Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksek, İzmir Siyaset Akademisi'nin düzenlediği eğitim devresinin diploma törenine katıldı. Törende konuşan Yüksek, Diyarbakır'da eşbaşkanlarla yaptıkları ortak açıklamaya dikkat çekerek, 26-27 Aralık'ta düzenlenecek DTK Genel Kurulu'nda önemli bir kararlaşmaya gideceklerini söyledi. Ortadoğu'da yeniden bir tarih yazılacağını söyleyen Yüksek, Kürt halkının demokratik çözüm ve barış mücadelesi için çaba sarf ettiğini, ancak AKP'nin ise buna karşı durduğunu belirtti. AKP hükümetinin çözüm sürecini reddederek, masayı devirdiğini söyleyen Yüksek, amaçlarının, Ortadoğu şekillenirken Kürt halkının bölgesel çapta bir gelecek ve statü oluşturmasını engellemek olduğunu vurguladı.
'Kürtler başarırsa Türkiye demokratikleşir'
Yüksek, "Bizim tezimiz Kürt-Türk ittifakını sağlayalım. Tüm halklar da ezilenler de kazansın. Tarihsel ittifak dönemlerimizi hatırlattık. Nasıl her iki tarafın kazançlı çıktığını hatırlatmaya çalıştık. Bu tarihsel dönemde de bunu istedik. Ama hükümet bu noktaya gelmedi. Tam tersine Kürtler hiçbir şey elde etmesin diye IŞİD gibi çeteler dahil olmak üzere tüm terör örgütleriyle bağlantı kurmaktan geri durmadı" dedi. Kürt düşmanlığı üzerinden bir savaşa girişildiğini kaydeden Yüksek, "Kürtler bu dönemde bir başarı elde etse Türkiye demokratikleşme zorunda kalacak. Tüm çıkar sermaye gruplarının oluşturduğu hegemonya parçalanacak. Tüm ezilenler ve emekçiler için yeni bir düzen başlayacak" diye konuştu.
'Tüm Türkiye'ye savaş açmış durumda'
"Devlet sadece Kürtlere değil Türkiye'deki tüm demokrasi güçlerine karşı savaş açmış durumda" diyen Yüksek, Batı'daki yurttaşlara da mücadele etme ve direnme çağrısında bulundu. Yüksek, "Savaş hepimize açılmış. Şu anda Türkiye halkını teslim almış durumda. Teslim mi olmalıyız, biat mı etmeliyiz? Bunun için mi varız? Biz bu ülkenin kaderini değiştirmeye talip olmadık mı? Bunun için yola çıkmadık mı? O zaman yapacağız. Biraz baskı, biraz zulüm olunca geri durmak olmaz" diye konuştu.
'Direnmek en meşru haktır'
Kürdistan'da devletin katliamlarına karşı direnmenin meşru olduğunu vurgulayan Yüksek, şöyle devam etti: "Bize demokratik yollardan, siyasal yollardan bütün bu sorunları çözme şansı bırakmadılar. 'Gücüm var, askerim polisim var, ezeceğim, bastıracağım' diyorlar. Yeniden şekillenme sürecinde kendi faşist yapılarını yenileyerek hakim etmek istiyor. Şimdi ya bunlar başaracaklar ya da bizler başaracağız. Bunun başka bir yolu yok. Dolayısıyla süreç bizim açımızdan aktif mücadele etme sürecidir. Bu süreçte her tür mücadele yolu meşrudur. Eğer bir devlet, toplumuna karşı silah, tank, top, asker ve polis her türlü enstrümanı kullanmaya başlamışsa buna karşı direnmek en meşru haktır."
'Kürtler bu defa kaybetmeyecek'
AKP hükümetinin savaş kararını çok önceden aldığını ifade eden Yüksek, Kürt halkının ve ezilenlerin kaderini AKP'nin eline bırakmayacağını söyledi. Yüksek, "Biz daha öncede söyledik. Bunlar köprüyü atmışlar, bunlar niyeti bozmuşlar, bu işi bitirmişler. 30 Ekim 2014 MGK toplantısında savaş kararı aldılar. Sonra adım adım savaşı geliştirdi. Kürt halkı da 'Biz size artık biat etmeyeceğiz' dedi. Yüz yıl önce de böyle oldu. Dünya yeniden şekillendi. Kürtler örgütsüzdü, kaybetti ama bu defa kaybetmeyecek. Onun için AKP'nin insafına artık kaderimizi terk etmeyeceğiz. Kendi kaderimizi kendimiz çizeceğiz. Özerk ve özgür mü yaşamak istiyoruz? Bunun adımını atacağız" dedi.
