Dünyada kadınlar arasında en yaygın görülen 4. kanser türü olan rahim ağzı kanseri, pandemide daha büyük bir tehdide dönüştü. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ülkelerin %43’ünün sağlık imkanlarını pandemi ile mücadeleye aktarmasından ötürü rahim ağzı kanseri tedavilerinin yetersiz kaldığını, yalnızca 2020’de 604 bin yeni vakanın %55’ten fazlasının (342 bin) ölümle sonuçlandığını açıklandı. WHO verilerine göre, dünyada her yıl 300 binden fazla kadın, rahim ağzı kanserinden yaşamını yitiriyor. Ölüm vakalarının 10’da 9’u düşük ve orta gelirli ülkelerde görülüyor. Dünyada HPV virüsüyle yaşayan kadınların, rahim ağzı kanserine yakalanma olasılığı sağlıklı kadınlardan 6 kat daha fazla. Türkiye’de ise her 5 kadından birinde rahim ağzı kanserine davetiye çıkaran HPV virüsü bulunuyor.

Rahim ağzı kanserinin dünyada HPV virüsünün neden olduğu ölümcül hastalıklar arasında ilk sıralarda yer aldığını belirten Jinekolojik Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Gökhan Boyraz, “200’den fazla çeşidi bulunan HPV virüsü ile rahim ağzı kanseri arasında doğrudan bir ilişki bulunuyor. HPV virüsü, anüs, vajina, penis ve gırtlak kanserine kadar çok sayıda ölümcül hastalığa, dış genital bölgelerde ve ses tellerinde siğiller oluşmasına neden oluyor. Rahim ağzı kanserine yakalananların %50’si bu virüsün bir türü olan HPV 16, %20’si ise HPV 18’e maruz kalıyor. Araştırmalara göre, Türkiye’de genç kadınlar arasında HPV görülme sıklığı %20’yi buluyor. Başka bir ifadeyle Türkiye’de her 5 kadından birinde HPV virüsü görülüyor” ifadelerinde bulundu.

Kadın doğum uzmanı değil, jinekolojik onkoloji uzmanı!

Rahim ağzının mikroskop ile büyütülerek incelenmesini sağlayan kolposkopi işleminin hastalığın erken devrede tespit edilmesine yön verdiğini söyleyen Jinekolojik Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Gökhan Boyraz, “Bu işlemi uygulayan hekimin eğitimi ve tecrübesi hayat kurtarabilir. Derinlikli yapılmayan işlemler sırasında kanser öncüsü lezyonlar gözden kaçabilir. Bu durum hastalığın tedavisi için çok büyük önemi bulunan erken tanı şansını ortadan kaldırabilir. Düzenli jinekoloji muayeneleri ise hastalığın erken devrede teşhis edilmesini olanaklı kılar. Hastalığın tedavisinin kadın doğum bölümleri değil özel eğitim ve tecrübe gerektiren jinekolojik onkoloji bölümlerindeki uzmanlar tarafından yürütülmesi kritik bir öneme sahip” diye uyardı.

Güçlü bağışıklık sistemi HPVnin en büyük düşmanı

Her pozitif HPV testinin rahim ağzı kanserine işaret etmediğini belirten Doç. Dr. Gökhan Boyraz, hastalığın oluşum ve tedavi sürecine ilişkin şu değerlendirmede bulundu: “Çoğunlukla cinsel ilişki sırasında bulaşan HPV, vücuda girdiği andan itibaren bağışıklık sistemi devreye giriyor ve bu virüsü vücuttan atmak için antikorlar üretiyor. Güçlü bir bağışıklık sistemi, virüsü 12 ay içinde vücuttan temizleyebiliyor. Aksi halde virüs, rahim ağzındaki hücrelerde DNA’ya nüfuz ederek kanser sürecini başlatıyor. Bu kötü senaryoda, rahim ağzında oluşan lezyonlar 3 aşamada rahim ağzının tamamına hızla yayılıyor. Sigara ve alkol tüketimi, sağlıksız beslenme ve düzensiz uyku alışkanlıkları virüsün rahim ağzında kalıcı bir duvar örme ihtimalini artırıyor.”

HPV aşısı önemli bir koruyuculuk sağlamaktadır

HPV aşısı tüm dünyada yaygın olarak kullanılmaktadır. Türkiye`de de HPV aşısı bulunmakta ve hastalar eczanelerden ulaşabilmektedir. Aşı ile bireyler bağışıklık sistemlerine HPV`yi tanıtıp, HPV`nin vücuda girmemesini veya girmişse de tutunanamasını sağlıyor. Doç. Dr. Gökhan Boyraz “Aşıyı cinsel aktif çağdan önce tüm kadın hastalarına ve hatta HPV tanısı almış hastalarıma da öneriyorum” dedi.

AHCC Bağışıklık Sistemini Destekleyerek HPVnin temizlenme sürecini hızlandırıyor

Japonya’da yalnızca imparatorların kullandığı Shitakee - Kara Orman mantarından elde edilen alfa-glukan ağırlıklı Aktif Heksoz Korele Bileşik (AHCC) maddesinin bağışıklık sistemini güçlendirerek HPV virüsünün vücuttan temizlenmesini kolaylaştırdığına değinen Doç. Dr. Gökhan Boyraz, “Bu yönde yapılan araştırmaların sayısı giderek artıyor. Amerika’da yapılan bir araştırmada 6 ay süreyle günde 1 gram AHCC desteğinin HPV virüsünün vücuttan temizlenmesini yaklaşık %45 oranında artırdığı rapor edildi. Aynı çalışmada günlük kullanım dozu arttırıldığında, 6 ay süresinde günde 3 gram AHCC kullanan hastalarda virüsün %66.7’sinin, 12 ay kullananlarda ise yaklaşık %70’inin temizlendiği bulgusuna ulaşıldı. AHCC kuvvetli bir antioksidan olarak vücudun bağışıklık sistemini güçlendirerek virüsle mücadelesini destekliyor” dedi. Türkiye`de de gerek yerli üretim, gerek ithal AHCC ürünlerinin bulunduğunu belirten Doç. Dr. Gökhan Boyraz HPV hastalarına klinik tedavi işlemlerinden sonra, takip sürecinde AHCC`yi önerdiğini belirtti.