Kurulduğu günden bu yana Türkiye’de enerjinin öncüsü olan Tüpraş, Koç Holding’in başlattığı Karbon Dönüşüm Programı kapsamında, enerji sektörünün geleceğinde liderliği hedefleyen “Stratejik Dönüşüm Planını” açıkladı. Şirket, yeni enerji kaynaklarına gerçekleştireceği yatırımlar ve enerji verimliliği projelerinin katkısıyla, 2030 yılı itibarıyla faaliyetlerinden kaynaklanan karbon salımını, 2017 yılına göre yüzde 27 oranında azaltmayı, 2050’de ise karbon nötr olmayı taahhüt etti. Plan kapsamında Tüpraş, yatırımlarının büyük bir kısmını Sürdürülebilir Havacılık Yakıtları, yeşil hidrojen ve sıfır karbonlu elektrik gibi yeni enerji kaynaklarına ayıracak. Tüpraş Genel Müdürü İbrahim Yelmenoğlu:  “Geleceğin enerjisini üretmek için dönüşüyor, sürdürülebilir bir dünya için değişiyoruz. Önümüzdeki dönemde rafineri faaliyetlerinde karbon salımını azaltırken, alternatif enerji üretiminde de ciddi bir oyuncu konumuna gelmeyi planlıyoruz. Amacımız; karbon nötr bir şekilde, farklı enerji türlerini entegre bir iş modeli ile üreterek, Türkiye’nin en büyük sanayi şirketi konumumuzu güçlendirmek ve ülkemizin temiz enerji dönüşümüne öncülük etmek”

 60 yıldır Türkiye enerji sektörünün öncüsü konumundaki Tüpraş’ın, geleceğin enerjisini üretme hedefiyle oluşturduğu stratejik dönüşüm planı, şirketin Mecidiyeköy’deki yeni Genel Müdürlük binasında hibrit olarak gerçekleştirilen basın toplantısında açıklandı.

Stratejik Dönüşüm Planı dâhilinde Tüpraş, sürdürülebilirlik anlayışını destekleyen yeni alanlara yatırım yaparak, ülkemizde enerji sektörünün dönüşümüne liderlik etmek için mevcut varlıklarını sürdürülebilir kârlı büyüme yaklaşımıyla yönetmeyi planlıyor. Aynı zamanda, emisyonlarını da azaltarak dengeli ve çeşitlendirilmiş temiz enerji portföyü ile karbon nötr bir enerji şirketine dönüşmeyi hedefliyor.

Enerjimiz Geleceğe: Türkiye enerji sektörünün temiz enerji dönüşümüne liderlik edeceğiz.

 Sürdürülebilir bir dünya ve yaşamın dengesi gözetilerek “Enerjimiz Geleceğe” sloganıyla kurgulanan yeni plan kapsamında Tüpraş, dönüşüm için gereken kaynağı mevcut faaliyetlerine yönelik verimlilik ve katma değerli ürün yatırımlarından sağlamayı planlıyor. Şirket ilk dönemde, yeni enerji yatırımlarının ağırlıklı kısmını ise yeşil hidrojen üretimiyle entegre bir iş modeli kurmak için ihtiyaç duyduğu sıfır karbonlu elektrik tesislerine ayırmayı hedefliyor. Aynı zamanda biyoyakıtlar ve elektroliz tesisi yatırımlarında da önemli atılımlar gerçekleştirmeyi öngörüyor.

Tüpraş, ilk aşama olarak, üretim faaliyetlerinden kaynaklı Kapsam 1 ve 2 emisyonlarını 2017’ye göre 2030 yılında yüzde 27, devam eden yatırımlarla da 2035 yılında yüzde 35 oranında azaltmayı taahhüt ediyor.  Şirket, 2050 itibarıyla ise, karbon nötr olarak faaliyetlerine devam etmeyi hedefliyor.

“Düşük karbonlu bir gelecek bizi bekliyor”

 Tüpraş’ın tarihinde çok önemli bir kilometre taşı, yeni bir dönemin başlangıcı olan Stratejik Dönüşüm Planı’nı açıklayan Tüpraş Genel Müdürü İbrahim Yelmenoğlu, konuşmasına, küresel İklim krizinin tüm dünyanın en önemli sorunu haline geldiğini vurgulayarak başladı. Koç Holding’in başlattığı Karbon Dönüşüm Programı’nı hatırlatan İbrahim Yelmenoğlu, “İklim kriziyle mücadelede ve düşük karbon ekonomisine geçiş yolculuğunda, Topluluğumuzun ortaya koyduğu vizyon doğrultusunda ilerliyoruz ve bu yöndeki çalışmalarımızı uzun zamandır sürdürüyoruz” dedi.

