Diyarbakır'da 27 Kasım'da polislerce katledilen Süleyman Yakışır ve Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi'nin katledildiği olay günü 2 polisin ölümünden sorumlu tutulan Uğur Yakışır ile Mahsum Gürkan'ın akrabası Salih Yakışır, Elçi'nin katledilmesinden sonra özel harekat polislerinin kendisini ve ailesini darp ederek, ölümle tehdit ettiğini söyledi. Gürkan'ın dayısı, Süleyman ile Uğur Yakışır'ın da kuzeni olan Salih Yakışır, kuzeni Süleyman için taziyelerin kabul edildiği Temiran Yas Evi'ne gelenlerin yas evi önünde bekleyen Ford Ranger marka arabalar içindeki polislerce izlendiğini dile getirerek, "Sürekli Ford Ranger arabalar taziyenin biraz uzağında park edip bizi izliyorlardı ve ben çok rahatsız olmaya başladım. Gidip soracaktım, sonra belki yanlış anlamış olabilirim diyerek vazgeçtim. Ertesi günde yaşadığım binaya gelerek, kapıcıya benim hakkımda sorular sormuşlar. Kapıcı, onlara kim olduklarını sormuş ama cevap vermeden gitmişler" dedi.

 

'Silah dipçikleriyle darp ettiler'

 

28 Kasım akşamı eşinin bir akrabasının taziyesi için Bingöl'e giderken, Diyarbakır çıkışına kadar polislerce takip edildiklerini dile getiren Yakışır, Genç ilçesinin girişinde ise kar maskeli özel harekat polisleri tarafından araçlarının önünün kesildiğini söyledi. Polislerin kendisiyle birlikte eşi ve 2 çocuğuna fiziki ve sözlü saldırıda bulunarak, silah dipçikleriyle vurduğunu ifade eden Yakışır, kendilerini bırakan polisin taziye yerine kadar araçlarını takip ettiğini belirtti.

 

'Polisler sabaha kadar evin önünde bekledi'

 

Gece saatlerinde Diyarbakır'a döndüklerinde ise bu sefer Diyarbakır girişinde polisler tarafından durdurulduklarını ve yine aynı saldırılara maruz kaldığını anlatan Yakışır, kendilerini takip eden aracın sabaha kadar evlerinin önünde durduğunu anlattı.

 

'Yeğenim ve kuzenimden kaynaklı, hedef gösterildik'

 

Sur'da Elçi'nin katledilme görüntülerinin basına yansıması üzerine hedef haline getirildiklerini söyleyen Yakışır, "Ben Süleyman'ın taziyesi için taziye evine gittim ve bu durumu akrabalarımla konuştum. Akrabalarımla birlikte bir karara vardık. Bizi hedef gösteren haberlere ve polisin bu tarz muamelelerine ilişkin Savcılığa suç duyurusunda bulunma kararı aldık. Sonuçta akrabalarımdan kaynaklı bir ailenin bu şekilde hedef gösterilmesi ve bu tür muamelelere maruz kalması kabul edilemez" dedi.

 

'Seni delik deşip edip, köpeklere yem edeceğiz'

 

Akşam taziye çıkışında ailesini eve bırakırken yine takip edildiğini belirten Yakışır, ailesini eve bıraktıktan sonra arkadaşıyla görüşmek için Tesisler'e giderken de polislerin kendisini takip edildiğini ve aracının önünü kesen polislerin kendisini ölümle tehdit ettiğini şöyle anlattı: "Kahvede arkadaşımı beklerken arabamın yanına Ford Ranger tipi araç gelip durdu. Bu durumdan rahatsız olup, arabama binip eve doğru giderken birden önüm Ford Ranger tipi araçlarla kesildi. Bana araçtan inmemi söylediler. İnmemle birlikte ellerindeki silah dipçikleriyle hem darp ettiler ve küfürlerine maruz kaldım. Bana sürekli 'Seni delik deşip edip, köpeklere yem edeceğiz. Sokaklarda cesetlerinizi toplayacaklar' diyorlardı. Bir polis 'Ben buraya sırf sizi temizlemek için gönüllü geldim ve beyinlerinizi bu taşlara dağıtmadan bu Diyarbakır'dan çıkmayacağım' diyordu. Başka bir polisin ise 'Benim seni gözaltına alma gibi derdim yok, ben seni direk infaz edeceğim' şeklinde tehdit ediyordu."

 

'Tüm ailem tehdit altında' 

 

Darp ve tehditten sonra bırakılan Yakışır, eve geldiğinde diğer akrabalarının da evlerine polisler tarafından baskın yapıldığını ve birçok akrabasının gözaltına alındığını öğrendiğini söyledi. Yakışır, ablası ve yeğenlerinin korkudan kendi evlerine gidemediğini ve kendilerinde kaldıklarını dile getirdi. Yakışır "Ben, ailem ve akrabalarımın başına bir şey gelirse bundan Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü sorumludur" ifadesinde bulundu.

 

İHD'ye başvurdu

 

Söz konusu saldırı ve tehdide dair İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi'ne başvurduğunu belirten Yakışır, en kısa sürede savcılığa da suç duyurusunda bulunacağını söyledi. (kaynak.diha)