Ankara'da gerçekleştirilen menfur saldırının büyük ve tarifsiz acısı, yüreklerimizi daglamıştı gerçekten.
Üzerinden geçen zamana karşın Ankara katliamının acısı, toplum vicdanında en ufak bir biçimde azalma göstermedi, tam aksine katliama dair ortaya çıkan skandal ipuçları acımızı daha da derinlere sirayet ettirdi.
Öte yandan sakin bir kafayla bunu yapan canilerin de aslında bizim gibi birer insan olduğunun farkına vardığımızda ,
tuhaf bir duyguyla insanlığımızdan tiksinti duymaya başlar olduk.
Diyarbakır, Suruç, Ankara...Korkarız ve mutemeldir ki bunlara daha yenileri de eklenecek ve insanlarımız böyle kalleşçe öldürülmeye devam edecek.
Ankara katliamın ne manaya geldiğinin özetini birkaç cümleyle yapmak gerekirse de :
Birileri savaş ve ölüm çığırtkanlığı yapmakta iken, yine başka birileri inadına barış ve kardeşlik halayına durdukları bir anda acımasızca katledildiler.
Savaş ve ölüm isteyenler paralar içinde yüzmekteyken,zevk-u sefa içerisinde bir yaşam sürmekteyken;onlar savaş baronlarına inat ve ölümüne bir anlayışla barışı savunuyorlardı.
Kahpe dünyanın adaleti bu olsa gerek ki; barış ve kardeşlik içerisinde yaşam isteyenler aramızdan yitip gitti, savaş ve ölüm isteyen aymazlar ise halen konforlu yaşamlarıyla mevcudiyetlerini sürdürmekteler.
Peki, bu güzel insanlar kötü insanlar tarafindan niçin hedefe konulmuştu?
Barış için oraya gelmiş 100 küsür insanın bir çırpıda yaşamını yitirmesine yol açmış vahşi katliamın altında yatan esas sebep, tam olarak neydi?
Kısa bir zaman önce Cumhurbaşkanı Erdoğan meydanlarda basbas bağırarak,550 yerli ve milli vekili parlemantoda görmek istediğini söylemişti.
Öyle bir yerli ve milli vekil tanımlaması yapmıştı ki; salt Hdp'lilerin yerli - milli vekil konumunda olamayacaklarını, diğer partilerin ise böyle bir sıfatı taşıyabileceklerini ima etmişti bir bakıma.
Ankara katliamından hemen sonra Erdoğan yaptığı açıklamada,yapılan saldırının milli birlik ve beraberliğimize kastettiğini ifade etmişti.
Şöyle bir hatırlayacak olursak,o gün Ankara'da miting için toplananların ekseriyeti Hdp'lilerden ve sistemin jargonuyla solcu marjinal guruplardan oluşmaktaydı.
Bu sol-marjinal guruplar,sistemin algısında Kürtler'le dayanışma içerisinde olduklarından tabidir ki yerli ve millilik vasfından bir hayli uzaklaşmış sayılıyorlardı.
Erdoğan'ın, Akp'nin ve genel anlamda sistem yürütücülerinin Hdp'yi ve onun dostlarını gayri milli-yerli olarak telakki ettiklerini çok iyi biliyoruz.
Zira Hdp, sistemle esaslı ve köklü anlamda sorun yaşayan yegane partidir.
Gerek cumhurbaşkanının 550 yerli ve milli vekil çıkışı gerekse son dönemde siyasetin her alanında Kürt siyasal hareketini tasfiye uğraşında olan sistem yürütücülerinin yaklaşımı, bu gerçeği iyice günyüzüne çıkardı diyebiliriz.
Katliamdan hemen sonra başta saraydaki muktedir olmak üzere sistem yürütücüsü parti ve onun yandaşlarının yaptıkları açıklamalar, tam anlamıyla absürüt bir beyan niteliğindeydi.
Ankara katliamına ''Milli birliğimize ve beraberligimize kasteden bir saldırı'' demişlerdi.
O vakit şunu sorma hakkımız doğuyor.Hani sizlere göre Hdp'liler yerli ve milli bir çizgide değillerdi, ülkenin huzurunu kaçırmanın ve ülkeyi bölmenin peşindelerdi.
Ne oldu da sizler biranda Hdp'lilere ve dostlarına yönelik gerçekleştirilen bir saldırıyı, milli birlik ve beraberliğimize kastedilen bir saldırı mahiyetinde görmeye başladınız.
Sizlerin açısından Hdp gayri yerli- milli bir parti veya oluşum idiyse, onlara yapılan bir saldırıyı milli değerlere yapılmiş bir saldiriymış gibi ele almanız,ne kadar tutarlı ve mantıklıdır?Tutarlılıktan ve mantıktan uzak olmasıyla birlikte, hakikatten ve samimiyetten de son derece ıraktır.
Ayrıca katliama dair ortaya çıkan birtakım skandal detaylar,katliamın en iyi ihtimalle devlet ihmali en kötü ihtimalle ise devlet kastı neticesinde meydana geldiğini anlatıyor.
Ancak katliamın akabinde devlet yetkililerinin pişkince sorumluluktan kaçma çabası ve katliamla ilgili kamuoyuna yansıyan bazı skandal ipuçları,kasıt ihtimalinin zaafiyetten daha ağır bastığını bizlere gösteriyor.
Ümit ediyoruz ki,en iyi ihtimalle Ankara katliamında güvenlik zaafiyeti vardır.Aksi durumda ise devletin kendi halkına kastettiği sonucu çıkacaktır.Yani gerçekte milli birlik ve beraberliğimize kasetedenin bizatihi devlet mekanizması olduğunu öğrenerek, büyük bir şokun içerisine gireceğiz.
Ümit ediyoruz ki,en iyi ihtimalle ortada sadece zaafiyetler silsilesi vardır.
Ruhanews.com ve Gaphaberleri.com:Yazarı/Ahmet Ürün