“Yeni bir küresel enerji ekonomisi oluşuyor”

Yelmenoğlu küresel enerji sektörüne ilişkin olarak şunları aktardı: “Uluslararası Enerji Ajansı’nın Dünya Enerji Görünümü 2021 raporuna göre, tüm dünyada güneş ve rüzgâr enerjisi, elektrikli araçlar ve diğer düşük karbon teknolojileri öne çıkarken yeni bir küresel enerji ekonomisi de oluşmakta. 2020 yılında dünya enerji arzının %16’sı yenilenebilir kaynaklardan sağlanırken, fosil yakıtların payı, %29’u petrol olmak üzere toplamda %79 olarak gerçekleşti. Enerji piyasasının geleceğine yönelik uzman kuruluşların birçok farklı öngörüsü olmakla birlikte, herkesin mutabık olduğu konu, petrolün, yerini kademeli bir şekilde düşük karbonlu alternatif enerji kaynaklarına bırakacağı, ancak petrolün uzun yıllar önemli bir enerji kaynağı olmaya devam edeceği yönünde”.

“2030 Türkiye enerji sektörü için önemli bir kırılma noktası olacak”

 Türkiye enerji sektörüyle ilgili şirket öngörülerini de paylaşan İbrahim Yelmenoğlu, yeşil dönüşümün nispeten yakın zamanda hız kazanmaya başladığını ve bunun da Tüpraş’ın hedeflerine ulaşmasında birçok fırsat sunduğunu belirterek şöyle devam etti: “Bir yandan yeşil dönüşümün merkezindeki AB’ye komşu oluşumuz, diğer yandan büyümeye devam eden iç pazar talebimizle Türkiye, çok özel bir konumda yer alıyor. Elektrikli araçların, 2030’ların başından itibaren yeni binek araçlar satışında lider konuma ulaşacağını, tüm araç parkında ise 2040 sonrasında ağırlıklı paya sahip olacağını öngörüyoruz. Hidrojenin 2030'dan itibaren kademeli büyüme sürecine gireceğini, esas ivmeyi ise 2040 sonrasında kazanacağını düşünüyoruz. Dünyanın önde gelen havacılık sektörlerinden birine sahip olan ülkemizde, 2030’a geldiğimizde, havacılık yakıtlarının yaklaşık yüzde 10'unun Sürdürülebilir Havacılık Yakıtlarından (SAF) oluşmasını, daha uzun vadede ise sentetik ve hidrojen bazlı yakıtların da bu havuza dâhil olmasını bekliyoruz. Bu beklentiler neticesinde Türkiye'de fosil yakıt tüketiminin 2030’da zirveye ulaşacağını tahmin ediyoruz. 2030 sonrasında ise özellikle dizel talebi kısmen hidrojen ve elektrikli araçlar ile yer değiştirmeye başlayacak. Buna rağmen günümüzde büyük bir ithalat pazarı olan dizelde mevcut yerli rafinaj kapasitesine uzun bir süre daha ihtiyaç olacağını bekliyoruz.

“Yeni dönemde Sürdürülebilir Rafinaj, Biyoyakıtlar, Sıfır Karbonlu Elektrik ve Yeşil Hidrojene odaklanacağız”

 Tüpraş’ın enerjisini geleceğe nasıl taşıyacağını ve yeni iş modelinin detaylarını aktaran Yelmenoğlu, “Faaliyetlerini gerçekleştirirken her zaman “amaç odaklı şirket” olarak hareket ettiklerini, stratejilerini de  aynı yaklaşımla kurguladıklarını dile getirerek sözlerine devam etti: Geleceğin Tüpraş’ını inşa ederken, tüm paydaşlarımızın beklentilerine cevap verecek şekilde, ürünlerimizi ve hizmetlerimizi dönüştüreceğimiz yol haritamızı çizdik. Stratejik Dönüşüm Planımız kapsamında dört iş alanına odaklanacağız. Bu alanları; Sürdürülebilir Rafinaj, Biyoyakıtlar, Sıfır Karbonlu Elektrik ve Yeşil Hidrojen olarak belirledik. Artan ve değişen tüketici davranışlarının da etkisiyle enerji ihtiyacı çeşitleniyor. Bu değişim ekseninde belirlediğimiz iş planı yeni enerji türlerine yönelik talebi karşılamak üzerine kurulu. Temiz enerjiye dönüşüm için önümüzde daha uzun ve zorlu bir yolculuk var. Son dönemde enerji piyasasında yaşanan dalgalanma ve fiyat artışları da bize bu dönüşümün dengeli ve planlı bir şekilde yapılmasının ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hatırlattı. Aksi takdirde tüketicilerin yaşayacağı olumsuz etkileri gösterdi”.

