Türk çiftçisi, yıllık 118 milyon ton bitkisel üretim yapıyor. 72 milyonun üzerinde küçük ve büyükbaş hayvan varlığına sahipken, yıllık 785 bin ton su ürünleri, 2,2 milyon ton kanatlı sektöründe üretim hacmine ulaşmış durumda.
Türk çiftçilerinin ürettiği lezzetler, Türkiye’de turistlerle 120 milyona ulaşan insanlığın beslenme ihtiyacını karşılarken, Türk tarım ihracatçıları, 200 civarında ülkeye ihraç ederek Türkiye’ye yıllık 25 milyar dolar döviz kazandırıyor.
Dünya Çiftçiler Günü ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Ege İhracatçı Birlikleri Yönetim Kurulu Başkanları, küresel ısınmanın etkilerinin kartopu gibi büyüdüğü, tarımsal üretim alanlarının daraldığı, artan nüfusunu beslemek için tarımsal üretimin stratejik bir konuma geldiğini, tarımsal üretimi artırmanın zorunluluk olduğuna dikkati çekti.
Pandemiyle birlikte, "Paramız var ithal ederiz" söyleminin rafa kalktığını, pandemi sonrasında, yerli üretimi artırma yaklaşımının öne çıktığına işaret eden EİB Başkanları, çiftçilerin üretime devam edeceği, tarım ürünler ithalatımızın düşeceği, tarım ihracatımızın artacağı formüllerin bulunması ve hayata geçirilmesi çağrısında bulundular.
Eskinazi: “İhracat tarımsal üretimin sigortası”
Tarımın kapsamlı politikalarla desteklenmesi ve değer zincirinin etkinliğinin artırılması çağrısında bulunan Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, tüketiciye doğrudan teslimat, gıda e-ticareti gibi alanlarda ülke olarak çalışmalar yapmamız gerektiğine işaret etti.
Avrupa ülkelerinin Tarım 4.0 ile özel planları destekleyerek ve çiftçilere finansal teşvikler sunarak tarım sektöründe dijital bir devrim başlattıklarını anlatan Eskinazi, “Türkiye’nin sahip olduğu potansiyeli ortaya koymak için sadece doğru ve uzun vadeli politikalara ihtiyacı bulunuyor. Ayrıca pandemi sürecinde dahi kısıtlamalara rağmen üretim yapan çiftçilerimizin gelir seviyesinin artması gerekiyor. Yüksek teknolojili tarım uygulamalarına geçilmesi, bu alanda insan gücünün yetiştirilmesi, çiftçiye üretimin her aşamasında bilgi ve teknik yardım sunulması, daha etkin bir kooperatifçilik sisteminin hayata geçirilmesi gibi uygulamaların yer aldığı kapsamlı bir tarım düzenlemesine ihtiyaç var. Tarım ürünleri ihracatı üreticiler için sigorta. Pandemi ve arkasından gelen Rusya-Ukrayna savaşı sonrasında tarımsal ürünlerin bazılarına getirilen ihracat kısıtlamaları aceleyle alınmış yanlış kararlar olarak değerlendiriyoruz. Orta ve uzun vadede Türk ihracatçısına ve üreticisine zarar vermemesi için bu tür kararlar alınmadan önce sektörlerin görüşleri alınmalı” dedi.
Girit: “Su ürünleri ve hayvansal mamullerde dünyada ilk 10’dayız”
Türkiye’nin su ürünleri, kanatlı eti, yumurta, süt ürünleri ve bal üretim ve ihracatında dünya genelinde ilk 10 ülke arasında yer aldığı bilgisini veren Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği Başkanı Bedri Girit, yıllık 3,5 milyar dolar ihracat hacmine ulaştıklarını iletti.
