MEHMET BAYER - 18.03.2022 - Hibya Çanakkale Savaşları, memleketinden, sevdiğinden, çocuğundan, anne ve babasından kopup, Gelibolu Yarımadası'ndaki var olma mücadelesine katılan binlerce ''Mehmetçik'' sayesinde kazanıldı. Bu kahramanlardan biri de kürekle düşmana saldıran Bigalı Mehmet Çavuş'tu.
Adı son zamanlarda sıkça duyulan Bigalı Mehmet Çavuş, Çanakkale Savaşı'nın ilk kahramanlardan biri. Fedakarlığı ve azmiyle Türk askerine ''Mehmetçik'' denilmesine vesile olan bu vatansever askeri tarihçi Ömer Arslan'ın titiz araştırmasının bir ürünü olan ''Çanakkale Fedakarı Bigalı Mehmet Çavuş'' kitabı zaman içinde unutulmuş ulusal bir kahramanı yeniden hatırlattı.
Askeri arşivler, tarihi gazeteler ve dönemin tanıklarıyla yapılan sözlü tarih çalışmalarının yer aldığı ve Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığı tarafından yayımlanan kitabın referans alındığı ve Gökhan Tarkan Karaman'ın yönettiği bir belgesel film de çekildi.
Mehmet Çavuş'un kahramanlığı
4 Mart 1915'te Bigalı Mehmet Çavuş komutasında Seddülbahir Kalesi'nde görev yapan 27. Alay 10. Bölüğe bağlı 28 Türk askerinden oluşan gözetleme müfrezesi, Seddülbahir İskelesi'ne çıkan İngiliz Playmouth Taburu'na bağlı deniz piyade bölüğü ve tahrip müfrezesinin saldırısını püskürttü. Bulundukları mevziden ateş ederek düşman askerlerinin ilerlemesini durduran Mehmet Çavuş'un tüfeği bozularak kullanılamaz hale geldi. Yerden aldığı taşları İngilizlere doğru fırlatarak mücadeleye devam etti. Bir müddet sonra eline geçirdiği istihkam küreğiyle mevziden çıkarak emrindeki askerleri de süngü hücumuna kaldırdı.
Seddülbahir İskelesi'ndeki bu çatışma 25-30 metre mesafeden yaklaşık 3 saat boyunca devam etti. Boğuşma sırasında elleri paramparça olan Mehmet Çavuş sol göğsünden ve başından yaralandı. O gün kan kaybından bayılana kadar düşmanla mücadele eden Mehmet Çavuş, gösterdiği fedakarlık ve cesaretle de silah arkadaşlarına örnek oldu. Türk savunması karşısında ilerleyemeyeceğini anlayan İngiliz deniz piyadeleri, donanmanın ateş desteği altında ölü ve yaralılarını da alıp, filikalarıyla gemilerine dönmek zorunda kaldı.
Atatürk'ün teklif ettiği madalya
Maydos Mıntıka Komutanı Yarbay Mustafa Kemal (Atatürk), Müstahkem Mevkii Komutanlığına yazdığı raporda Mehmet Çavuş'un kahramanlığından bahsederek diğer askerlere de örnek olması için madalyayla ödüllendirilmesini teklif etti. Enver Paşa, 7 Mart'ta Çanakkale’ye gelerek Maydos (Eceabat) Hastanesinde tedavi görmekte olan Bigalı Mehmet Çavuş'a Padişah Mehmed Reşad tarafından verilen ''Muharebe Gümüş İmtiyaz Madalyası''nı bizzat göğsüne taktı.
Türklerin ulusal kahramanı
Mehmet Çavuş'un kahramanlığı hem cephede, hem de Osmanlı gazetelerinde büyük yankı uyandırdı. Yarbay Mustafa Kemal, emrindeki birliklere tebliğ göndererek askerlerin Mehmet Çavuş'u tedavi gördüğü hastanede ziyaret ederek, gerektiğinde onun gibi kahramanlık yapılabilmesi için cesaretinden ve fedakarlığından feyiz alınmasını istedi. Tanin'den Tasvir-i Efkar Gazetesi'ne Sebilürreşad'dan Donanma Mecmuası'na kadar birçok gazetede günlerce kahramanlık hikayesi yayımlanan Mehmet Çavuş, Alman basınında ise ''Türklerin Ulusal Kahramanı'' olarak tanıtıldı. Bu kahramanlık hikayesini gazetelerden okuyan II. Abdülhamid de Mehmet Çavuş'tan sitayişle bahsetti. Gazete haberlerinin yanında Mehmet Çavuş'la ilgili birçok kahramanlık şiiri yazıldı. Bunlardan en dikkat çekeni ise ünlü şair Nazım Hikmet'in henüz 13 yaşındayken 7 Mart 1915'te kaleme aldığı ''Mehmet Çavuşa'' isimli şiiridir.