Sürdürülebilir Rafinaj: “Bugün faaliyetlerimizin merkezinde olan rafinaj, dönüşümümüzün de lokomotifi olacak”

 İbrahim Yelmenoğlu, rafinajda düşük karbon ekonomisine geçiş odaklı veya kısa zamanda dönüşü olan projelere odaklanacaklarını, mevcut kapasitelerle daha değerli ürünleri daha düşük emisyonla üreteceklerini belirterek, “Güçlü kasımız olan rafinaj, dönüşümümüzün de temel lokomotifi olacak. Enerji verimliliği, modernizasyon, karbonsuzlaştırma ve katma değerli ürün üretimi projeleri için 2035’e kadar yaklaşık 2,3 milyar dolarlık yatırım harcaması gerçekleştirmeyi planlıyoruz. Rafinajın, 2030 yılına kadar faaliyet karımızın yüzde 90’ını, 2030-2035 arasında ise yüzde 70’ini oluşturacağını öngörüyoruz” dedi ve sözlerini şöyle devam ettirdi: “Rafinajdan elde edeceğimiz kaynağın büyük bir kısmını yeni alanlara ve karbon ayak izimizi azaltmaya aktarırken aynı zamanda geçmişten beri sürdürdüğümüz yüksek temettü dağıtma politikamızı da devam ettirmeyi hedefliyoruz. Yapacağımız yatırımlarla geleceğin Tüpraş’ını şekillendirirken, büyüyen Türkiye’nin enerji ihtiyacını düşük karbon ekonomisine geçiş odağında karşılayacağız” dedi.

Biyoyakıtlar: “Türkiye’nin lider Sürdürülebilir Havacılık Yakıtı üreticisi olmayı hedefliyoruz”

Uluslararası Enerji Ajansı Raporu’na göre, biyoyakıtların tüketiminin 2020’ye oranla 2050’de 5 kat artacağının öngörüldüğünü belirten İbrahim Yelmenoğlu, yeşil dönüşümde hem geçiş döneminde hem de uzun vadede biyoyakıtların tamamlayıcı rol oynamasının beklendiğini ve Tüpraş olarak gıda dışı yenilenebilir kaynak ve atıklardan elde edilen, ikinci nesil yakıtlara odaklandıklarını belirterek sözlerini şöyle sürdürdü : “Hava taşımacılığında biyoyakıtların rekabetçi avantaj sunacağını ve sektörün karbonsuzlaşmasında önemli rolü olmasını bekliyoruz. Uzun vadede sürecek kapasite yatırımlarımız ile Sürdürülebilir Havacılık Yakıtlarına odaklanarak ülkemizin global ölçekteki lider sektörlerinden olan havacılık sektörünün, bugün olduğu gibi gelecekte de en büyük destekçisi ve iş ortağı olmaya devam edecek, emisyon azaltımlarına da ciddi katkılar sağlayacağız. Yatırımlarımız ile 2030 yılında 400 bin ton biyoyakıt hammaddesi işlemeyi öngörüyor, 2035 sonrası dönemde ise Sürdürülebilir Havacılık Yakıtı üretim kapasitemizi 3 katına çıkarmayı hedefliyoruz.  Türkiye’nin en büyük SAF tedarikçisi olmayı planlıyoruz. Bu alanda entegrasyon önemli. Atık bitkisel ve hayvansal hammaddelerin büyük hacimlerde ve sürdürülebilir bir şekilde toplanması ve tedariğine yönelik çalışmalarımız da devam ediyor”.  

