Rusya krizinde Türkiye’nin durumu

Rusya’nın Ukrayna’ya saldırı başlatmasının ve ardından Batılı devletlerin Rusya’nın finansal sistemini, ekonomisini, hükümet görevlilerini ve Putin’in kendisini kapsayan yaptırımları ile alan daraltması yapması, Rusya ile yoğun ticari ilişkileri bulunan Türkiye açısından da bazı ekonomik yansımalar yaratacaktır.

439 kez okundu.
Rusya krizinde Türkiye’nin durumu Advert

Rus krizinin çok boyutlu etkileri… Rusya’nın Ukrayna’ya saldırı başlatmasının ve ardından Batılı devletlerin Rusya’nın finansal sistemini, ekonomisini, hükümet görevlilerini ve Putin’in kendisini kapsayan yaptırımları ile alan daraltması yapması, Rusya ile yoğun ticari ilişkileri bulunan Türkiye açısından da bazı ekonomik yansımalar yaratacaktır. Bunun hem ikili finansal, ekonomik ilişkiler, hem küresel enerji fiyatları, hem turizm, hem de siyaset ekseninde okumak gereklidir.

 

Enflasyonist etkiler, enerji, hammadde, gıda… ABD ve AB'nin Rusya'ya yönelik yaptırımlarının devam etmesi, bunların ekonomik ve mali açıdan büyük yansımalarının olması ile beraber oluşacak bir kriz ticari ilişkileri derin olan ülkeleri de etkileyebilecek bir potansiyeldedir. Dünya doğal gaz rezervlerinde %19'luk paya sahip olan Rusya, Avrupa'nın ithal ettiği doğal gazda da yarıya yakın (%41) bir paya sahiptir. Ayrıca Rusya, dünya petrol üretiminin %13'ünü elinde bulunduruyor ve tarım ürünlerinden buğday üretiminde ve dünya alüminyum üretiminde üçüncü sırada yer alıyor. Saldırı elbette tüm emtia grubu fiyatlarında dinamizm yarattı ve küresel enflasyonist endişeler ve arza yönelik endişeleri artırdı. İşte, bu noktada enerji arzı ve fiyatları kaynaklı durumlar Türkiye’nin de cari açık, enflasyon gibi başlıca göstergelerini doğrudan etkilemektedir.

 

Almanya Şansölyesi Olaf Scholz, 27 Şubat'ta yaptığı açıklamada, Almanya'nın Rusya'nın gaz ithalatına olan bağımlılığını azaltmak için ülkede iki LNG terminali inşa etme çalışmalarını hızlandırmaya karar verdiğini söyledi. ABD ise, stratejik rezervlerinden 60 milyon varillik bir petrol arzını serbest bırakmayı değerlendiriyor. ABD kaya petrolü, İran beklentisi ve yüksek fiyatların neden olduğu talep sorunu nedeniyle petrol şu anda kontrol altında. Ancak savaş kaynaklı geniş bir arz sorunu ve bu aşamada Rus enerji kaynaklarına olan bağlılık, üretim ve fiyat dengelerini vuracaktır.

 

Gıda fiyatları ise tarımsal üretimin savaş nedeniyle kesintiye uğramasından kaynaklı yükseliş içinde. Buğday başta olmak üzere tahıl fiyatlarındaki artışı takip ediyor olacağız. %50’lik enflasyon bandında gıda çok belirleyici bir kalemdir. Olumlu olarak okunabilecek faktör ise, ihracatın durmasından dolayı sebze ve meyve arzı iç piyasaya yönlendirildi ve fiyatlarda düşüş gözlendi.

