Büyüme risklerini oluşturan faktörler… Salgın, ekonomi, arz ve jeopolitik kaynaklı risk birikimi global ekonomik büyüme üzerinde de ters etki yapabilecek bir potansiyeli işaret ediyorlar. Geçerli risk ortamında, Merkez bankalarının para politikalarını enflasyonla mücadele adına sıkılaştırmak yönündeki rotası, denklemin daha karmaşık hale gelmesi durumunda nasıl bir strateji ilerlemesi sağlayacaklarına dair bir belirsizlik aralığı oluşturuyor. Fed bu durumda bir çıkmaz içerisine girebilir mi? Veya özellikle jeopolitik risklerin tetiklediği aşırı emtia fiyat artışları enflasyon ve büyüme riskleri üzerinde nasıl bir denge kurulmasını beraberinde getirir?

 

Jeopolitik risk olgusunun marjinal etkenleri… Genel anlamda, son dönemde Rusya ve Ukrayna eksenindeki gelişmelerin risk dengesini bir de bu açıdan yorumlamak gerekir. ABD’nin olası bir işgal yönündeki açıklamaları ısrarlı bir şekilde devam ediyor. Bu hafta Blinken – Lavrov, belki duruma göre Biden – Putin görüşmeleri bu nedenle önemli dönüm noktaları olabilir. Rusya’nın stratejisine ilişkin derinlikli çok analiz yaptık. Haberlerle sürekli risk algısına güncelleme geldiğinden model ya çok dinamik, ya da belirsiz olacak. Ancak risk yöneticileri özellikle bu yönde olası emtia fiyat dalgalanmalarına karşı stres senaryolarını muhakkak oluşturuyorlardır.

 

Salgın ve enflasyon… Covid salgını görüldüğü üzere eskisi kadar etkili değil. Global toplum hem bununla yaşamaya adapte oldu, hem de krizin yönetimi konusunda tecrübe kazandı. Salgına dair risk artık ekonomik uzantı ile alakalı. Çünkü pandemi yeni bir kriz miras bıraktı, o da global arz sıkıntısına dayalı enflasyon baskısı. Dünyada halen hammadde, yarı iletken, enerji grupları anlamında tedarik sorunları var. Mevcut stratejik riskler elbette bunun üzerine ekleyebileceği üretim ve tedarik ağı sıkıntıları üzerinden yeni etkiler koyabilir. En çarpıcısı ise global çapta bir enerji krizi olur, ki endüstrilerini aktif tutma ve enflasyonu kontrol altına alma konusunda politika dengesi oturtmaya çalışan büyük ekonomilerin aslında bir savaşı göze alamaması üzerinde en önemli belirleyici bu saydığımız sıkıntılar olacaktır. Ekonomik büyüme riskleri, aslında çok elemanlı bir ağ oluşturmuş durumda ve birbirini yaratan krizlerin oluşmaması anlamında çığ etkisine neden olmamak için ekonomi yönetiminde de, siyasi stratejide de kesinlikle hata yapmamak gerekiyor.

 

sg2022022148694

Global büyüme ve Bloomberg Emtia Endeksi karşılaştırması… Kaynak: Bloomberg, IMF

 

Merkez bankaları stratejileri… Aslında belli bir noktaya kadar belirli, kesin, belli bir noktadan sonrası ise artan bir belirsizlik aralığına sahip. Enflasyonun ve global büyümenin ne durumda olacağına dair 2023 – 24 gibi bir dönemde farklı dinamiklerden de elbette bahsedilebilir. Ancak kesin olan olgu şu, ileriye dair ekonomik beklentilerin şu andakinden iyi olması için mevcut döngü yeterli değil, dinamikler de iyileşmeli. Yani, her şey sabit kaldığında ekonomik durum şu andakinden daha iyi olmayacak. Enflasyon ABD’de %7,5 seviyesine doğru bir yükseliş gösterdi ve enerji fiyatlarının eklediği dinamikler fiyat artış momentumunun da ya şu andaki yüksek seviyelerde, ya da bunun bir kademe üzerinde olabileceğini gösteriyor. Merkez bankasının Mart ayında sıkılaşma döngüsünü, bütün ekonomik büyüme risklerine rağmen başlatmasının temelinde bu yüksek enflasyon korkusu yatıyor.

 

Sonuç? Merkez bankaları, özellikle arz kaynaklı ve jeopolitik kaynaklı sorunlar üzerinde etkili olamayacağından, sıkılaşma döngüsü hızlı bir şekilde ilerletilse bile fiyat artışları bir süre yüksek kalabilir. Bunun yanında, enflasyon içinde bir yavaşlama riski var mıdır diye düşünecek olursak; evet, üretim ağındaki zayıflamalar sanayi aktivitesini, azalan üretim de bir süre sonra talebi aşağı çekeceğinden döngüsel yavaşlama riski vardır. Buna kavram olarak, stagflasyon deniyor. Güvenilir yatırım bankaları iki ay öncesine kadar 2022’de 3 faiz artışı tahmini yaparken, zamanla 5 – 7 – 9 gibi güncellemeler geldi. Peki tedarik zinciri sıkıntılarına dair risklerde talep şokuna neden olabilecek finansman maliyeti artışları öncelikle enflasyonu mu kontrole alır, yoksa büyümeyi mi yavaşlatır? İşte, politika belirleme alanında ekonomik büyüme risklerine ekleme yapılmaması bu açıdan önemli. Mevcut jeopolitik risk olgusunu da, küresel tedarik ve üretim ağı üzerinden değerlendirirsek böyle bir ikileme çıkarız. Kısacası, denkleme ne kadar bilinmeyen terim eklenirse çözüm o kadar zorlaşır. Piyasalar ve para yöneticileri de, kriz olguları canlı kalırsa ona göre hareket edeceklerdir. Faiz oranlarına ve fiyat varsayımlarına dair olarak değerlemeler değişmek durumunda kalır.

Kaynak Tera Yatırım
Hibya Haber Ajansı