Sıfır Karbonlu Elektrik: “Üreteceğimiz elektriğin büyük bir kısmını yeşil hidrojen üretimi için kullanacağız”

Uluslararası Enerji Ajansı verilerine göre, global elektrik tüketiminin 2050’de 2020’ye oranla 2 kat artacağının öngörüldüğünü belirten Yelmenoğlu, “Elektrik, hem gelecekteki enerji ihtiyacının doğrudan ve çok daha verimli bir şekilde karşılanmasında hem de yeşil hidrojen üretiminde ana girdi olarak, enerji sektöründe önemli bir role sahip olacak. Oluşacak ciddi elektrik talebini karşılayacak kapasiteleri kurarken, iklim değişikliği ile mücadele anlayışımıza uyumlu şekilde, sadece sıfır karbonlu kaynakları değerlendireceğiz” dedi ve ekledi: “Batman’da ilk etap Güneş Enerjisi Santrali’nin kurulumunu tamamladık Kırıkkale’de de Güneş Enerjisi Santrali kuracağız. Sıfır karbonlu elektrik yatırımlarımızla öncelikle kendi sahalarımıza ve çoğunlukla yeşil hidrojen üretimine odaklanacağız. Kuracağımız tesislerde üreteceğimiz elektriğin büyük bir kısmını yeşil hidrojen üretimi için kullanırken zaman zaman optimizasyon ve tüketiciye sıfır karbonlu elektrik sağlamak amacıyla da elektrik satışı yapmayı planlıyoruz. Elektrik yolculuğumuzda hem üretim hem de olası satın alımlarla;  2030’da yaklaşık 1GW,  2035’de ise 2.5 GW kurulu güce ulaşarak sıfır karbonlu elektrik alanında lider firmalardan biri olmayı hedefliyoruz”.

Yeşil Hidrojen: “Hidrojen, zaman içinde sadece üretim süreçlerimizdeki bir girdi olmaktan çıkıp ana ticari ürünlerimizden biri olmaya başlayacak”

 Uluslararası Enerji Ajansı’nın 2050 projeksiyonlarına göre, hidrojenin en yaygın olarak ulaşım sektöründe kullanılacağının öngörüldüğünü belirten İbrahim Yelmenoğlu; “Hidrojeni hâlihazırda rafineri süreçlerinde kullanıyoruz ve Türkiye’nin en büyük hidrojen üreticisi konumundayız. Hidrojen üretim yöntemleri içinde sıfır emisyon ile ön plana çıkan elektrolizörlerle,  yeşil hidrojen üretmeye odaklanacağız. 2025’ten itibaren yeşil hidrojen üretimine kademeli olarak geçerek, hidrojen üretiminden oluşan emisyonlarımızı 2040 yılında sıfırlamayı hedefliyoruz. Zaman içinde de hidrojen, sadece üretimimiz için bir ara ürün olmaktan çıkıp ana ürünlerimizden biri olmaya başlayacak. Ayrıca doğalgaz tüketimimiz ciddi oranda düşeceği için ülkemizin cari açığının azaltılmasına önemli bir katkı sağlamayı hedefliyoruz. Tüpraş olarak yeni oluşacak bu alanda da öncü olmayı amaçlıyoruz. 2030’da lojistik ve ağır taşımacılık alanında yeşil hidrojen satışı yapmaya başlamayı, geleceğin yakıtı olan yeşil hidrojen değer zincirinde farklı alanlarda da faaliyet göstererek, ulaşım başta olmak üzere farklı birçok sektöre hizmet veren, ihracat potansiyellerini değerlendirerek AB ile Türkiye arasındaki köprü konumunda çok yönlü bir oyuncu olmayı hedefliyoruz” dedi.

Yelmenoğlu, Tüpraş’ın bugüne kadar önceliklendirdiği dijitalleşme, Ar-ge ve inovasyon alanında yenilikçi ve öncü uygulamalarına da devam edeceğini söyleyerek “Bu büyük dönüşüme insan kaynağımızla da güçlü bir şekilde hazırız. Özellikle kimya ve mühendislik alanında çok büyük bir uzmanlığa, tehlikeli iş kolunda uluslararası emniyet standartlarında iş yapabilme yetkinliğine sahibiz. Halihazırda sahip olduğumuz donanımlı insan kaynağımızın bizi ayrıştıran özellikleriyle, gelecek için bir adım önde başlıyoruz. Hedefimiz mevcut kaynaklarımızı geleceğin ihtiyaçlarına uygun şekilde değerlendirmek” dedi.

 
Hibya Haber Ajansı