Halkımız arasında tavsiye niteliğinde yaygın deyimler var. "Büyük lokma ye, büyük laf etme." Ya da "boyundan büyük işlere girişme" derken öğüt verme huzur ve sükuneti arama, onunla gelen mutluluğu paylaşmak adına uyarıdır. Biz bir başımıza olsak “korkunun ecele faydası olmaz” diyebiliriz. Ancak sorumluluk sahipleri ince eleyip sık dokumalı...
Rusya uçağının düşürülmesi bir haklılık iken, kahramanlık gösterisine dönüşmesi tasvip edilmeyen bir davranış oldu. Ülkede iç savaş boyutuna gelmiş, bir kaos, kargaşa ve beraberinde gelen huzursuzluk yetmez, bu kez Rusya tedirginliği başladı.
Dünyada ülkeler soğuk savaş manevraları sürdürürlerken, uluslararası arenada kahramanlık yapılacak zaman değildir. Bir mecburiyet olsa dahi bunun bürokratik yollarla aşılması, meşru zemin ve şartlar haklılığa pay biçerdi. “Angajman kuralları” deyip ülkedeki yaşam koşulları göz önüne alınmadan, vatandaşın korku ve paniğe kapılmasına fırsat verilmemeli, tehlikeli maceralar kazanım değil kayıptır.
Haklılığını savunmak çok basit... Ancak biraz genişçe düşündüğümüz zaman farklı düşünceler beynimizi kemirdiğini hissedersiniz. Kaldı ki Rusya yıllardan beri iyi geçindiğimiz bir komşu. Ayrıca ekonomik dinamiklere canlılık kazandıran, yaptığı ithalatla dış ticaret açığının kapanmasında önemli rolü olduğu bir gerçek.
Günlük siyasi çıkarların dünya siyasi dengelerin çalkantısına heba edilmemeli, ülkeler arası anlaşmalar dikkate alınmalıdır. Bir uçağın düşürmek değil; o ülkeyi dünya karşısında zor duruma düşürmek, daha evladır. Hele bir pilotun öldürülmesi, savaş suçu olduğunu bile bile ülkemizin sahip çıktığı Türkmenlerin bunu bir kahramanlık olarak sunmaları, o yetmez ölünün başında alışıla gelmiş şekliyle poz verme ne kadar acı…
Ülke idarecilerinin yanlışları eleştirilmeli, doğrusu takdir edilmelidirler. Sorumluluk sahibi her insan ülke menfaatini düşünerek hareket etmeli, duygusal cezbelere katılmamalıdırlar. Nasıl bir milli maçta ülke bir noktaya kilitleniyorsa, bu tür durumlarda da böyle olacağı bilinmelidir. Ancak hiç kimse Rusya ile karşı karşıya gelmenin bir yarar sağlamayacağı, hele “göğüs göğse” savaşmanın zamanı olmadığı gibi popülist yaklaşımlarla hedefe varılmayacağı da bilinmelidir.
Suriye'de neyin doğru, neyin yanlış olduğu gerçeğine daha varamadık. Dün Irak’ta neyin yanlış olduğunun farkında değildik. Ancak zaman için de doğruları gördük, ülke menfaatinin farkına vardık. Dün veya bugün iyi dediğin ve yardımına koştuğumuz, yarın neler yapacağı süreç işidir. Onun için komşu ülkelerle ilişkileri asgari müştereklerde buluşturmak bir bilinç ve sorumluluk işidir.
Bu ülke sathında yaşayan vatandaşların, atalarının akan kanıyla çizilen bu coğrafya sınırlarını, maceralarla, kahramanlık söylemleri ile tehlikeye sokmanın hesabı ağırdır. Hiç kimsenin "uysal koyun" olmasını beklemediğimiz gibi kurt olmalarını da beklemiyoruz.
Bu ülkede yaşayan tüm halkların oluşturduğu kardeşlik, dostluk siyasilerin kaprislerine alet edilmemelidir. Gazetelere televizyonlara bakılarsa, bu işten mali piyasalar memnun değil, Rusya'dan akan doğal gazın sonu meçhul. Turizm ağır bir darbe yedi. Vizesiz girişler iptal edildi. Ekonomik ve siyasi bir sürü karar alınma hazırlığında...
Suriye ile resmen düşmanız. Rojava’daki Kürtlerle zıtlaşma zaman zaman kinlenip öfkemizi bombalı saldırılarla noktalıyoruz. İran’la çok iyi bir muhabbetimiz yok. Yıllardır Yunanistan'la sınır konusunda uçakların dalaşmaları, hava sahalarının ihlalleri hepsi ülkenin zararınadır. Bir de Rusya bunların üzerine eklenmesi... Komşularla ilgili karamsar bir coğrafya sınırımız olmasına rağmen, iç barış her şeyden önemli.
Rusya görüldüğü kadarıyla Türkiye'yi büyük bir kıskaca almıştır. Uçak olayını uluslararasına taşıma düşüncesini açıklamadığına göre; uzman yorumları Rusya kendi yöntemleriyle kendini etkin kılma çabasında... Bu da büyük felaketlerin tedirginliğini hissettiriyor.
Seçimin kazanılması demek; bu ülkeyi dar boğazdan kurtarmak, barış ve huzuru sağlamaktan geçer. İstikrarsızlığın korkusu yeni hükümeti yaratmıştır. Yeni hükümet eline geçirdiği gücü vatandaşların lehine kullanması gerekirken, tamda zamansız, aleyhine çevirmesi büyük tedirginliğe neden olmuştur.
Hani İtalya'ya, Yunanistan'a, Suriye'ye Irak'a hep meydan okurduk. Şimdi ilk fırsata Rusya ile anlaşma yoluna gitmek için çareler aramamız bir nedamet olarak algılanmamalıdır. Bu uluslar arası anlaşmaların gereğidir. İster güçlü, ister muhtaç ülkeler olsun, onlarla komşuluk ilişkilerini belli bir düzeyde tutmak, menfaat ve insanlığın gereği olduğu kadar, dinimizin emridir.