'Devlet Kürdistan'da işgalcidir'
Devletin, kolluk güçleriyle kullandığı şiddetle Kürdistan'da işgalci durumda olduğunu kaydeden Yüksek, şunları söyledi: "Çok baskı uyguluyorlar. Cumhuriyet tarihin en büyük savaşını yürütüyorlar şu an. Her kente yönelik sıkıyönetim uygulaması ve savaş. Bu savaşı AKP şu andan kaybetmiştir. Çünkü şu an Kürdistan'da girdiği kentlerde bu hükümet adına asker ve polis dışında hareket eden kimse yoktur. Devletin hiçbir kurumu yoktur. Kamu daireleri yoktur. Sadece asker var, polis var. Zorla tahakküm kurmak üzere yürüttüğü bir süreç var. Toplumu kaybetmişseniz bitmiştir. Devlet olarak asker ve polis üzerinden varlığınız devam ediyorsa işgalcisiniz."
'Kavga büyümüştür, yerinizi alın, mücadele edin'
Savaşı nihayete erdirmek istediklerini söyleyen Yüksek, şöyle konuştu: "Bir 30 yıl daha devam etsin istemiyoruz. Hükümet de tasfiye etmek istiyor. Batıda yaşayan her Kürt'e, her demokratik Türk'e düşen sorumluluk, öncelikle süreci bu çerçevede görmesidir. Ve bu kavgada yerini belirlemesidir. Yarın herkesin kendi çocuğuna, kendi torunlarına sözü olabilsin. Bu kavga olduğunda sen ne yaptın sorusuna cevabı olmalı. Batıdaki halkımız izleyerek veya ağlayarak bu sürece katkı yapmış olamaz. Kavga büyümüştür, yerinizi alın, mücadele edin" dedi.
'Fırtınayı durduramazsak tsunami olarak döner'
AKP'nin sessizlikten güç aldığını kaydeden Yüksek, "Sessizlik devam ettiği müddetçe AKP daha çok cesaretleniyor ve ondan güç alıyor. İlk tank Kürdistan kentlerine girdiğinde İzmir ayağa kalksaydı, ikinci tank girmezdi. Bu fırtına geçsin gitsin ben evimde saklanayım demek büyük bir gaflettir. Bilinsin ki bu fırtına gelip geçtiğinde biz durduramadıysak size tsunami olarak geri dönecek. Onun için biz bu süreci izlememeliyiz. Televizyondan film seyreder gibi olmaz. Kendi tarihimizi şekillendiriyoruz. O zaman rol almalıyız. Ancak böyle AKP faşizmini ve savaş politikalarını durdurabiliriz" diye konuştu.
'Kürdistan'da yeni bir hayat kuruluyor'
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın "Teröristleri temizliyoruz" sözlerine kimsenin inanmadığını dile getiren Yüksek, Batı'daki tüm yurttaşları mücadele etmeye ve Kürdistan'a ses vermeye çağırdı. Yüksek, şunları kaydetti: "Başta İzmir'deki halkımız olmak üzere Türkiye'nin batısında yaşayan bütün halkımızı bu tarihsel mücadele sürecinde rolünü oyamaya çağırıyoruz. Bütün ezilenler, ötekileştirilenler, emekçiler, işçiler rolünü oynama zamanıdır. İnanın ki biz başaracağız. Bu defa olacak. Bu defa onlar başaramayacaklar. Ne kadar daha erken bir mücadele yürütürsek o kadar erken sonuç alırız. Ne kadar geç kalırsak o kadar çok insan ölür. Bu tarihsel dönemde rolümüzü oynamalıyız. Bir yandan direniş bir yandan inşa süreci var. Başka bir hayat kuruyoruz. Ülkenin aydınlık yüzü olan insanlar, Brezilya'da bir mücadele olduğunda yazıyorsunuz. Gelin Kürdistan'da yeni bir hayat kuruluyor. Gelin bunu yazın." (kaynak:diha)