HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, bir dizi ziyaretlerde bulunmak üzere geldiği Şanlıurfa’da basın mensuplarıyla özel bir restoranda kahvaltıda buluştu. Burada yerel ve ülkenin sorunlarına değinen Yapıcıoğlu, sorunların çözümü noktasında yetkililere çağrıda bulundu.
4 ayı aşkın süredir il ve ilçeleri dolaştığını, toplumun değişik meslek ve yaş gruplarıyla, STK’larla, muhtarlarla bir araya gelip sıkıntılarını ve siyasetten beklentilerini dinlediklerini söyleyen Yapıcıoğlu, görünen tablonun yurt genelinde benzer olduğunu ifade etti.
Yapıcıoğlu: “Dün Şanlıurfa’da esnaf ziyaretinde bulunduk. Görünen tablo aşağı yukarı memleket geneline benziyor. Esnaf, piyasanın durgunluğundan ve kiraların yüksek olmasından şikâyetçi. Memleketin gündemindeki en önemli konu -özellikle doların hızla yükselmesinden sonra- ekonomidir. Bu bağlamda faizlerin yüksek olup olmadığı ya da yükseltilmesi mi düşürülmesi mi gerektiği bunlara paralel olarak da döviz fiyatlarının yükselmesi tartışılıyor.
Şanlıurfa’ya ve bu bölgeye has bazı sorunlar var. 40 yılı aşkın süreden beri tamamlanamayan GAP Projesi’nin tamamlanamaması, tarımsal sulama için kullanılan elektrik ile ilgili Mardin ve Şırnak ile birlikte Şanlıurfa’da da aynı sıkıntılar var. Hayvancılık sektörüyle ilgili bazı sıkıntılar var.” dedi.
“Muhalefetin ekonomik sıkıntılara çözüm olarak faizlerin yükseltilmesini gösteriyor olmalarını ibretle ve hayretle izlemekteyiz”
Merkez Bankası’nın faizi 100 puan düşürerek faizleri yüzde 16’dan 15’e çekmesini değerlendiren Yapıcıoğlu, “Bunun akabinde döviz fiyatlarında hızlı bir yükseliş oldu. Hükümetin ekonomi politikalarını eleştiren bir kısım muhalefet partileri faizlerin düşürülmemesi gerektiğini, döviz fiyatlarının düşmesi için faiz oranının yükseltilmesini istiyorlar. Sayın Cumhurbaşkanı’nın ‘faiz sebep, enflasyon sonuçtur.’ söylemine itiraz ediliyor. Bizim kanaatimize göre de faiz sebep, enflasyon sonuçtur. Ama faiz sadece enflasyonun sonucu değildir. Faiz aynı zamanda; işsizliğin ve gelir dağılımındaki adaletsizliğin de sonucudur. Faiz, bütçenin önemli bir bütçenin faize ayrılması yoluyla yatırımların yapılamamasının, eğitim, sağlık ve diğer sosyal yardımlara pay ayrılamamasının da sebebidir. Kısaca faiz, iktisadi pek çok hastalığın ve kötülüklerin ana sebebidir. Bu anlamda gerçekten erken seçim çağrısında bulunan muhalefetin bugün yaşanan ekonomik sıkıntılara çözüm olarak faizlerin yükseltilmesini gösteriyor olmalarını da ibretle ve hayretle izlemekteyiz. Bize göre faiz ve faizli sistem tamamen terk edilmelidir. Faizlerin birkaç puan aşağı çekilmesi yetmez. Bu sistem devam ettiği müddetçe bir kısım insanlar terlemeden, emek sarf etmeden, üretmeden ya da hizmet etmeden oturdukları yerden para kazanmaya devam edecekler. Bu çark sürekli dar gelirlinin aleyhine işleyecektir. Bu nedenle biz daha önceden yaptığımız çağrıyı tekrarlamak istiyoruz. Acilen faiz harici başka yol ve yöntemlerle piyasaya müdahale edilmesinin, ticaret yapılmasının ve paranın başka yollarla kontrol edilmesinin yolları bulunmalıdır. Bu konularda Merkez Bankası ve hükümete büyük görevler düşmektedir.” ifadelerini kullandı.
“Bize göre yanlış iliklenen ilk düğme asgari ücretin tanımıdır”
Asgari Ücret konusuna da değinen Yapıcıoğlu, “Biz asgari ücret ile ilgili diyoruz ki ilk düğme yanlış iliklendiği için asgari ücret ile ilgili tartışma ve sorunlar bitmiyor. Bize göre yanlış iliklenen ilk düğme asgari ücretin tanımıdır. Mevcut mevzuattaki asgari ücret tanımında asgari ücret, sadece işçinin; beslenme, barınma, giyim, sağlık ve eğitim gibi zorunlu harcamalarına günün fiyatları üzerinden yetecek miktar olarak tarif ediliyor. Yani bu tanımda işçinin bakmakla yükümlü olduğu aile fertleri yok. Bizim hükümete çağrımız yanlış iliklenen ilk düğmeyi doğru ilikleyin, asgari ücretin tanımının içerisine asgari ücretlinin ailesinin de eklenmesidir. Aynı zamanda asgari ücret konusunda parti programımızda da yazdığımız yani siyaset sahnesine çıktığımız ilk günden beri söylediğimiz bir teklifimiz var; asgari ücret kesin olarak vergiden arındırılmalıdır.