Türk ihracatçısının dünyanın her tarafına ihracat yapma kabiliyetine sahip olduğunu vurgulayan Girit, “İhracatın yolu rekabetçi üretimden geçiyor. Bitkisel ve hayvansal üretimde tohum, gübre, yem, ilaç ana girdiler. Bu kalemlerle yerli girdileri artırmamız gerekiyor. Bu sayede hem üretimimizde dışa bağımlılıktan kurtuluruz, hem de üretimde sürdürülebilirliği sağlamış oluruz. Bu noktada hızlı aksiyon aldığımız takdirde Türkiye, 2030 yılında 40 milyar dolarlık tarım ürünleri ihracatına ulaşabilir” şeklinde konuştu.
Uçak: “Tarım sektörüne gençleri kazandırmak istiyoruz”
Türkiye'nin uzun vadede kalkınması için tarımın ve gençlerimizin gücüne her zaman inandıklarını aktaran Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Hayrettin Uçak, eğitimli gençlerin tarım sektöründe daha fazla yer alması çabası içinde olduklarının altını çizdi.
Gençlerin sürdürülebilir tarım süreçlerine hâkim olmaları için “Üçüncü Kuşak Tarım Girişimciliği Eğitim Programı”nı hayata geçirdiklerini anlatan Uçak, “6 haftalık eğitim programında 50 yetenekli gencimiz sürdürülebilir tarım süreçleriyle ilgili eğitim aldı. Bu gençler, AB Yeşil Mutabakat’ına uygun, karbon ayak izini azaltacak proseslerde üretim yapabilecek konuma geldi. İyi Tarım Uygulamaları, uluslararası sertifikasyon süreçlerini, dünyadaki talep değişiminin farkına vardılar ve yetkinlikleri arttı. Gençlerimizin yenilikçi düşünceleriyle Türkiye yaş meyve sebze ve mamulleri sektörlerinde bugün 5,3 milyar dolar seviyesinde olan ihracatını kısa sürede ikiye katlayacak konuma gelecek” dedi.
Işık: “Türkiye organik sektöründe 35 yıllık deneyime sahip”
Dünya genelinde 8 milyar insanın gıda ihtiyacının her geçen gün arttığına değinen Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Mehmet Ali Işık ise; “Dünya genelinde gıda ihtiyacı her yıl yüzde 1,3 artarken sağlıklı ve güvenli gıda peşinde koşan milyarlarca insan var. Tüketici bilincinin her geçen gün arttığı günümüzde bu kitlenin sayıları sürekli artıyor. Bu arayışların sonucunda 35 yıl önce Ege Bölgesi’nde organik üretim ve ihracat yolculuğu başladı. Günümüzde 500 milyon dolarlık ihracat potansiyeline ulaştık. Bu ihracatın yüzde 75’ini Ege Bölgesi gerçekleştiriyor. Organik üretimde ve ihracatta büyüyebileceğimiz bir zemin var. Bunu kullanmalıyız. Organik tarımı artırdığımız takdirde küresel ısınmanın etkilerini de azaltabiliriz.”
Türkiye’de organik üretimin 2020 yılında toplamda 1 milyon 123 bin tona ulaştığını aktaran Işık, üretim alanımızın ise 268 bin ha olduğunu, organik ürünlerin 50 bin tonunun İzmir’de, 140 bin tonunun Manisa’da ve 143 bin tonunun Aydın’da üretildiğini Ege Bölgesi’nin organik ürün ihracatı yanında, 380 bin tonluk organik ürün üretimiyle, üretimde de güçlü bir oyuncu olduğunu sözlerine ekledi.
Öztürk: “Hububat bakliyat yağlı tohumlar ihracatı 10 milyar doları geçti”
Türkiye’nin gıda ihracatının son 1 yıllık dönemde 24,5 milyar dolara ulaştığı bilgisini paylaşan Ege Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Muhammet Öztürk, hububat bakliyat yağlı tohumlar sektörü olarak 10 milyar dolarlık ihracatla Türkiye’nin gıda ihracatının yüzde 42’sini yaptıklarını aktardı.
