İşçiler patron tarafından basın önünde söz verilen işe iade alımlarının yerine getirilmesini ve mağduriyeterinin giderilmesini istediler.İşçiler basın açıklaması yaparak yeniden eyemlerini sürdüreceklerinin mesajını verdiler.
Süphi Şahinalp, "Geçtiğimiz ay basın açıklaması yapan Uğur Tekstil Patronları tüm işçileri işe alacakalrını basın önünde açıklamışlard.Ancak aradan geçen sürede işçiler işe alınmadığı gibi işsiz kalınan sürelerdeki ücretlerinin ödenmediğini söyledi.''Şahinalp, haklı taleplerinin yerine getirilmemesi halinde eylemlerine yeniden başlayacaklarını ve bu eylemlerini ülke geneline yayacaklarını ifade etti.
Mağdur işçiler adına açıklama yapan Süphi Şahinalp şunları kaydetti:
''Bizler uğur tekstil fabrikasından sendikalı olduğumuz için iki ay içinde iki kere toplu halde işten çıkarılan ve sendikası tarafından da satılan işçiler olarak hepinizi saygı ile selamlıyoruz.
Bu basın toplantısını Hayri Uğur tekstil işvereni, "hayırsever iş adamı"!! hayrı uğur ve küçük ortağı sayın Servan Zenderlioğlu’nun bir süre önce yaptığı basın toplantısında kamuoyuna açıkladıkları yanlış ve yanıltıcı bilgilere cevaben yapıyoruz.
Bütün kamuoyunun bildiği üzere 18 kasım 2021 tarihinde sendikalı olduğumuz için 97 işçi işten çıkarıldık, üstüne kara liste yapılarak isim listemiz organize sanayi de bulunan fabrikalara verilerek iş bulmamız engellendi ve açlığa mahkum edildik. Yaklaşık 4 aydır iş bulamadık adeta sosyal ölüme terkedildik..
Aylardır sesimizi duyurmak ve işe dönmek için verdiğimiz mücadele sonucunda, Küresel sendikanın da çabasıyla fabrikanın üretim yaptığı Zara markasının sürece dahil olması sonucunda Hayri Uğur 18.02.2022 tarihinde, yani yaklaşık bir ay önce, bir taahhütname imzalayarak işten atılan 97 işçinin 15 gün içinde işe geri alınacağını ve işsiz kaldığımız sürelerin ücretlerinin ödeneceğini açıkladı.
Ardından 21.02.2022 pazartesi günü HAYRİ UĞUR’un çağrısı üzerine fabrikada işten atılan biz işçilerinde katıldığı bir toplantı gerçekleştirdik . Şimdi sizlere Hayri beyin hem imzaladığı taahhütnamede hem de bizimle yaptığı toplantıda verilen sözleri ve bu sözlerin nasıl yerine getirilmediğini anlatacağız.
1) Hayrı Uğur Markaya ve küresel sendikaya işten atılan 97 işçinin tamamını alacağını ve boşta geçen sürenin bütün ücretini vereceğini belirtirken fabrikada yapmış olduğumuz toplantıda herkesi almayacağını ve 18 kasımdan itibaren 4 ay geçmesine ve bütün fabrikalarda çarşaf çarşaf isim listelerimiz varken iş bulamayıp borç batağına batan bizlere, hak ettiğimiz ücretin yarısı bile olmayan 8 bin lira vereceğini söyledi.
2. Toplantıda, "Kaygılarınız var biliyorum bu yüzden iş başı yapmak için açtığınız davadan vazgeçmeniz gerekmiyor" diyen hayrı uğur , 15 gün içerisinde sizleri iş yerine iş başı yaptırmak için programlı bir şekilde çağıracağız diyen hayrı uğur bunları söyledikten bir gün sonra uğur tekstilin Mersin'de bulunan genel merkezinden yetkili bir bayan bütün işçileri arayarak davaları geri çekmeden iş başı yapamayacağımızı bildirdi.
Biz sendikal davayı ve işe iade davasını bir arada açtık. Eğer işe iade davasını çekersek sendikal tazminat davasını da çekmiş olacağız ve bu da yetmezmiş gibi birde bu mahkemenin masrafları bizim sırtımıza yük edilecektir. Evet bize mahkeme masraflarını karşılayacaklarına söz verdiler ama davasını geri çekip iş başı yapan ALİ TAŞ a da söz vermişlerdi ali taş icralık oldu!!!