Vatan için ey kahraman
Hayatına hor baktın
Arslan gibi saldırarak
Namertleri hep yaktın
Kurşun bitip tüfeğin de kırılınca
Düşmanına taş attın ...
''Mehmetçik'' adının ilham kaynağı olan kahraman
Mehmet Çavuş'un kahramanlık hikayesi, Balkan Harbi'nde alınan yenilginin ezikliğini üzerinden atmak isteyen orduya büyük bir moral kaynağı oldu. Gazetelerde ''Yeni Ruh'' başlığıyla yazılar kaleme alındı, Osmanlı'nın kaybettiği ruhuna Mehmet Çavuş'un kahramanlığıyla Çanakkale'de yeniden kavuştuğu yazıldı. Sonradan ''Çanakkale Ruhu'' adını alacak olan kahramanlık ruhunun ilk örneği bu vesileyle oldu.
Yine Mehmet Çavuş'un bu kahramanlığından hareketle ordunun her ferdinin bir Mehmet Çavuş olduğu ifade edildi. Mustafa Kemal Atatürk, bu olayın yayınlanmasına yardımcı olarak günümüze dek Türk askerleri için kullanılan ''Mehmetçik'' adının doğmasını sağladı. Haber kamuoyunda da övgüyle karşılandı ve Türk askeri artık Mehmet, Mehmetçik diye anılır oldu.
Para için değil, vatanım için savaştım
Mehmet Çavuş'un kahramanlığının gazeteler vasıtasıyla duyurulmasından sonra sadece İstanbul'dan değil, yurdun her köşesinden tebrikler ve hediyeler gönderildi. Kayseri'den Isparta'ya Erzurum'dan Musul'a kadar birçok ilde halktan toplanan bağışlar vilayet adına Mehmet Çavuş ve arkadaşlarına verilmek üzere yollandı.mıştır. Kendiliğinden geliştiği anlaşılan ve sonradan Milli Osmanlı Ajansı tarafından teşvik edilen bu yardım kampanyasına saray erkanı ve birçok devlet görevlisinin yanında okullar, cemiyetler ve ahali de destek verdi. Mehmet Çavuş, maddi durumu kötü olmasına rağmen hem bu yardım kampanyasında toplanan paraları, hem de savaş sonrasında gazilik maaşını ''Ben para için değil, vatanım için savaştım'' diyerek geri çevirdi.
Çanakkale fedakarı
Mehmet Çavuş, tedavisi tamamlandıktan sonra verilen hava değişim iznini kullanmayarak birliğine döndü, bu kez Arıburnu bölgesinde 27. Alay'da takım komutanı olarak görev aldı. Bu süreçte düşman ileri karakollarına gönderilen keşif müfrezelerini de komuta etti. Bu görevleri sırasında 2 kez daha yaralandı, tedavisinin ardından cepheye döndü.
Savaş sonrasında Biga Bahçeli köyündeki evinin bahçesindeki dutlukta ipek böcekçiliği ve çiftçilik yaparak geçimini sürdürdü. Ömrünün 16 yılını vatanı uğrunda cepheden cepheye savaşarak geçiren Mehmet Çavuş, 3 Şubat 1964 tarihinde vefat etti ve Bahçeli köy mezarlığına defnedildi. Dönemin gazeteleri Çanakkale kahramanının yoksulluk içerisinde ve bakımsız bir halde vefat ettiğini yazdı. Mehmet Çavuş'un kahramanlığını betimleyen tüm tasvirler ise ortak bir sözcükte birleşmiş ve mezar taşına kazınan ''Çanakkale fedakarı'' ismiyle ölümsüzleşti.
Kaynak
Hibya Haber Ajansı