Türkiye’nin dış ticaret açığı verdiği bitkisel yağ, buğday, arpa, mısır, bakliyatlar başta olmak üzere Anadolu topraklarında yetişebilen tarım ürünlerinin üretiminin artması için yoğun çaba gösterilmesi gerektiğini anlatan Öztürk, “Tarımsal üretimimizi doğru bir programla artırdığımız takdirde yıllık ihracatımız artacağı gibi, 2021 yılı sonunda 19,5 milyar dolar seviyesine çıkan gıda ithalatımız daha da gerileyecektir” tespitinde bulundu.
Umur: “Virginya ve burley tütünü üretimi artacak”
Türkiye’de üretilen tütün mamullerinde kullanılacak tütünün kademeli olarak yüzde 30’unun Türkiye’de üretilmesi zorunluluğu geleceği bilgisini paylaşan Ege Tütün İhracatçıları Birliği Başkanı Ömer Celal Umur, bu süreçte özellikle virginya ve burley tipi tütün üretiminde artış olacağını ifade etti.
Virginya ve Burley tipi tütün üretiminin Türkiye’de başladığının altını çizen Umur, “Virginya tütünü yıllık 10 milyon kilo üretim seviyesine ulaştı. Burley tütünü de 300 ton deneme üretimi yapıldı. Dünyada sigaralarda yüzde 10-15 aralığında Türk tütünü kullanılıyor. Virginya ve burley üretimini artırarak yüzde 100’üne hitap eder konuma geliyoruz. Bu durumun önümüzdeki yıllarda tütün ithalatımızı azaltacağını da söyleyebiliriz.” dedi.
Er: “Zeytincilik sektöründe verimliliğe odaklanmalıyız”
Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Başkanı Davut Er, Türkiye’nin son 20 yılda zeytin ağacı varlığını 90 milyondan 190 milyona çıkardığını, bundan sonraki süreçte zeytin ağacı varlığını artırırken odaklanması gereken bir diğer başlığın verimlilik olduğunu vurguladı.
Son 1 yıl içinde dökme zeytinyağı ihracatına getirilen iki yasağı hatırlatan Er, “Tarım Bakanlığının asıl odaklanması gereken nokta ihracatı kısıtlamak değil, ağaç başına verimliliği artırmak olmalıdır. İspanya 330 milyon zeytin ağacıyla yıllık 1,5 milyon ton zeytinyağı üretirken, biz 190 milyon zeytin ağacımızla bu yıl 235 bin ton rekolte elde edebildik. Diğer üretici ülkelerin ağaç sayıları ve rekoltelerine baktığımızda da verimliliklerinin bizden daha iyi olduğunu görüyoruz. Verimliliği artırmak için üreticilerimize verilen destekler, ambalajlı ürün ihracatımızı yükseltmek için de ihracatçılarımıza verilen destekler artırılmalıdır” şeklinde konuştu.
Gürle: “Kekik plantasyonlarıyla üretimi artırmalıyız”
Ege Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği Başkanı Ali Fuat Gürle, Türkiye’nin 2021 yılında gerçekleştirdiği 182 milyon dolarlık odundışı orman ürünleri ihracatının yüzde 61’ini oluşturan 112 milyon dolarlık dilimini yaptıklarını özellikle defne ve kekik ihracatında dünya lideri konumunda olduğumuzu, yeni kekik plantasyonlarıyla Türkiye’nin kısa vadede 25 bin ton, orta vadede 40 bin ton kekik üretebilecek potansiyeli barındırdığını, kekik üreticilerinin desteklenmesi gerektiğini vurguladı.
Dünya Çiftçiler Günü Bilgi Notu
11.05.2022
Türkiye genelinde 2021 yılında toplam bitkisel üretimimiz 118 milyon ton ve tarım alanımız ise 23.445.680 ha’dır (TUİK).
Türkiye üretiminde dünyada birinci olduğu fındık, kiraz, incir ve kayısının yanı sıra ayva, haşhaş tohumu, kavun ve karpuzda ikinci; mercimek, antepfıstığı, kestane, vişne ve hıyarda üçüncü; ceviz, zeytin, elma, domates, patlıcan, ıspanak ve biberde ise dördüncü sırada bulunuyor.
