Makine İhracatçıları Birliği (MAİB) tarafından yapılan açıklamaya göre, Şubat ayında Türkiye'nin serbest bölgeler dâhil toplam makine ihracatı 4 milyar dolar oldu. 2021 yılı Ocak-Şubat dönemine göre yüzde 12,4 artış sağladıklarını belirten Makine İhracatçıları Birliği Başkanı Kutlu Karavelioğlu, “Eski Sovyet ülkelerinin, refahın artırılması ve yaygınlaştırılması için mevcut ekonomik yapılarını dinamikleştirebilecekleri bir değişim-dönüşüm sürecine girmeleri gerekiyor. Bu ülkelerin ihtiyaç duyduğu dönüşümün en güçlü partnerlerinden birinin Türkiye’nin makine imalat sanayii olduğunu her fırsatta gösteriyoruz. Fakat biz şu anda ilk önceliği barış ve huzur ortamının hâkim olmasına veriyoruz” dedi.
Makine sektörü, ihracatını ilk 2 ay sonunda 4 milyar dolara taşıdı. İhracatı miktar bazında yüzde 8,5 artan sektör, KG başı fiyatlarını 6 doların üzerine çekerek değer bazında yüzde 12,4 artış elde etti. Almanya ve ABD'ye ihracatın ilk sırada geldiği sektör, üçüncü sıradaki İtalya'ya ihracatında yüzde 19,3 artış oranına ulaştı. Ocak-Şubat döneminde Rusya'ya ihracatı yüzde 55,3 artan makineciler aynı dönemde Ukrayna'da da yüzde 40,3 düzeyinde bir artış yakaladı.
“Rusya ve Ukrayna’nın makine ihracatımızdaki payı yüzde 5,5”
Rusya ve Ukrayna'nın Türkiye'nin toplam makine ihracatı içinde yüzde 5,5 düzeyinde payı olduğunu belirten Makine İhracatçıları Birliği Başkanı Kutlu Karavelioğlu, “Üretim gereçlerinin servis-bakım ihtiyaçlarının yakın bir yerden sağlanması, üretimin güvenliği ve verimliliği bakımından fevkalade avantajlıdır. Bu sebeple komşularımızın, makinelerinin kalitesine ve tedarik güvencesine büyük önem verdiği bir ülkeyiz. Yakın coğrafyada ticari ve teknolojik ilişkiler kurmak bizi ülke sınırlarının ötesine taşıyacak bir adım olduğu için de hem Rusya’yla hem de Ukrayna’yla güçlü iş birlikleri kuruyoruz” dedi.
Sektörün, 2021 sonunda ihracatının 1,2 milyar doları aştığı iki ülkede de sözleşmeli işleri, ortaklıkları, bayilik ağları, tesis müteahhitlikleri ve markalaşmış firmaları olduğuna ve yerelleşmeye önem verdiğine dikkat çeken Karavelioğlu şunları ifade etti:
“Rusya-Ukrayna krizinin pandemi kadar derin ve yaygın küresel etkileri olabileceğini düşünüyoruz. İki ülke de makine sektörünün ihtiyaç duyduğu nitelikli çelikler ile döküm sektörünün ihtiyaç duyduğu külçe ve alyaj malzemeleri gibi ana ve yardımcı maddelerin önemli tedarikçilerinden. İki ülkenin birden küresel üretim ve tedarik ağının dışına çıkması uluslararası ölçekte birçok dengeyi bozacaktır. Dünyanın farklı coğrafyalarındaki ve krizlerindeki deneyimlerimizle bu süreçten de olabildiğince az etkilenmeye çalışacağız.”
“Eski Sovyet coğrafyası hep gündemimizde oldu”
Eski Sovyet ülkelerinin endüstriyel dönüşümünün ufuktaki bir konu olarak uzun zamandır gündemlerinde olduğunu ve bölge ülkeleriyle ilişkileri geliştirecek projeleri pandemi öncesinde başlattıklarını ifade eden Karavelioğlu şunları söyledi:
“Bu ülkelerin temel ihraç kalemleri hali hazırda doğal kaynaklar, ağır sanayi malları, silah ve tarım ürünlerinden oluşuyor. Refahın artırılması ve yaygınlaştırılması içinse, mevcut ekonomik yapılarını dinamikleştirebilecekleri bir değişim-dönüşüm sürecine girmeleri gerekiyor. Genel imalat sanayiinin dönüşümünü sağlayacak büyük çapta bir yatırım hamlesi için ticari ve teknik partnerlere ihtiyaçları olması ise Türkiye’nin önünü açıyor.”
Türkiye’nin Makinecileri’nin, bu ülkelerin ihtiyaçlarını karşılamak üzere uluslararası ölçekte farklı görüşmeler yaptığını ancak savaşın bu girişimleri yarıda kestiğini belirten Karavelioğlu şunları söyledi:
“Bu ülkelerin ihtiyaç duydukları dönüşümün en güçlü partnerlerinden birinin Türkiye’nin makine imalat sanayii olduğunu her fırsatta gösteriyoruz. Fakat biz şu anda ilk önceliği barış ve huzur ortamının hâkim olmasına veriyoruz. Komşu ülkelerimizdeki savaş, pandemi öncesi başlayan ve pandemi ile birlikte daha büyük belirsizliklere doğru evrilen dünyada riskleri büyütüyor, yatırım iştahını azaltıyor. En önemli ihraç pazarımız olan Avrupa’da ise yeni bölgesel gelişmeleri beraberinde getiriyor.”
“Belirsizliğin fiyatlara yansıması tabiidir”
Petrol, gaz ve ham madde fiyatlarındaki artışlara Ukrayna krizinin de eklenmesinin, sınai üretimde ve tüketimde yeni fiyat artışları getirmesini beklediklerini ifade eden Karavelioğlu “Makine teçhizat yatırımlarının son 2 yılda neredeyse 1,5 katına çıktığını düşünürsek, Türkiye ekonomisinde yaşanılan çift haneli büyümeyi üretim ve ihracat artışının beklenilen neticesi olarak yorumlayabiliriz. Yurt içinde oluşan yüksek talep gibi yurt dışından gelen siparişlerimiz de büyüdüğü için, makine üretimimizde yüzde 40’ları aşan bir artış yakaladık. Üretimdeki hızlı artışının yanı sıra ÜFE'mizin de yüzde 65'e ulaşması, firmalarımızın ek işletme sermayesi ihtiyacını her geçen gün artıyor” dedi.
Etkileri yılbaşından itibaren netleşen enerji ve personel maliyetleri ile Ukrayna krizinin emtia arzı ve fiyatları üzerindeki güçlü tesiri altında makine fiyatlarının kaçınılmaz olarak artacağına işaret eden Karavelioğlu sözlerini şöyle tamamladı:
“Bu durumun küresel rekabet gücümüzü olumsuz etkilemesi ve hatta ülkemizde hızlı artan makine teçhizat yatırımlarını da akamete uğratması riskine karşı sektörümüze özel çözümler geliştirmek zorundayız. Başta Almanya ve İtalya olmak üzere, güçlü makine imalat sanayisi olan birçok AB ülkesinin, yerli sanayilerini desteklemek üzere geliştirmekte olduğu özel destek paketlerinin gerisinde kalmamalıyız. Evet, dünya zorlu bir süreçten geçiyor fakat kamu-özel sektör iş birliğinde bu süreci de başarılı bir sınav vererek atlatabiliriz.”
Hibya Haber Ajansı