Pre-pro-post biyotiklerin sağlıklı bir sindirim sistemi ve bağışıklığın güçlendirilmesi için büyük bir işlevi olduğunu belirten Diyetisyen Gözde Karaca Kayan, vücut sağlığının biyotiklerin oluşturduğu üçgen üzerine kurulu olduğuna dikkat çekti. Gözde Karaca Kayan, konuya ilişkin şu değerlendirmede bulundu: “Bağırsağımızda bulunan yararlı mikroorganizmaların besin kaynağı prebiyotikler, sindirim sistemini düzenleyerek, bağırsakların düzenli çalışmasını sağlıyor. Vücudumuzla dostluk kuran mikro canlılar olan probiyotikler ise sindirim sistemindeki kötü bakterilere karşı savaş açarak bağışıklık sisteminin güçlendirilmesini destekliyor. Üstelik kilo kontrolü sağlamada da oldukça etkililer. Postbiyotikler ise bir adım daha öne geçip probiyotiklerin etkilerinin devamlılığını sağlayarak sağlıklı bir sindirim sistemi için son noktayı koyuyor. Araştırmalar, diyabetten kansere kadar çok sayıda sağlık sorununda yetersiz pre-pro-post biyotiklerin etkisi olduğunu gösteriyor.”
Mikrobiyotanın sağlığı postbiyotiklerin elinde şekilleniyor
Postbiyotiklerin, bağırsak fonksiyonlarını düzelten işleviyle vücudumuzu paylaştığımız virüs, parazit, mantar gibi mikroorganizmaların oluşturduğu mikrobiyotanın başrol oyuncusu olduğunu belirten Diyetisyen Gözde Karaca Kayan, “Mikrobiyota sağlığı denilince hepimizin aklına ilk olarak probiyotikler geliyor. Artık hepimiz probiyotiklerin yeterli miktarda alındıklarında mikrobiyotayı düzenleyip geliştirerek sağlığımızı olumlu etkilediğini biliyoruz. Probiyotiklerin yanı sıra mikrobiyatanın şekillenmesinde önemli olan bir konu da postbiyotikler. Yoğurt, kefir, tarhana, salamura edilmiş sebzeler, lahana turşusu gibi fermente gıdaları sıklıkla tüketerek postbiyotiklere yaşamınızda daha fazla yer açabilirsiniz” dedi.
Stres mikrobiyotanın dengesini bozuyor
Tıbbın babası olarak anılan Hipokrat’ın "Bütün hastalıklar bağırsakta başlar, bağırsak hasta ise vücudun geri kısmı da hastadır” sözleriyle milattan önceki dönemde mikrobiyota konusuna dikkat çektiğini belirten Gözde Karaca Kayan, “Vücudumuz bakteri, virüs, parazit, mantar gibi mikroorganizmaların da barındığı kompleks bir sistem. Mikrobiyota içeriğimiz doğumdan hemen sonra oluşmaya başlar. Genetik faktörler, doğum şekli, beslenme biçimi ve çevresel faktörlere göre şekillenir. Düzensiz ve yetersiz beslenme, stres ve bazı ilaçların kullanımı mikrobiyotanın dengesini bozuyor” dedi.
İltihabı ve diyabeti engelliyor, tansiyonu dengeliyor
Araştırmaların postbiyotiklerin mikrobiyotanın sağlığını desteklediğini gösterdiğini belirten Gözde Karaca Kayan, “Yapılan son araştırmalarda postbiyotiklerin antioksidan kaynağı olarak iltihabı ve diyabeti engelleyen, tansiyonu kontrol altına alan etkileri gözleniyor. Canlı bakterilerden salgılanan ya da parçalanma sonucu ortaya çıkan metabolit yan ürünler olan postbiyotikler, yaşam döngüsünün sağlıklı bir şekilde sürdürülebilmesi için kilit bir görev görüyor” diye sözlerine ekledi.