Hayri Uğur beyin toplantıda verdiği söze ve anlaşmamıza göre bizler sadece işe davasından vazgeçecektik, sendikal tazminat davalarını çekmeyecektik. Sendikal tazminat davalarını çekmemiz işe alındıktan sonra iki ay gibi bir sürenin geçmesini, işyerinde bir güven ortamının oluşmasını, döndükten sonra aynı işçi kıyımına ve baskılara yine uğramayacağımıza dair bir güven duygusunun oluşabilmesi için bu sürenin geçmesini şart koşmuştuk. Çünkü bizler bu işyerinde, sırf sendikalı olduğumuz için iki ay içinde iki kere toplu halde işten atıldık. Ve defalarca içerde baskıya ve mobinge maruz kaldık. O yüzden bu konuda haklı bir güvensizlik duyuyoruz ve bu talebimiz bu yüzden son derece haklı ve anlayışla karşılanması gereken bir taleptir. Bu yüzden işveren de bizimle yaptığı görüşmelerde bunu kabul etti.
Bizden tek istedikleri işe iade davalarının geri çekilmesiydi. İşe iade davası da zaten bizi işe geri aldıktan sonra kendiliğinden düşecekti. Bunu kendileri de biliyor. Ama buna rağmen işçilere sendikal tazminat davalarından da feragat etmeyi dayattılar. Bizi iki ayda iki kere işten atanlar, İsim listelerimizi fabrikalara dağıtan, bizi işsizliğe mahkum edenler davayı geri çekip kendilerine güvenmemizi isteyemezler. Kimsenin bizden bunu istemeye hakkı yok.
HAYRİ Uğur fabrikada bizimle toplantı yaptıktan 1 gün sonra basın ordusunu toplayarak kendini temize çıkarmaya çalışmıştı, konuşmasında hepimizi işe aldığını, boşta geçen sürenin ücretini verdiğini söylüyor. Ama yaklaşık 25 gün geçmesine rağmen ne bizim sigorta girişlerimiz yapılmıştır ne de şirkete vermiş olduğumuz maaş hesaplarımıza 1 kuruş para yatırarak mağduriyetimizi gidermiştir....
Bunlar yetmiyormuş gibi haberleri bile olmadan bu davaya şahit olarak gösterdikleri arkadaşlarımıza adliyenin içerisinde sözlü ve bıçaklı tehditte bulunduğumuz iftirasını attılar. Bizler eşkıya ordusu değiliz, asıl eşkıyalık bir insanın ekmeğiyle oynamak ve onu açlıkla terbiye etmektir.
Bizler aslında yaşanan onca olayın ne demek olduğunu çok iyi biliyoruz, bir patronun işçiyi karşısına alması, karşılıklı konuşması hatta pazarlık yapması onların çok zoruna gidiyor, onlar istiyor ki işçi hak aramasın, önüne konan bir tabak yemeğe razı olsun ve bizde işçileri istediğimiz gibi sömürelim.....artık "ÖYLE BİR DÜNYA YOK" bu arada daha önce de dediğimiz gibi fabrikalara isim listesi verildiği için 4 aydır iş bulamayan, açlığa mahkum edilen bizlerin arasından yaklaşık 30 işçi arkadaşımız açtığı davalardan mecburen feragat edip çaresiz bir şekilde tekrar iş başı yaptılar ama bu arkadaşlarımız bizi arıyor mobbingin ve baskının, devam ettiğini değişen hiç bir şeyin olmadığını söylüyorlar, iş başı yaptıkları gün tutanak tutulacağı tehdidinde bile bulunmuşlar. İşten çıkarılmadan önce bant ustalığı yapan arkadaşlarımızın şimdi makinada çalıştırıldıklarını söylediler...
İşçilerin mağduriyetini gidermiş gibi gösterip kendini iyi patron" hayırsever iş adamı " gibi lanse ederek algı operasyonu yapmıştır
Bu tıpkı ilaç endüstrisi gibi" önce hastalığı yay sonra da ilacını piyasaya sür ve kendini kahraman ilan et" mantığıdır , buradan sesleniyoruz karşınızda hak aramasını bilmeyen, cahil koyun sürüsü yok artık, patronların sürekli olarak söylediği bir şey var "bu işçileri birileri yönlendiriyor, birileri kışkırtıyor" diye, o bahsettiği birilerinin de kim olduğunu biliyoruz ama patronlarda şunu bilsin ki o birileri çoğaldı artık.... biliyoruz, patronlara göre ve patronla işbirliği yaparak bizi satan sarı sendikacılara göre işçiler kendi başına kendi iradesi ve aklıyla hak talebinde bulunmazlar, mücadele edemezler!!! Eğer işçiler bir hak mücadelesi veriyorsa mutlaka birileri onları kışkırtıyor ve yönlendiriyordur!!!Çünkü onların gözünde biz işçiler bir koyun sürüsüdür!!! İşçilerin kendi aklı ve iradesi yoktur!!! Onlar bir haksızlığa itiraz edemezler!!sermaye sınıfı şunu çok iyi bilmelidir ki eğilmeyen bu onurlu başı asla ezemeyeceksiniz, boynumuzu koparabilirsiniz ama asla ip takıp çekemeyeceksiniz...
