Adet kanaması, hormonal etkiler ile, rahim iç kısmında bulunan endometrium tabakasındaki döngüsel değişimler sonucu oluşur. Adet düzensizliğinden yakınan kadınların aslında bahsettikleri ya kanama miktarının az ya da çok oluşu ya da kanama süresinin kısa veya uzun oluşudur. Bazen çok sık aralıklarla adet görmek ya da uzun adet gecikmeleri esas şikayettir. Bazen de adet dönemi dışında ara kanamalardan kişiler şikayetçi olabilirler. Kimi zaman tüm bu şikayetlerin kombinasyonu söz konusu olabilir. 

Olması gereken normal adet düzeni nasıldır? 

Adetin ilk günü, kanamanın ilk günüdür. Bir adetin ilk gününden, diğer adetin ilk gününe kadar geçen süre, 21-35 gün arasında ise buna normal adet döngüsü denir. Toplam kanama görülen gün sayısının 2-8 gün arasında olması, her adet döneminde 20-60 ml kadar kan kaybı görülmesi normal olarak kabul edilir.  

Bazen iki adet arasında geçen süre değişkenlik gösterebilir. Ya da her adet döneminde aynı miktarda kanama olmayabilir. Eğer yukarıda bahsedilen normal adet kriterlerine uygun olarak kişi adet görüyorsa, bu durumda adetin düzenli olduğu düşünülür. Adet döngüsü ve hormonal sistem, saat gibi dakik değildir. Mevsimsel geçiş, stres, hastalık, ilaç kullanımı gibi birçok faktör hormonal düzeni ve dolayısıyla adet düzenini etkileyebilir. 

Adet düzensizliği sebepleri nelerdir? Neden adet düzensizliği olur?  

Adet düzensizliğine sebep olabilecek bazı durumlar şu şekilde sıralanabilir; 

  • Polip 
  • Adenomyozis  
  • Myom 
  • Rahim, rahim ağzı ya da yumurtalıkta, kanser ve kanser öncesi durumlar 
  • Pıhtılaşma bozukluğu 
  • Yumurtlama problemleri  
  • Endometrial ( rahim iç dokusuna ait ) sebepler 

Düzenli adet döngüsü için beyindeki hipotalamus ve hipofiz ile overler (yumurtalıklar) arasındaki hormonal mekanizmanın düzenli çalışması gerekmektedir. Genç kızlarda adetin ilk yıllarında ve ileri yaşta menapoza yakın dönemde, hipotalamus-hipofiz-yumurtalık aksı düzgün çalışmayabilir. Bu nedenle bu dönemde adet oldukça düzensiz olabilir. Fakat özellikle menapoza yakın dönemde görülen düzensiz kanamalarda kanseröz oluşumlar da akılda tutulmalıdır.  

Adet düzensizliği olduğunda hangi testler yapılmalıdır?  

  • Beta-HCG (Gebelik Testi): Gebelik ekarte edilmelidir. Bu nedenle öncelikle Beta-HCG testi yapılır.  
  • Pıhtılaşma testleri: APTT, PT, INR gibi testler, kişinin pıhtılaşma sisteminde problem olup olmadığını anlamak için yapılmalıdır. 
  • TSH (Tiroid testleri):  Bazen tiroid hastalıkları düzensiz adet sebebi olabilir. 
  • Prolaktin: Beyinde bulunan hipofizde üretilen bir hormondur. Prolaktinoma ise hipofiz bezindeki tümörü ifade eder. Bazen hipofiz tümöründen salgılanan yüksek miktarda prolaktin nedeniyle adet düzeni bozulabilir. Dolayısıyla adet düzensizliğinin temeli hipofiz tümörü olabilir. Bunu araştırmak için kandaki prolaktin seviyesi ölçülür.  
  • FSH, LH ve östrojen (estradiol): Adetin 2-3 ya da 4. günlerin de yapılan testlerdir. Yumurtalıkların rezervini ölçmek için yapılır. Düşük yumurtalık rezervi, yaklaşmakta olan menopoz ya da erken menopoz habercisi olabilir. Menopoz öncesi dönemde bulunan kişilerde adet düzensizliği nadir değildir.    
  • DHEAS: Bazen adet düzensizliğine ek başka problemler varlığında, böbrek üstü bezi patolojilerini ekarte etmek için kullanılır.  
  • Smear Testi: Düzensiz adet zannedilen kanamanın kaynağı rahim yerine rahim ağzı olabilir. Bu nedenle düzensiz adet kanaması şikâyetiolan bir kişide Smear testi ile rahim ağzı kanser taraması yapılmalıdır.  
  • Enfeksiyon taraması: Kişide hem adet düzensizliği hem de kötü koku ve akıntı şikâyeti varsa, enfeksiyon kaynaklı kanama nedenleri araştırılır.  
  • Ultrason ve Histeroskopi: Bu yöntemler ile myom, polip, tümör gibi diğer kanama nedenleri araştırılır.  

Adet düzensizliği tedavisi nasıldır? 

Non Steroid anti enflamatuar ilaçlar, kanama durdurucu ilaçlar, adet söktürücüler, hormon temelli hap ve iğneler, hormonlu spiraller ya da cerrahi işlemler tedavide ilk seçenek olabilir. Bazen birden çok tedavi yöntemi aynı anda uygulanabilir.  Adet düzensizliği için tedavi; altta yatan sebebe, adet düzensizliğinin şekline, yaşa ve diğer birçok faktöre bağlı olarak kişiden kişiye değişkenlik gösterir. Doktorunuz size uygun olan tedavi seçeneklerini sizinle paylaşacaktır. Burada kişinin tercihi de çok önemlidir. Her bir yöntemin avantaj ve dezavantajlarını değerlendirerek, tedaviyi doktorunuz ile beraberce planlamanız uygun olacaktır.  

Hibya Haber Ajansı