Prof. Dr. Gaye Usluer, “3 Şubat’a birkaç gün kala TÜİK başkanı görevden alınıyor. Bugüne kadar hesaplanmış ve sonuca ulaşılmış ocak enflasyonu verisine manipülasyon yapılır mı? Umarız ki böyle bir rezalete sebep olunmaz” dedi.

Memleket Partisi Genel Başkan Vekili ve Parti Sözcüsü Prof. Dr. Gaye Usluer, partisinin Merkez Yürütme Toplantısı gündemine dair basın açıklaması gerçekleştirdi. Memleket Partisi Genel Merkezi’nde gerçekleşen basın açıklamasında Usluer’in gündeminde ocak ayı enflasyonu, TÜİK başkanının görevden alınması, basın ve yayın faaliyetleri genelgesi vardı. Enflasyon oranının açıklanmasından 5 gün önce TÜİK başkanının görevden alındığına dikkat çeken Usluer, “3 Şubat’a birkaç gün kala, bugüne kadar hesaplanmış ve sonuca ulaşılmış ocak enflasyonu verisine manipülasyon yapılır mı? Umarız ki böyle bir rezalete sebep olunmaz” dedi.

20 YILIN EN YÜKSEK ENFLASYONUYLA KARŞILACAĞIZ 
Gündeme dair değerlendirmelerine ekonomiyle başlayan Usluer, “Bu perşembe yani 3 Şubat tarihinde ocak ayı enflasyon oranı açıklanacak. Görünen o ki 20 yılın en yüksek enflasyon verisiyle karşılaşacağız. Bakınız TÜRK-İŞ ocak ayı açlık ve yoksulluk sınırını yayınladı. Buna göre açlık sınırı Aralık 2021’de 4 bin 13 TL iken, Ocak 2022’de 4 bin 249 TL oldu. Yani neredeyse asgari ücretin tepesinden bakmaya başlayacak. Yoksulluk sınırı ise 13 bin 843TL. Mevcut durum ortada. Barınma, gıdaya erişim, ısınma, aydınlanma hepsi sorunlu” dedi. 

MERKEZ BANKASININ PARA POLİTİKASI BELLİ DEĞİL
“Ülkenin para politikalarından sorumlu Merkez Bankası enflasyon ile mücadele konusunda ne yapıyor? Aman kızdırmayayım diyerek yukarıdan gelecek talimata bakıyor. Açık olan şu ki Merkez Bankası’nın para politikası belli değil. TÜİK Başkanını değiştirerek gerçek veriler saklanamayacağı gibi para politikanız yoksa Merkez Bankası Başkanını değiştirerek de enflasyon yönetilemez.
Para politikası yok! Ne var? Dolarizasyon var. Ne var? Kur korumalı mevduat hesabı var!
Ne var? Son olarak da liralaşma. AKP rejiminde 20 yıldır yaşanmayan bir enflasyon ile karşı karşıyayız. Gidiş, 1990’ların enflasyonist devrine doğru. Sıradaki acı reçete hiperenflasyon. Hiperenflasyon tehdidi devam ediyor” diye konuştu.

OCAK AYI ENFLASYON VERİSİNDE MANİPÜLASYON YAPILIR MI?
Enflasyon oranının açıklanmasına 5 gün kala, Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) başkanının görevden alındığına dikkat çeken Usluer, “Yerine saraya sadakatinden daha emin olunan bir ismin atandığını düşünüyoruz. 3 Şubat’a birkaç gün kala, bugüne kadar hesaplanmış ve sonuca ulaşılmış ocak enflasyonu verisine manipülasyon yapılır mı? Umarız ki böyle bir rezalete sebep olunmaz” dedi.

TÜİK UYARISI
Uyarılarına devam eden Usluer, “TÜİK, kaliteli veri üretme performansı pek yüksek olmayan bir kuruluş. Ancak hem içeride hem de dışarıda ‘ölçme’ yapan tüm aktörlerin başvurduğu tek resmi kaynak. İçerdeki itibarı belli. Değişmez. Yeterince güven kaybına uğramış olan TÜİK’te, üretilecek yeni bir şaibe, özellikle dış alemi fena etkiler.  Türkiye’nin şiddetle ihtiyaç duyduğu dış kaynaklara hükmeden para otoriteleri, onlara akıl veren derecelendirme kuruluşları vb. enflasyon gibi kilit bir göstergede müdahale sezerlerse, bir daha güveni toparlamak mümkün olmaz. Bunun sonuçlarını ise toplum olarak, özellikle de enflasyonun en sert biçimde ezdiği alt ve orta sınıflar acı bir biçimde ödeyecek” diye konuştu. 

İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNE VURULMUŞ BİR PRANGADIR
Basın ve Yayın Faaliyetleri Genelgesi hakkında eleştirilerde bulunan Usluer, “Bu genelge düşünce ve ifade özgürlüğüne vurulmuş bir prangadır. Baştan özetleyecek olursak bu gece yarısı genelgesiyle, iktidarın basın ve medya üzerindeki baskısı ve sansürün dozu artacak. İfade özgürlüğü ile ilgili düşünceler ile ilgili sosyal medya ve diğer medya organlarında aile yapısını bozan, gençliğe zarar verici içeriklerin önlenmesi için yayınlanan bir genelgeden bahsediyoruz. Oysa temel hak ve özgürlüklerin sınırlanması ancak kanunla mümkündür. Anayasamızın 13’üncü maddesi bunu emrediyor” dedi.

BU GENELGENİN HUKUKİ KARŞILIĞI YOK
Genelgelerin bir hukuk kuralı olmadığının altını çizen Usluer, “Bu nedenle genelgelerin metinleri, format olarak, kanun, kararname ve yönetmeliklerde oluğu gibi madde madde değil, düz bir metin olarak kaleme alınır. Yani genelgeler kanun yerine geçmez. Kararname ile genelge ile hak ve özgürlükler kısıtlanamaz. Vahim olan Türkiye’de cumhurbaşkanlığı genelgeleri kanun yerine geçmeye başladı. Bu genelgenin hukuki karşılığı yok” diye konuştu. 

BASIN İLAN KURUMU VE RTÜK TEHDİT VE BASKI ARACI OLDU
TBMM’yi ve tüm siyasi partileri göreve çağıran Usluer, “En şiddetli itiraz yapılmazsa, en şiddetli tepki verilmezse bir kez daha atı alan Üsküdar’ı geçer. Basın İlan Kurumu ve RTÜK tehdit ve baskı aracı oldu. Basın yayın organlarını susturmaya yok etmeye çalışıyorlar. Yıprattığınız kurumlar, ortadan kaldırdığınız hukuk devleti, yurttaşlarımızın yaşadığı ağır yoksulluğun sebebi” dedi. 

MUHALİF SESLERİN SUSTURULACAĞININ İŞARETİ
İktidarın seçim politikalarını uygulamaya başladığını dile getiren Usluer, “Esasında suni gündemlerden kafamızı kaldırırsak olay belli. AKP seçim politikalarını hayata geçirmeye ve uygulamaya başladı. Telefonlar dinleniyor deyip, “varsın dinlesinler” diye geçiştiriyorsanız.
MOBESE kayıtları basına servis edildiğinde “varsın izlesinler, varsın basına servis etsinler” mi diyeceksiniz? Gece yarısı yayınlanan genelgeler muhalif seslerin nasıl susturulacağının işareti. Bugünün şakaya alınacak tarafı yok.  Evrensel haklarımız, özgürlüklerimiz, laiklik ihlali tartışacağımız, kafa yoracağımız ana konular olmalı” diye konuştu.

SİYASİ PARTİLER YASASINA KAFA YORUN
Usluer sözlerine şu şekilde devam etti: “Siyaset “rakibi hele bir yenelim gerisi kolay” şablonu değildir. Siyasi parti liderleri geçici olduklarını unutmasınlar!  Kalıcı olan yurttaşlardır, kalıcı olan seçmendir. Seçmeni, yurttaşı görmezden gelen, samimi olmayan kazanamayacak! Bir kez daha hatırlatıyoruz. Siyasi liderler kalıcı eser bırakmak istiyorlarsa, iyi hatırlanmak istiyorlarsa,
Türkiye demokrasisine katkı sunmak istiyorlarsa, Siyasi Partiler Yasasını nasıl daha demokratik hale getiririz” konusuna kafa yorsunlar. Toplumsal cinsiyet eşitliği ve siyasette kadın erkek eşitliğine kafa yorsunlar” dedi.

2 TURLU SEÇİM OLACAK
Önümüzdeki cumhurbaşkanlığı seçimlerine işaret eden Usluer, “Bu seçim büyük ihtimalle 2 turlu bir seçim olacak. Kimse çoklu adaydan korkmasın. Aday sayısı önemli değil. Seçmen ilk turda “sevdiğim aday kazansın” diye oy verecek. Seçim 2’inci tura kaldığında ise “sevmediğim aday kazanmasın” diye oy verecek” diye konuştu.


Hibya Haber Ajansı