Petrol talebi ve resesyon ihtimalleri… Petrol talebini şekillendiren olgunun küresel büyüme beklentileriyle doğrusal ilişkisi olduğu düşünüldüğünde, ilerleyen döneme ilişkin resesyon endişelerinin de fiyatlarda görülen düşüşü açıklaması beklenir. Dünya Bankası, IMF ve küresel Merkez bankalarının büyüme tahminlerinde son dönemlerde yapılan aşağı yönlü revizyonlar ile tahvil piyasaları ve vadeli piyasaların fiyatlama doğrultusunun resesyon ihtimalleri için daha yüksek oranları hesaplıyor olması, küresel ekonominin gidişatı yönünde aşağı yönlü riskleri biriktirmiştir. Bu nedenle şu ana kadar sıkışık arz beklentilerinden yukarı etkilenen fiyatların, daha baskın gelen düşük talep beklentileriyle gerilemesi söz konusudur.

 

WTI ve ABD EIA aylık petrol talebi verilerinin tarihsel karşılaştırması… Kaynak: Bloomberg

 

Politika sıkılaşması, stagflasyon – resesyon ortamı karşılaştırması… Fed’in gidişatına bakıldığında agresif para politikasının Eylül’ü de içine alacak şekilde ilerleyen aylarda devam edeceği anlaşılıyor. Temmuz ayında çok yüksek ihtimalle 75 bps’lik bir faiz artışı daha göreceğiz. Merkez bankalarının enflasyona karşı atmayı planladığı proaktif adımlar, resesyon veya stagflasyon ortamına ilişkin ihtimalleri ortaya koyduruyor. Doğrudan para politikası ile şekillenecek bir enerji talebi olmaması ve benzin fiyatlarının da tam olarak para politikası ile kontrol edilemeyen arz koşulları kaynaklı hareketi bu proaktif adımların da işlevselliğini tartışmalı duruma getirmektedir. Fed’in resesyon ve stagflasyon olgusu içine daha fazla girecek bir ekonomik ortam yaratmaktan kaçınmak istemesi, ilerleyen döneme ilişkin beklentilerin daha az agresif olmasını sağlamaktadır.

 

Petrol talebi ve fiyatının şekillenmesi noktasında 1970’ler ve 80’lerdeki stagflasyonist ortam ile 2007-08 dönemi resesyonist ortam önemli referanslar oluşturmaktadır. 2008 ve 2020 dönemleri talebin çöküş yaşadığı önemli durgunluk dönemleri olarak öne çıkmaktadır. 1970-80’lerdeki durum ise arz ile yönlendirilen bir etkiye sahiptir. 2008’e resesyon, 2020’ye salgın ve 1970-80’lere staglasyon faktörleri üzerinden bakmak gereklidir. 2022’deki durum üç ihtimali de önümüze getirmektedir.

 

Rusya ve OPEC… Rusya’nın piyasadan izolasyonu noktasındaki kısıtlamalar halen önemli bir perspektif oluşturuyor, ancak bir yandan Rusya hem petrolünü Avrupa’ya ulaştırmaya devam ederken, hem de Asya’daki alıcıların da en önemli tedarikçisi konumuna geldi. Özellikle Çin, Hindistan ve Suudi Arabistan ekseninde Rusya çok önemli iskontolar sunuyor. Ural petrolü ile Brent petrol fiyatı arasındaki makas bu iskonto etkisi nedeniyle oldukça açılmış durumda. Güncelde Rus Ural petrolü 79,6 dolardan fiyatlanırken Brent petrol ise halen 113,5 dolarda. Üretim ve sevkiyat aksaklıklarını Rusya bu sayede minimumda tutabilirken, bir diğer önemli etki Rusya’nın sigortalama yasağına karşı kendi alternatifini oluşturma perspektifi. Bu işe yararsa, eğer ABD bu petrol sevkiyatları bloke etmezse ya da Rus petrolü alan ülkelere yaptırım uygulamazsa petrolü Asya’ya ulaştırırken minimum derecede sorun yaşayacaklardır.

 

OPEC boyutuna da şöyle bakmak lazım. Kotayı artırdıkları nokta piyasanın beklediğinin daha altında. Yani yeterince bir kota artışı yapmış gibi görünmüyorlar. Eğer talep resesyondan dolayı çökecekse, petrol arzını artırmaları fiyatları çok düşüreceği için işlerine yaramayacaktır. Bu nedenle kota kararlarını gevşetme noktasında temkinli olmayı sürdüreceklerdir. ABD, kendi ülkesindeki enflasyon etkisini kırmak için, bunun için de petrol fiyatının düşmesini sağlamak için kartele üretim baskısı yapıyor. Ancak ülke içi enflasyon dinamikleri şu an Brent petrol fiyatından çok ülkedeki akaryakıt piyasası etkisinden yönlendiriliyor görünüyor. Petrol fiyat artışları, daha yüksek benzin fiyatı olarak yansırken emtiadaki düşüş muhtemelen benzer katsayıda benzin fiyatı düşüşü olarak yansımayacaktır.

 

Brent petrol fiyatı ve Rus Ural petrolü spreadi… Kaynak: Bloomberg

 

Sonuç? Fed politikaları, OPEC üretim dinamikleri, Rusya sevkiyatları, sigortalama maliyeti, kargo blokeleri, ABD’nin akaryakıt fiyatları planları… Birçok dinamikten etkilenen bir petrol fiyatı var. Resesyon tek başına sürükleyici bir değişken olmayacak, benzer şekilde arz dinamikleri de.. Hatta arz belirsizlikleri, şu aşamada kartel üyelerinin üretim kotaları konusuna daha çekingen yaklaşmalarına neden olacağından daha belirleyici bile olabilir. Fed faizleri çok hızlı bir şekilde tepe noktasına yaklaştıracaktır. Bir yandan da savaş, üretim kotaları be talep belirsizlikleri devam ediyor. Enflasyonla mücadele tartışmalı bir zeminde olduğundan spreadler muhtemelen çok açılacak ve ülkelerde de Brent petrol dinamikleri ve iç piyasa yakıt fiyatları ilişkisi zayıflayacak.

Kaynak Tera Yatırım
Hibya Haber Ajansı