Bu seçimde, “ya istikrar, ya terör” sözlü ve fiili sloganı ile yola çıkan AKP, terörü kendisine seçim malzeme yaparak 316 milletvekili çıkardı. CHP kendi sabit oyunu aldı ve 134 milletvekili çıkardı. Her şeye “istemezük” diyen MHP oylarının ve milletvekillerinin yarısını kaybederek 41 milletvekili çıkardı. HDP de yine oy kaybederek 59 milletvekili ile parlamentoya girdi. SP ve diğer partiler vatandaştan destek alamadıkları için meclise giremediler.
Her şeyden önce vatandaş SP’nin, mevcut ahlaksız ve sömürücü faizci düzenin alternatifi bir parti olduğunu anlatılamadı veya millet anlamak istemedi. Onu 60 tane partiden bir parti gibi görerek meclise sokmadı.
Bu manzara karşısında şunu rahatlıkla söylemek mümkün olacaktır. Bu mecliste de milletin dertlerine çözüm bulunamayacak, ahlaksızlığın fuhuş ve zinanın önlenmesi, rüşvetin, soygunun ve hortumun önlenmesi, domuz etinin yediğimiz yemekler içine girip girmediğinin araştırılması, % 25’lere varan işsizliğin önlenmesi, faizin ve haksız vergilerin halkın sırtından kaldırılması, üretimin artırılması, samanın bile ithal edildiği ülke halinden kurtarılmamız, pahalılık ve yoksulluğa acil çözüm bulunması, terörü destekleyen ve günümüz “Çekiç gücü” olarak hareket eden ABD’nin İncirlik ve Diyarbakır üslerinin kapatılması, İsrail ile sürdürülen dış ticaretin kısılması… gibi konular, görüşülmeyecek ve millet bu konularda karşısında bir muhatap bulamayacaktır. Muhalefet partileri ise geçen dönemde olduğu gibi yine kısır politikalar üretecek ve “tencere, tava” kavgası devam edecektir.
AKP’LİLERİN SEVİNCİ
Seçim günü akşamı oyların sayımı devam ederken, çevremde ki AKP’li arkadaşların sevinci görülmeye değerdi. Kimi görseler ona takılıyorlar, sevinçlerini açıkça belli ediyorlardı. Hâlbuki AKP, 7.Haziran seçimlerinde seçmenine bir gösterdiği hedef “400 milletvekili” idi. Ama bu seçim de ise 316 milletvekili çıkarabildi.
Bu netice aslında, AKP kendi başına iktidara gelecek ama meclis aritmetiğinin 1/3’ünü yani 400 milletvekili alamadığından, fiilen olsa da Anayasayı değiştirerek Başkanlık sistemini yasa haline getiremeyecek, demektir.
Biz bütün milletimizin, Dünya ve ahret sevinciyle sevinmesini isteyen ve bu uğurda çalışan insanlarız. Bu tasnifin içine AKP’li kardeşlerimiz de dâhildir.
Yalnız bir soru gelip, gelip kafamıza takılmaktadır. Soru şudur;
“Bir Müslüman neye sevinmelidir?”
“Benim partim kazandı diye sevinmek, acaba dertlerimizin sona ermesi mi demektir?”
Bu soruyu, biraz daha eskilerin müşahhas, yenilerin somut dedikleri hale getirmek için şu şekle sokalım.
“Peygamberimiz (s.a.v) bizim zamanımızda ve aramızda yaşasaydı veya Ashab-ı Kiram aramızda olsalardı, neye sevinir, neye üzülürlerdi?”
Bu soruya cevap bulmak için sizleri biraz düşünmeye davet ediyorum.
Eğer siz bulamadıysanız, çevrenizde “Ben Hocayım veya ben Âlimim…” diyen, gerektiğinde fetva verebilen insanlara sorun. Belki onlar cevap verebilirler.
Şu cevaplar, bu sorunun cevabı değildir.
“Son nefesimizi Kelime-i Şahadet ile vermek, Kabirde Münker nekire kolay cevap vermek, kabrimizin cehennem çukurlarından bir çukur değil cennet bahçesinden bir bahçe olması, mahşerde Livahil hamd sancağı altında bulunulması, Kevser havzından kana kana içilmesi, defteri amalimizin sağımızdan verilmesi, mizanda ecir ve sevap kefemizin ağır basması, Sırat köprüsünden yıldırım hızıyla geçilmesi, Cennet’e girilmesi ve Allah’ın cemalinin görülmesi…”
Çünkü bunlar, bizim arzu ettiğimiz olaylar olsa da, acaba olacak mı yoksa olmayacak mı, bu günden bunların bilmemiz mümkün değildir.
Sorumuz, bu gün Peygamberimizin ve Ashabının bizimle birlikte olması şeklindeydi… Onlar neye sevinir veya neye üzülürlerdi?
Bakıyoruz Asr-ı Saadet’e; “Peygamberimiz ve Ashabı Mekke’den Medine’ye hicret edince hiç zaman kaybetmeden Medine’de Kur’an nizamını kurmuşlardı. Ayetler de bu hareketi desteklemiş ve adına “Medeni ayetler” denilen “ahkâm ayetleri” inmeye başlamıştı.
Buna ait en güzel örnek Peygamberimizin 100 bin Sahabeye yaptığı Veda hutbesidir. Dikkat edilecek olursa bu hutbesinde Peygamberimiz (s.a.v); “faiz haramdır, demiyor, faizi kaldırdım” diyor. Kan davalarını kaldırdığını ilan ediyor… Ve diğer beyanlarını söylüyor.
Bu gün de Peygamberimiz ve Ashabı bizimle olsalardı, “Benim partim kazandı” diye sevinmez veya “Benim partim kaybetti” diye üzülmezlerdi. Hiç şüphesiz onlar; “Biz, Adil düzeni henüz kuramadık, diye üzülürler, arzu ettikleri düzeni kurunca sevinirler, Allah’a şükür secdelerine kapanırlardı.
Anlata biliyor muyum? Sevgili AKP’li kardeşlerim…
Gaphanerleri.com:Yazarı/Nevzat Laleli Kaleminden