Yollarda duran kolcular gelen geçen vatandaşı yoklar, kaçak tütün içip içmediğini kontrol ederlerdi. Kimileri  “tütün tabakasını” atar kaçardı. Kimisi içmediğine dair yeminler ederdi. Bazen bir sığara kâğıdı destesini atmaz şapkasına,  neçeğinin arasına saklarlardı.  Kimi zaman kolcular,  kaçak tütün içen vatandaşların parmaklarını koklar, bıyıklarına bakar onların kaçak tütün içip içmeğini söyler, onlara ceza keserlerdi. Vatandaşa sigaranın içilmeyip terk edilmesi değil içilecekse tekel tütünü içmesine teşvik edilirdi.

&&&&

Bir zamanlar tütün kimin evinde yakalanırsa eroinden, esrar muamelesi görürmüş. Yıllardan da kıtlık senesidir. Açlık sefalet diz boyu. Karneyle ekmek verilmekte… Birkaç yaprak tütün bulan adamın biri, bulduğu yaprak tütünü götürür adliyenin önünde doğramaya başlar. Gelen geçen polisler, hâkimler, savıcılar ona bakar gülerlermiş.  Adam onlara bakar ve bağırır; “ bakın bakın ben tütün doğruyorum.” Biri onun bu bağrışlarına dönüp, “biliyorum sen hapishaneye girip aç karnını doyurmak istiyorsun” deyip geçer gider.

&&&&

Adıyaman yöresinden bir tütün kaçakçısı bir yük tütün getirip Harran yöresine götürür. Yükünü bir eve döker ve köylülere haber gönderir. Gelen köylü tütünden biraz alıp sigarasını sarar sonra tıka basa tabakası doldurup “ tanşuf” (Arapça ver bakayım, deneme amaçlı alma) deyip ayrılırlar. Bizim tütün kaçakçısı “tanşufun” ne olduğunu bilmemektedir.  Derken tütün biter. Tütün kaçakçısı katırına binip köyüne döner. Babası “gel hele oğlum tütünü nasıl verdin ne kazandın dediğinde, oda; “baba hepsini” tanşufa verdim” der.

&&&&

Tütünden konu açılmışken şu fıkrayı da yazmadan olmaz. Adamın biri bir arkadaşına dükkânına uğrar selam verir, oturur.  O da ikram olsun diye gelen arkadaşına tütün tabakasını uzatır. Tabakayı uzatırken tabakasını önce bir yoklar, bakar ki içinde çok az tütünü kalmış.  Bir sığara sarsa çok kalın olacak, iki tane olursa da ikisi de ince olacak. Gelen dostuna tütünün az olduğunu, sigaraların ince sarmasını söylemesi de hoşuna gitmez.  Tütün tabakasını arkadaşına uzatırken sözü evirir, çevirir, arkadaşına bir vesileyle bu iki beyti söylemeden edemez.

“Sar buradan bak nasıldır bu tütün./ Aramızda teklif yok istersen al büsbütün.

İnce sar, nazik olsun, olmasın, dolma gibi,/ Dibine dalmayasın, yağmada bulma gibi.”

Arkadaşı sanki onunla ilgili değilmiş gibi tabakayı alır, bakar ve sığara sarmaya başlar. Tabakadaki tütünden iki tane incecik sığara sarar. Birisini kendisi alır, diğerini tabakayla birlikte arkadaşına uzatır. Hani o da o sözlerin altında kalmaz,   sigarasını yaktıktan sonra derin bir nefes çeker, dumanını savurup ayrılırken iki beyitte o söyler;

 “Al tellendir,  boşuna ezilip büzülme,/  Sır saklamak karımız, sakın hiç üzülme…

Sevdim dilini, bilirim insan halini,/ Saklasan da  gördüm tabakanın dibini.”

&&&&

Bir slogan gördüm, okudum. “sigarayı bırak sağlıklı yaşamaya bak.” Ülkede yaşananları hepimiz yakından görüyoruz. Birde bu işin üstüne zamlar eklenince, hele sende emekli isen ve hala sağlık adı altında muayene ve ilaç payı kesiliyorsa kahrolduğun gündür. Birde üstüne üstlük sigara içip kahrolacağına sigarayı bırak yaşamaya bakmak en iyisi. Boşuna dememişler “ direnmek yaşamaktır.” Hele çocukların, gençlerin sigaraya heves ettiği bir zamanda sigara bırakma  kampanyasının bilinçli bir kampanya olduğuna inanıyorum. 

Mella Gerdi'nin tütün için söylediklerini beraber okuyalım.

" Gerdî rabû wexta seher /Qelün tijî agir li ser
Her nefesik pênsid keder Ew dehf diki wê setê "

 ( Gerdi uyandı seher vaxti / piposu dolu ateş üstünde / her nefesi beşyüz keder / dağıtır o saater”

 

Şair  ve Yazar Misbah HİCRİ