kırmızılı takımın maçların devre aralarında ne yaptığını çok merak ediyorum. Çünkü oyuncular ikinci yarılara derin bir uykudan henüz uyanamamış gibi çıkıyor ve bunun sonucu da gol yemesi oluyor. Marcao ile biraz toparlanır gibi görünen savunmanın ikinci goldeki perişanlığı açıktı. Rakibinin arkasında kalan ABD’li sağ bekin adını listenin ilk sırasına yazmak gerekecekti.'' diye konuştu.

Beşiktaş’ın skoru koruma derdine düşmeden oyuna asılmasının Sergen Yalçın’ın takdir edilecek bir düşüncesi olduğunu, Fatih Terim'in ise oyunu değiştirip, değiştirmeyeceğinden pek emin olamadığı silahlarını sahaya sürdüğünü anlatan Çakır, şunları dile getirdi:

''Sarı kırmızılı takım oyunda ve hücumda pek etkili olamasa da kazanılan penaltı böyle bir ortamda büyük armağandı. Onu atamamak da yenilgiyi kaçınılmaz hale getirdi. Bir kez daha Diagne'yi de oynatsan olmuyor, Mustafa Muhammed’i de denilebilecek bir durum ortaya çıktı. 10 maçta 3 yenilgiyi sezon sonuna doğru uzatırsanız 40 maçta 12 yenilgi anlamına gelir ki bu da Galatasaray’ın şampiyonluk hedefinden şimdiden koptuğunu gösterir. Aslında 'cim bom'un sorunu, rakiplerinden güçlü olan kadrosundan nasıl yararlanacağını tam belirleyememiş olması. Terim sadece bu sezon için değil, bundan sonraki 2 yıl için daha süre istiyor, ama böyle bir olanağı kimse kimseye veremez. Bu kadar pahalı bir yarışta başarı kesin koşuldur ve pek yukarılara doğru gidilmesi mümkün olmayan Avrupa tesellisinin ortadan kalkacağı günlerde 'İmparator' bu tür yenilgilerin ardından koltuğunu korumakta zorlanabilir.''

Çakır, Hatayspor’un, Alanyaspor’un bir yığın futbolcusunu satıp, yerlerine Galatasaray’ın ödediğiyle asla kıyaslanamayacak kadar küçük harcamalarla 2-3 ay içinde zıpkın gibi takımlar yapabildiği ortamda, sarı kırmızılı taraftarı gelecek umutlarıyla oyalamanın kolay olmayacağını ifade eder, şöyle konuştu:

''Konyaspor, Karagümrük gibi ekiplerin teknik adam dokunuşlarıyla oynadıkları futbol da aynı taraftarın gözü önünde olan bir iştir. Terim’in geleceğe dönük umutlar aşılamaya çalışmak yerine, özlenen takımı ortaya çıkarabilmesi için sanılandan çok daha az vakti kalmıştır. Un, şeker, yağ ve başka her şey varken helva yapmak bu kadar zor olmamalıdır.
Maçın en güzel yanı ise Galatasaray’ın hiçbir mazeret aramaya kalkmaksızın yenilgiyi kabullenmiş olmasıdır. Her derbiden sonra çıkarılması adeta yasa sayılan birtakım zırıltılardan uzak durulması, sarı kırmızılıların kazancıdır. Zaten çok sıkışık fikstür de böylesi ağlayıp sızlanmalar için hiç de uygun değildir.''


Hibya Haber Ajansı