Buradan, Uğur Tekstil’de işçilere ihanetin kitabını yazan Disk tekstil sendikasının çantacı genel başkanına ve işçilere karşı mahkemede patronun şahitliğini yapan genel başkan vekiline ve biz işçilere sırtını çevirip bu patron işbirlikçisi satılmış sendikacıların ve patronun yanında durmayı seçen bütün sendikacılara ve kurumlara da sesleniyoruz! Bizler haklı ve onurlu bu mücadelemizin sonunda yenilsek bile adımız tarihe işçi düşmanlığına işçi kıyımına karşı hakları için sonuna kadar direnen uğur tekstil işçileri olarak geçecek. Ama siz kazansanız da aslında çoktan kaybettiniz. Adınız tarihe sendikalı oldukları için işçileri toplu halde jandarma zoruyla işten atan patron, kendi üyesi işçileri masa başında satarak patronla işbirliği yapan, mahkemede işçilere karşı patronun şahitliğini yapan alçak, onursuz ve satılmış sendikacılar ve onların tarafını tutanlar olarak geçecek.
Artık geldiğimiz noktada, üzülerek belirtmeliyiz ki, başından beri yanımızda olduğunu, uğradığımız bu haksızlığa karşı haklı taleplerimizi desteklediğini düşündüğümüz Zara markası da bize sırtını dönmüş durumda.
Hayri Uğur şu ana kadar işçilere yaptığı hiç haksızlığı tam olarak gidermedi. Yukarıda da belirttiğimiz gibi Verdiği hiç bir sözü tam olarak tutmadı. Ama buna rağmen Zara markası sanki bütün sorunlar çözülmüş gibi işyeriyle yeniden sipariş vermeye başladı. Bundan dolayı bugünden itibaren yapacağımız eylemler sadece Uğur Tekstil’e karşı değil, bu fabrikaya Zara’ya üretim yaptığı için bize yapılan bütün haksızlıklardan ve hak ihlallerinden sorumlu olduğu için Zara markasına karşı da yapılacaktır.
Aşağıda üç madde olarak belirttiğimiz taleplerimiz kabul edilene kadar mücadelemiz sürecektir. Bundan hiç kimse kuşku duymasın.
Taleplerimiz:
1)işten atılan bütün işçiler koşulsuz işe alınacak ve dışarda kalan bütün işçilerin işe girişi ve sigorta girişi aynı gün yapılacak.
2)sendikal tazminat davalarından feragat etmemiz isteniyorsa, öncelikle bütün mahkeme ve avukat masrafları işveren tarafından karşılanacak ve bu konuda yazılı güvence istiyoruz.
3)Hayri Uğur’un imzaladığı taahhütnamede de söz verdiği gibi işsiz kaldığımız sürelerin ücretinin tamamı ödenecektir. Şu ana kadar geçen sürenin asgari ücrete göre yarısı bile etmeyen 8 bin lirayı kesinlikle kabul etmiyoruz.
Ve son olarak bu üç maddeyi kapsayan bir protokol imzalanmadan hiç bir şeyi kabul etmeyeceğiz.
Önümüzdeki bir ay için bir Eylem takvimi hazırladık. Bir ayın sonunda hala taleplerimiz kabul edilmezse eylem planlarımızı yenileyerek devam edeceğiz.
Şimdi eylem planlarımızı açıklıyoruz
1) ilk olarak önümüzdeki çarşamba 16.03.2022 tarihinde fabrikanın önünde bir basın açıklaması yapılacaktır
2)ikinci eylemimiz önümüzdeki pazar günü (20.03.2022)Zara markasının mağazasının olduğu en yakın şehir olan Diyarbakır’da Zara mağazası önünde olacak ve bu eylemde ülke çapında boykot kampanyası ve eylemlerin başlangıcı olacaktır.
3) merkezi mersinde olan uğur tekstil firması önünde eylem yapılacaktır.
4)Mersin ve Adana gibi Zara mağazasının olduğu yakın illerde yapılacak eylemlerin ardından İstanbul da bulunan zara markasının Türkiye ofisi önünde basın açıklaması yapılacaktır.
5) hayrı uğur beyin evinin önünde eylem yapılacaktır....
6)bu eylemler devam ederken, en geç mart sonunda Ankara’ya TBMM’ye giderek burada grubu olan siyası partiler, milletvekilleri ile görüşme yapacağız ve basın toplantısı yapacağız.''