Aynı zamanda asgari ücret konusunda parti programımızda da yazdığımız yani siyaset sahnesine çıktığımız ilk günden beri söylediğimiz bir teklifimiz var; asgari ücret kesin olarak vergiden arındırılmalıdır. Bilindiği gibi şu anda asgari ücret açlık sınırının altındadır. Açlık sınırı, 4 kişilik bir ailenin sadece gıdaya harcaması gereken para miktarı demektir. Yani sadece sağlıklı beslenmeye yetmeyen bir maaşla faturalar, kira ödeniyor, ulaşım, eğitim ve giyim gibi ihtiyaçlar karşılanmaya çalışılıyor. Açlık sınırının altındaki böyle bir ücretten vergi alınması ayıptır. Türkiye bu ayıptan bir an önce kurtulmalıdır.” dedi.
“Asgari ücretten vergi alınmayacağına dair hüküm Anayasal hüküm haline getirilmelidir”
Asgari ücret konusundaki görüşlerini devam ettiren Yapıcıoğlu şöyle devam etti: “Asgari ücretten vergi alınmayacağına dair hüküm Anayasal hüküm haline getirilmelidir. Şu anda ekonomi sebebiyle yeterince konuşulmayan yeni Anayasa yapmak bugünkü şartlarda siyasi partilerin olmazsa olmaz diyerek öne sürdükleri kırmızıçizgileri nedeniyle maalesef çok mümkün görünmüyor. Meclis’teki bütün partilere çağrımız, yeni bir anayasa yapamıyorsanız gelin tek maddelik bir anaysa değişikliğini meclise getirin ve asgari ücretten vergi alınamayacağını anayasal hüküm haline getirin.”
“Türkiye’de asgari ücretin altında aylık alan 8,8 milyon emekli var”
“Türkiye’de asgari ücretin altında aylık alan 8,8 milyon emekli var.” diyen Yapıcıoğlu, “Türkiye’de 9 milyon 187 bin emeklinin 5 milyon 964 bini SSK, 1 milyon 654 bin kişi BAĞ-KUR, 1 milyon 459 bini memur emeklisi. Dul ve yetim aylığı alan 3 milyonun üzerinde insan var. Malul ve iş göremez aylığı alanlar da var. Bu emeklilerin toplam sayısı 13 milyonu aşıyor. Bu rakam Türkiye nüfusunun yaklaşık yüzde 16’sıma tekabül ediyor ve bu insanların önemli bir kısmı açlık sınırının altında bir gelir ile hayatını devam ettirmeye çalışıyor. Bütün bu kişilerin aylık ortalama geliri 2 bin 316 TL’dir. Yani asgari ücretliden 506 TL, açlık sınırından da 779 TL altındadır bu rakam. Bin 500 TL ile başlayan emekli aylıkları memur aylıklarında 3 bin 276 TL’ye kadar çıkabilmektedir. Emeklilerin yüzde 70’i asgari ücretin altında ücret almaktadırlar. Asgari ücretin konuşulduğu bu günlerde emeklilerin bu durumu da görülmeli ve mutlaka başka bir işte de çalışamayacak yaşta olan bu kişilere insanca yaşayabilecekleri bir maaş verilmelidir.” şeklinde konuştu.
“Bir süre sonra et fiyatları tahmin bile edemeyeceğimiz kadar yükselecektir”
Yemlerdeki artışlar hakkından sayısal verileri paylaştıktan sonra et fiyatlarıyla ilgili de uyarılarda bulunan Yapıcıoğlu, “Yem fiyatlarındaki artış ve kuraklık sebebiyle merada otlayamayan hayvanlar fenni yemlerle beslenince çiftçinin yaptığı harcama hayvancılıktan elde ettiği geliri karşılayamayacak bir duruma gelmiştir. Önceki yıllarda et fiyatları yükseliyordu. Bu yıl halkın alım gücünün düşüşü ve piyasadaki durgunluk nedeniyle et fiyatlarını yükseltemiyorlar. Bu nedenle hayvan popülasyonu gittikçe azalacak gibi görünüyor. Eğer bir çözüm bulunmazsa besici elindeki hayvanı kasaba gönderir ve sürüsünü büyütmezse bir süre sonra et fiyatları tahmin bile edemeyeceğimiz kadar yükselecektir. Bu konuda acilen tedbir alınmalıdır.”
“DEDAŞ hakkında yoğun şikâyetler var”
DEDAŞ ile ilgili yaşanan sorunlara da değinen Yapıcıoğlu, “Tarımsal sulamada harcanan elektrik ile ilgili DEDAŞ hakkında yoğun şikâyetler var. Çiftçi, DEDAŞ’ın kendilerine zulmettiğini ve çok yüksek faturalar gönderdiğini ayrıca tam sulama döneminde yapılan elektrik kesintileri nedeniyle ciddi bir şekilde mağdur olduklarını dile getirmektedirler. Biz bu konuyla ilgili genel merkez olarak bir komisyon kurduk. Bu konuyla ilgili incelemelerimiz devam ediyor. Çalışmalarımız sonucu yazacağımız raporu kamuoyuyla paylaşacağız.” dedi.
“Yıllık 350 bin kişi mevsimlik işçi olarak Şanlıurfa’dan başka illere göç ediyor”
Son olarakYapıcıoğlu, yıllık ortalama 350 bin kişinin mevsimlik işçi olarak Şanlıurfa’dan başka illere göç ettiklerini hatırlattı.