Medical Park Tokat Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Arif Arısoy, tansiyon ve hipertansiyonun ne olduğu, vücutta hangi organlara zarar verdiği, korunmak için neler yapılabileceği ve tedavi yöntemleri hakkında uyarılarda bulundu.
Vücudumuzda kalp ve damar ağından oluşan bir dolaşım sisteminin bulunduğunu söyleyen Doç. Dr. Arif Arısoy, “Kalp, pompa görevi görerek vücudumuzun ihtiyaç duyduğu kanı aort damarı ile tüm vücuda dağıtır. Kalp pompa işlevini yaparken, kanı belli bir basınç altında aorta atar. Kan basıncının en yüksek olduğu zaman kanın kalpten çıktığı andır, atardamarlar inceldikçe kan basıncı giderek düşer. Toplardamarlardaki basınç ise, atardamarlardan çok daha düşüktür. Kan basıncı söylenirken toplardamarlardaki basınç değil, atardamarlardaki basınç kastedilir. Bu basıncın bir üst sınırı (büyük veya sistolik tansiyon), bir de alt sınırı (küçük veya diyastolik tansiyon) vardır” diye konuştu.
SAĞLIKLI BESLENME GÖZ ARDI EDİLMEMELİ
Yüksek tansiyon adıyla da bilinen hipertansiyonun, damar sistemi içerisindeki kanın damar duvarına uyguladığı basıncın normal sınırlara göre yüksek olması durumu olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Arısoy, “Kan basıncı ne kadar yüksekse kalp krizi, kalp yetmezliği, felç, göz ve böbrek hastalıkları gelişme riski de o kadar yüksektir. Erişkin bir bireyde uygun şartlarda ölçülen büyük tansiyonun 140 mmHg ve üzerinde ya da küçük tansiyonun 90 mmHg ve üzerinde olmasına hipertansiyon (yüksek tansiyon) adı verilmektedir. Büyük tansiyonu 130-139 mmHg, küçük tansiyonu 80-89 mmHg arasında ölçülen kişiler ise yüksek tansiyon gelişimi için adaydırlar. Bu bireylerin ileride yüksek tansiyon gelişmemesi için hekimleri tarafından önerilen sağlıklı beslenme, sigarayı bırakma, egzersiz yapma, kilolu ise kilo verme gibi bazı tedbirleri almaları gerekmektedir” ifadelerini kullandı.
YAŞLANDIKÇA RİSK ARTABİLİR
Hipertansiyonun tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de yaygın görülen bir sağlık sorunu olduğunu belirten Doç. Dr. Arısoy, “Ülkemizde her 3 kişiden birinde hipertansiyon vardır. Sıklığı yaşla birlikte giderek artmaktadır. Hipertansiyon dünyada tek başına inme, kalp krizi, böbrek hastalıkları ve diyabete neden olan en büyük ölüm sebebidir” dedi.
BAZI ORGANLARI OLUMSUZ ETKİLEYEBİLİR
Hipertansiyonun hedef organlarının atardamarlar, kalp, böbrekler, göz ve beyin olduğunu altını çizen Doç. Dr. Arısoy, Damarlarda; damar sertliği ve harabiyete neden olup darlık ve tıkanıklıklara veya genişlemelere neden olurken, kalpte; kalp krızi, kalp kası kalınlaşması ve kalp yetmezliğine, böbreklerde; böbrek yetmezliğine kadar giden hasara, gözlerde; körlüğe kadar giden hipertansif retinopatiye, beyinde ise kanama ve inmeye (felç) neden olabilmektedir” açıklamasında bulundu.
FARKINDA OLMADAN OLUŞABİLİR
Hipertansiyon hastalarının büyük bir kısmının hastalıklarının farkında olmadığını dile getiren Doç. Dr. Arısoy, “Oluşturduğu şikâyetler çoğunlukla siliktir veya geç dönemde ortaya çıkmaktadır. Yani şikâyetler çıkmaya başladığında tansiyon çok yükselmiş veya organ hasarı gelişmiş olabilir. Bu yüzden “sessiz katil” olarak adlandırılır. Yalnız hastaların bir kısmı tansiyon yüksekliğine bağlı şikâyetler hissedebilmektedir” diye konuştu.
BU BELİRTİLERE DİKKAT EDİLMELİ
Doç. Dr. Arısoy, hipertansiyonda en sık görülen belirtileri şöyle sıraladı:
· Enseden alın bölgesine doğru yayılan baş ağrısı,
· Nefes darlığı,
· Çarpıntı,
· Kulak çınlaması,
· Burun kanaması,
· Görme bulanıklığı,
· Şuur bulanıklığı,
· Sık idrara çıkma.
DÜZENLİ FİZİKSEL AKTİVİTE YAPILMALI
Hipertansiyon gelişimi için özellikle yüksek riskli bireylerin bazı hususlara dikkat ederek hastalığın gelişimini önleyebileceğini ve geciktirebileceğini belirten Doç. Dr. Arısoy, yine benzer şekilde hipertansiyon hastası bireylerin de bu önerilere dikkat ederek tansiyon kontrolünü daha kolay sağlayabileceklerini açıkladı.
Doç. Dr. Arısoy, hipertansiyon hastalarının dikkat etmesi gereken durumlarla ilgili şu önerilerde bulundu:
· Kilo kontrolü
· Düzenli fiziksel aktivite
· Sağlıklı diyet ve tuz tüketiminin azaltılması
· Sigaranın bırakılması
· Alkolün sınırlandırılması
· Stresten uzak kalma
· Düzenli sağlık kontrolü.
HER BİREYE FARKLI TEDAVİ TERCİH EDİLEBİLİR
Hipertansiyon tedavisinin kişiye özel olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Arısoy, şu bilgileri paylaştı:
“Her hastanın kendine has özellikleri vardır, bu nedenle herkese aynı tedavi verilmez. Yeni tanı konulduktan sonra öncelikle hasta bir dizi test ve muayeneden geçirilir. Tansiyon yüksekliğine sebep olabilecek nedenler için araştırma yapılır. Bu testlerden sonra hekim, hasta özelliklerine göre uygun ilacı önerir. İlaç tedavisinin yanında ilaç kadar önemli olan kilo kontrolü, egzersiz, diyet vb. yaşam tarzı değişiklikleri önerilir. Bu önerileri uygulayamayan hastalarda ilaç tedavisi de başarısız olmakta, daha ağır ve çoklu ilaçlar kullanmak zorunda kalınmaktadır. Tam tersine bu önerilere düzenli uyan hastalarda ise ilaç dozları azaltılabilmekte hatta bazen kesilebilmektedir. Tansiyon kontrolü sağlandıktan sonra ise hekimin önerdiği aralıklarla düzenli kontrol olmakta fayda vardır.
YILDA EN AZ BİR KEZ TANSİYON ÖLÇÜMÜ YAPTIRIN
Sonuç olarak, hipertansiyon tanı ve tedavisinin kolay bir hastalık olduğunu sözlerine ekleyen Doç. Dr. Arısoy, “Yüksek tansiyonun yol açtığı birçok organ hasarı ve hayat kaybı erken tanı ve tedavi ile önlenebilmektedir. Bu nedenle şikâyetlerimizi dikkate almalı, şikâyet olmasa bile kontrol amaçlı en az yılda bir kez tansiyon ölçümü yaptırmalıyız. Hipertansiyon hastası olanların ise önerilere uyması, ilaçlarını düzenli alması ve kontrollerini aksatmaması önem arz etmektedir” diyerek açıklamalarını sonlandırdı.
Hibya Haber Ajansı