Tarım sektörünün ülke ekonomisi içerisindeki yeri, tarımın genel ekonomi içerisinde yaratmış olduğu katma değer ile ölçülmektedir. Sektördeki faaliyetler, bir taraftan ülkenin gıda ihtiyacını karşılarken, diğer taraftan nüfusun önemli bir kısmına istihdam alanı oluşturarak ekonomiye katkıda bulunmaktadır. Ekonomik anlamda sadece tarımsal üretim bakımından ülkemizde GSYİH'nın %5'ini oluşturması ve işgücünün %19'unu istihdam etmesi sebebiyle tarım sektörü ülke ekonomisinin en önemli sektörlerinden birisidir. Türkiye, toplam ihracatın %10'undan fazlasını oluşturan net bir tarım ürünleri ihracatçısıdır ve dünya pazarlarına erişimi sektör için çok önemli bir konudur.
Küçük ölçekli ve geçimlik çiftliklerin baskın olması, çok küçük parçalı arazi yapısı vb. çeşitli yapısal darboğazlara rağmen, Türkiye fındık, kuru meyveler ve bazı taze meyve-sebzelerin önemli tarımsal ihracatçıları arasında yer alırken; başlıca ihracat noktaları arasında Avrupa Birliği, Rusya Federasyonu, ABD ve Irak gibi ülkeler yer almaktadır (OECD, 2019).
Organik Tarım Araştırma Enstitüsü (FIBL) ve Uluslararası Organik Tarım Hareketleri Federasyonu (IFOAM) tarafından hazırlanan organik tarım istatistiklerine göre, dünyada organik tarıma en çok toprak ayıran ülke Avustralya. Türkiye bu listede Avusturya, İsveç, Çek Cumhuriyeti ve Yunanistan’ın ardından 18. sırada yer alıyor. 2020 yılı Organik bitkisel üretim toplamda 1 milyon 123 bin ton ve üretim alanımız ise 268 bin ha’dır. Organik ürünlerin 50 bin tonu İzmir’de, 140 bin tonu ise Manisa’da, 143 bin tonu ise Aydın’da üretilmektedir (Tarım ve Orman Bakanlığı, 2022).
Tarım sektörü, gıda maddeleri tüketim mallarının en önemli bölümünü oluşturduğundan ve sanayi malları için hammadde özelliği taşıdığından kalkınmada ayrı bir öneme sahiptir. Türkiye’nin coğrafi konumu, iklim ve bitki çeşitliliği gibi konular bakımından tarıma elverişli bir ülke olması ekonomik büyüme ve kalkınma sürecinde tarım sektöründen azami ölçüde faydalanmasını gerekli kılmaktadır.
Hızlı nüfus artışı karşısında gıda kaynaklarının azalması, tarımın önemini kuşkusuz daha da artırmaktadır. Sürdürülebilirlik ve Gıda Güvenliği ilkesi çerçevesinde, bireylerin dengeli ve yeterli beslenmeleri konusu ülkelerin temel önceliğini oluşturmasının yanında tarımın geliştirilmesi konusunu da ön plana çıkarmaktadır.
Her geçen gün artan tüketici bilinciyle birlikte, hem Türkiye’de hem de dünyada özellikle korona virüsün etkisi tarımsal üretim ve gıdanın önemini bir kez daha öne çıkarmıştır. Kendine yeterlilik, yerel üretim ve tüketim, çiftçiliğin ve tarımsal faaliyetlerin desteklenmesi öncelik haline gelmiştir.
Kendi başına üreten, refah ve huzurlu bir toplum için sabır, samimiyet ve emeği harmanlayan insanoğlunun en kadim mesleği olan çiftçiliğin ve çiftçilerimizin 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Gününü kutlarız.
Hibya Haber Ajansı