 

Dış ticaret… Rusya, Türkiye’nin üçüncü en büyük ticaret ortağıdır. Türkiye’nin toplam ithalatında %8,5’lik paya sahip olan Rusya, genel olarak Türkiye’ye enerji ve gıda ürünleri ihraç etmektedir. Bu ticaretin yarısını petrol ve rafine enerji ürünleri, yaklaşık olarak %10’luk kısmını ise buğday ve tahıl ürünleri oluşturmaktadır. Ocak ayında 10,3 milyar dolar ticaret açığı veren Türkiye’nin, enerji açığı 8,1 milyar dolar olarak gerçekleşti. Yani bu açığın %80’e yakını enerji faturasındaki artıştan geldi. Enerji fiyatlarındaki artış, dış ticaret açığını büyütmesi bakımından cari dengeyi olumsuz etkileyecektir.

 

İhracat kısmında ise birincil ve ikincil etkiler söz konusu olacaktır. Birincil etkiler, Rusya ile olan direkt ticaretimiz ile alakalı. Türkiye’nin Rusya’ya en çok ihracat yaptığı kalemler taze meyve sebze ile otomobil parça ve aksamları. Tedarik zincirlerinde olumsuz bir kırılmaya ek olarak, Rusya yaptırımları kapsamında ödeme sistemlerinin de aksaması ihracat gelirlerinin tahsilatında sorunlar çıkmasına ve maliyetlerin yükselmesine neden olabilir. Bu kapsamda Türk ihracatçıları stratejik planlama ile yeni pazar çeşitlendirmesi yapabilirler.

 

İkincil etkilerde ise, diğer ihracat pazarlarımızdaki durumu ele almak gerekir. Bir kriz yayılım etkisinin, özellikle tedarik zinciri üzerinden Avrupa’da ekonomik yavaşlamaya neden olması içerideki ihracat ve dolayısıyla üretim ağında yavaşlamaya neden olabilir.

 

Rusya’nın toplam ithalat içindeki payı, değişim oranları ve ithalat hacmi… Kaynak: TÜİK

 

SWIFT, finansal sistem… Rus finansal kurumlarına getirilen SWIFT yasağı, ticaret gelirleri ve bununla alakalı fon aktarımlarına zorluk getirecek bir önlemdir. Batı dünyasının yaptırımları ile beraber Rusya’nın dolar, Euro, sterlin, yen bazlı ticaret yapmasının önündeki engeller ve Rusya Merkez Bankası’nın gelişmiş ülkelerde bulunan yaklaşık 400 milyar dolarlık rezerv kaynağının paralize olması hem finansal sistem zorlukları, transfer maliyetlerinin artması ve ödeme gecikmeleri üzerinden ticari ilişkilerin de zorlanmasına neden olacaktır. Bu hamleler ile Rusya’nın büyük oranda ticaret yapmasının önüne geçilmek isteniyor.

 

Direkt ve endirekt finansal piyasa etkileri… Türk varlıklarının azalan risk iştahı konseptinde negatif reel getiri pozisyonu, daha fazla kırılganlık göstermesine neden olabilir. Küresel yatırımcıların riskli varlıklara daha az rağbet edecek olması, gelişmekte olan ülkelerde borçlanma maliyetlerinin artma potansiyeli ve getirilerin yarışacağı bu ortamda düşük faiz uygulama prensibi itibariyle kurlar reaksiyon gösterebilir.

 

Döviz kurunda istikrarı korumak amacıyla, Hazine’nin kur getirisini garanti ettiği KKM ürününe olan geçişler Ocak ve Şubat aylarında hızlandı. Hazine üzerinde kur yükünün artması, kamu finansmanını zorlayacaktır. Kur getirisinin, dönemsel banka faiz oranlarının üzerine çıkması KKM ürününün sürdürülebilirliği açısından zorluklar getirecek, borçlanma gereğini artıracak ve enflasyonu olumsuz etkileyecektir.

 

Turizm… Hem jeopolitik durum nedeniyle hava sahasının kapanması, seyahatlerin kısıtlanması, hem de rublenin finansal dalgalanması nedeniyle bozulan ekonomik durum Rusya kaynaklı turizmin olumsuz etkilenmesine neden olacaktır. Rusya ve Ukrayna’dan gelen turizm gelirlerinin sıfırlanması, yıllık olarak cari denge tarafına yaklaşık 4 milyar dolarlık bir etkide bulunacaktır.

