Ne zaman yeteri kadar önem vereceğiz?
Müslüman, Musevi ve Hıristiyanlar’ın, birlikte sahip çıktıkları ayrıcalığı olan bir kent. Urfa’nın sadece Balıklıgöl’üyle kalesinden ve isotundan ibaret olduğunu düşünmek, bu kente yapılabilecek büyük bir haksızlık olur
Şüphesiz bunun düşülmesinde en büyük pay şehrin tanıtımı için koltuğa geçenlerin sadece koltukta oturması. Medeniyetlerin başkenti Şanlıurfa’mız da turizme yeterli olanaklar sağlanamamaktadır. Turistler için yollarını bulabilecekleri herhangi bir tabela dahi bulunmaması bu şehirdeki güzelliklere önem verilmediğinin en büyük göstergesi değil mi?
Turizme darbe vuruyoruz!
Turistik tesislerde tuvalet eksikliği bile cabası. Turistler bu turistik tesislerde içecek su dahi bulamayınca iş içinden çıkılmaz bir hal almakta. Kente gelen yerli ve yabancı turistlerin konaklayabileceği yerlerin olmaması bacasız sanayi olarak adlandırılan turizmden kentin yararlanamadığını apaçık göstermekte. Oteller ve pansiyonların kapasiteleri turist sayısını kaldıramamaktadır. Göbeklitepe giriş ücretlerinin fahiş yüksek olması ayrı bir sorun. Özellikle bütün dünyanın gözünün olduğu, herkesin ağzından düşürmediği, özelde kentimizi genelde ise ülkemizin adını her yere duyuran Göbeklitepe’ye girişin fahiş fiyatlarda olması turizm vurulan bir darbedir
Hava seferleri zaten sıkıntılı!
Türk Hava Yolları’nın Şanlıurfa seferleri çok pahalı ve sadece haftada bir-iki direk uçuşlar bulunuyor. Bu kadar pahalı bir ulaşım hizmeti alan Şanlıurfalılar, çoğunlukla da aktarmalı olarak seyahat etmek zorunda kalarak çile çekmektedirler
Turizm A.Ş ne iş yapar?
Özellikle kenti turizmini ön plana çıkarması gereken Turizm Turizm A.Ş’nin be iş yaptığını ve kente ne gibi katkıları olduğunu her Şanlıurfalı vatandaş gibi bende kara kara düşünmeye başladım. Kültürü ve tarihiyle medeniyetlerin beşiği kabul edilen ve her geçen gün keşfedilen bulgularla adını bir kez daha ön plana çıkaran bu kentin tanıtımı için Turizm A.Ş ne zaman harekete geçecek hep beraber bekleyip görelim.
Elimizde Mısır piramitlerinden, Çin Seddinden, Paristeki Eyfel Kulesi’nden daha eski ve tarihi değeri daha yüksek olan yapılar varken, biz hala kendimizi Mardin'den ve Gaziantep'le kıyaslayıp ve ne acıdır ki onların da gölgesinde kalıyorsak çok büyük bir yanlışın içerisindeyiz demek. Günübirlik faaliyetlerle ne Şanlıurfa ne Göbeklitepe’yi ne de Karahantepe’yi dünyaya tanıtamayız.