MEHMET BAYER - 20.01.2022 - HİBYA - Tiyatro, dizi ve film oyuncusu, Türk seyircisi tarafından ''Virgül'' olarak anılan Enver Demirkan, eskilere pek rağbet edilmediğini söyledi.

Kendisi gibi tiyatro oyuncusu Abdullah Şahin ile birlikte oluşturdukları ''Nokta ile Virgül''ün Virgül karakterine, yayınlandığı dönemde beğeniyle izlenen Çiçek Taksi dizisinin ''Başkomiser Sebati''sine hayat veren Demirkan, HİBYA'ya yaptığı açıklamada, 6 yıldır Bodrum Turgutreis'te yaşadığını, bol bol kitap okuduğunu, arkadaşlarıyla görüştüğünü dile getirdi.

Demirkan, kalıcı olduğunu düşündüğü için sinema ve diziyi daha çok sevdiğini, tiyatronun da çok değerli olduğuna işaret ederek, ''Tiyatrodan yetiştiğimiz için tiyatro öncelik oluyor benim hayatımda. Tiyatronun lezzeti ayrı, bire bir olduğu için. Sinema da ayrı bir güzellik, onun da kalıcı tarafı var.'' dedi.

''Nokta ile Virgül''ün oluşma sürecinden bahseden Demirkan, ''Erol Günaydın'dan izin aldık. Beraberce Ankara'ya gittik. Böylelikle ilk bölümünü çektik. Çok tuttu. Adımızı koyduk. Nokta ile Virgül oldu. Böylelikle sahne ve gazino hayatına adım atmış olduk.'' ifadesini kullandı.

Demirkan, sanat yaşamında en iyi keyfi ''Yaygara 70'' adlı oyunla aldığını, söz konusu oyunla İtalya ve İngiltere'deki festivallere katıldıklarını, en sevdiği dizi rolünün ise Çiçek Taksi'deki ''Başkomiser Sebati'' olduğunu, severek oynadığını dile getirdi.

''Çok yetenekli gençler yetişiyor''

Usta oyuncu, kendi dönemlerinde çok değerli tiyatro insanlarının bulunduğunu, daha çok alaylıların bulunduğunu, okullu olanların sayısının az olduğuna işaret ederek, şöyle konuştu:

''Ama şimdi gördüğüm gençler inanılmaz. Çok da güzel oynuyorlar. Çok da güzel gençler yetişiyor. Dizi sanayisi çok iyi yerlere geldi. Çok beğendiğim diziler var, çok kötü olanlar da var. Yani eskiden de bu durum böyleydi. İyi şeyler de kötü şeyler de yapılıyordu. Ama şu anda gerçekten teknik olarak dünya ile baş edebileceğimiz, yarışabileceğimiz diziler var. Zaten dışarıya satılmalarından da belli oluyor. Kötüleri zaten ben seyretmiyorum. Yeni filmler muhteşem. O kadar güzel yönetmenler yetişti ki o kadar güzel şeyler çekiyor ki. Özellikle ben Yılmaz Erdoğan'ın çektiği filmleri çok beğeniyorum. Zaten çok değerli bir tiyatro adamı da.''

Konuşmasında anılarına dönen Demirkan, unutamadığı anlarla ilgili şunları paylaştı:

''Yıllar önce ilk tiyatromu kurduğum zamanlar Erzurum'da bir turneye gitmiştik. Bir komedi oyunu oynuyoruz. Hınca hınç dolu salonda en önde oturanlardan bir kadın gülmekten koltuktan yere düştü. Tabii ki kıyamet koptu, yer yerinden oynadı. Bu ilginç bir anımdır, bunu unutamam. Bir başkası, şimdi anımsayamadım küçük bir ilçede turnedeydik. Ben oyuna çok az bir zaman kala geliyordum. Yaşlı biri kolumu tuttu 'Burada ne var? Herkes geliyor buraya' dedi. Amca dedim 'tiyatro var onu izlemeye geliyorlar.' 'Ya o demek' dedi. Ben de Sen gir içeriye otur seyret, ben sana sonra anlatırım' dedim. Adam girdi içeriye oyunu seyretti. Ben de tabi sürekli onu takip ediyorum. Oyundan sonra soyunup hemen yanına gittim. 'Merhaba baba, nasıl beğendin mi?' dedim. 'Ya bu teyatora o kadar güzel bir şeymiş ki bundan sonra böyle bir şey duyarsam hemen gidip izleyeceğim.' dedi. En azından yaşlı da olsa o yaşta bir insana tiyatroyu sevdirmenin mutluluğunu hiç unutamıyorum. Tek kanallı televizyon dönemleri çok başka bir dönemdi. Ben sadece Cenk Koray ile değil Mustafa Yolaşan, Orhan Boran, Halit Kıvanç ile birlikte programlar yaptım pazar günleri. Çok güzel günler, çok güzel yıllardı onlar. Oradan ilginç bir anımı anlatayım, Cenk baba çok hazır cevap çok nüktedan bir insandı, Allah rahmet eylesin, toprağı bol olsun. Bir gün Samsun'da, Samsun'un kurtuluşu gününde 'Pazar 90'ı oradan yayınlıyoruz. Düşündüm taşındım Cenk'e bir komiklik yapayım. Havuz başında çekiliyor ve canlı. Ben elime bir bardağın içine buz taneleri koydum ama hiç kimsenin haberi yok. Cenk programı sunarken önünden geçtim. Biliyorum ki laf atacak. Hemen beni durdurdu. 'Nereye gidiyorsun?' dedi. 'İçeriye gidiyorum' dedim. 'Elindeki ne?' dedi. 'İçeriden biri su istedi, su götürüyorum' dedim. 'Elindeki su değil ki buz' dedi. 'Sen fıkrayı anlatmadan önce suydu vallahi' dedim. O kadar kızdı ki Cenk baba, beni havuza atmıştı. Bu çok güzel bir anımdır.'' 

''Gözden uzak olan gönülden de ırak oluyor'' 

Enver Demirkan, şu anda hiçbir projesinin olmadığını belirterek, şöyle devam etti:

''Gözden uzak olan gönülden de ırak olur' diye bir söz vardır. Merkez İstanbul olduğu için biz de burada olduğumuz için pek teklif gelmiyor. Gelirse tabii ki kabul ederim. Düşünürüm, bakarım, uyarsa neden olmasın? Ama şimdilik öyle bir şey söz konusu değil. Biliyorsunuz eskilere pek rağbet olmuyor. Hani derler ya 'Eskilere rağbet olsa bit pazarına nur yağar.' Bizi de öyle görüyorlar herhalde. Halbuki bakıyorum dizilerde de bizim yaşlarda oyunculara ihtiyaçlar duyuluyor ama bizde her şey son dakikada yapıldığı için öyle düşüp, araştırılıp, bu rolü kim oynar diye düşünmüyorlar. Ellerinde kimler varsa kendi kadrolarında onu oynatıyorlar.''

''Son olarak memleketin haline değinmek istiyorum.'' diyen Demirkan, ''İnşallah her şey düzelecek. Eski günlere dönebileceğiz. Eski günler derken ülkemizin durumu açısından söylüyorum. En çok şu anda ona üzülüyorum. İnşallah her şey güzel olur.'' şeklinde sözlerini tamamladı.


Hibya Haber Ajansı