 

Küresel siyaset, Montrö Boğazlar Sözleşmesi… Dışişleri Bakanlığı, Ukrayna’daki durumu savaş olarak nitelendirerek Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin hükümlerinin uygulanacağını açıkladı. Bu durumda, Montrö’nin ne dediğine bakacak olursak;

 

1936'dan beri yürürlükte olan Montrö Boğazlar Sözleşmesi, ticaret gemilerinin geçişine tam serbestlik verirken, askeri gemilerin geçişine ve Karadeniz'de kalış sürelerine de belirli sınırlamalar getiriyor. Sözleşmeye göre, Karadeniz dışındaki ülkelere ait gemiler, hiçbir nedenle Karadeniz'de 21 günden fazla kalamazlar. Kıyıdaş olsun ya da olmasın, boğazlardan bir günde geçecek askeri gemilerin toplam ağırlığı 15 bin tonu geçemez. Karadeniz'e kıyıdaş ülkeler aynı anda Karadeniz'de toplam tonajı 45 bin tonu aşan savaş gemilerine sahip olamazlar. Sözleşmeye göre uçak gemileri boğazlardan geçemez.

 

Sözleşmeye göre, tüm ülkeler Türk Boğazlarından geçecek savaş gemilerini Türkiye'ye bildirmekle yükümlüdür. Bu bildirim, Karadeniz'e kıyıdaş ülkeler için geçişten bir hafta önce, kıyıdaş olmayan ülkeler için geçişten 15 gün önce olarak belirlenir. 45 bin tonajın korunması için Türkiye, ülkelerin yaptığı bildirime göre yeniden hesaplama yapıyor ve askeri gemilerin bu hesaba uygun geçişine izin veriyor. Montrö Boğazlar Sözleşmesi, özellikle askeri gemilerin geçişi için, barış ve savaş durumuna bağlı olarak farklı düzenlemeler içermektedir. Sözleşme, Türkiye'ye taraf olduğu bir savaşta diğer ülkelerin savaş gemilerinin boğazlardan geçişinde veya kendisini savaş tehdidi altında hissetmesi durumunda dilediği gibi hareket etme hakkı vermektedir.

 

Türkiye'nin taraf olmadığı bir savaş durumunda, savaş gemileri barış zamanı kısıtlamalarına göre geçiş özgürlüğüne sahiptir. Ancak savaş halinde, savaşa taraf devletlerin askeri gemilerinin boğazlardan geçişi yasaktır. Bu transit yasağının istisnası, "saldırıya uğrayan bir devlete Türkiye'yi bağlayan bir karşılıklı yardım anlaşması uyarınca yapılan yardım"dır.

 

Sonuç? Mevcut krizin enerji arzı, gıda ürünleri, kur, tedarik zinciri, KKM ürünü gibi kollardan enflasyonu etkilemesi riski bulunmaktadır. Enerji faturasındaki artış, turizm gelirlerinde baskılanma ve ihracatta potansiyel bir yavaşlama ise cari denge üzerinde olumsuz etkide bulunarak, cari fazla verme yönündeki politikanın uygulanmasını zorlaştıracaktır. Türkiye’nin benimsediği yeni ekonomi perspektifi üzerinde önemli bir dışsal, kontrol dışı etki yaratabilecek bu unsur ana göstergelerde daha önceden öngörülen dengelerin yeniden oluşmasına neden olabilir.

Kaynak Tera Yatırım-Enver Erkan
Hibya Haber Ajansı

Rusya krizinde Türkiye’nin durumu
Yorum Yap
Kalan karakter sayısı : 500
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
Bakan Tunç: Türk yargısından kaçmak olmaz
Bakan Tunç: Türk yargısından kaçmak olmaz
Davutoğlu: Erzincan Başbağlar’da katledilen 33 masum canımızı rahmetle anıyorum
Davutoğlu: Erzincan Başbağlar’da katledilen 33 masum canımızı rahmetle anıyorum