NATO’nun Madrid Zirvesi’nde dün onaylanan stratejik belgede ilk kez Çin’e değinilerek, Çin’in Avrupa-Atlantik sistemine meydan okuduğu iddiasında bulunuldu.

Bu NATO’nun hayali bir düşman yaratarak, bloklar arasında zıtlaşma girişiminde bulunmasının başka bir kanıtı olarak, Soğuk Savaş’ın bir kalıntısı olan NATO’nun dünya barışı ve istikrarına sistematik bir meydan okuma içerisinde olduğunu kanıtladı.

Kuruluşu ve genişleme sürecine bakıldığında NATO’nun, ABD’nin küçük gruplar oluşturarak zıtlaşma girişiminde bulunma siyasetinin aracı olduğu kolayca anlaşılır. Soğuk Savaş’ın sona ermesinden sonra NATO uzun bir süredir kimliğinden ve hedefinden şaşarak, “beyin ölümü”ne doğru ilerlemekte.

Ancak Ukrayna krizinin patlak vermesi NATO’nun canlanmasına fırsat verdi. ABD, NATO'nun genişlemesini teşvik etmek için sabırsızlanıyor ve hatta yeni hamleler amacıyla Asya-Pasifik bölgesine girmek istiyor.

NATO’yu Asya’ya itme çabası

Bu sorunun derinliğine bakıldığında, ABD Çin’i en büyük stratejik rakip olarak görürken NATO bir kez daha ABD’nin siyasi aracı rolünü oynadı. Kısa süre önce, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Çin politikasına ilişkin konuşmasında, Çin'in çevresinde stratejik ortamının "şekillendirileceğini" iddia etti. Bu seneki NATO Zirvesi’nin ilk defa Japonya, Kore Cumhuriyeti, Avustralya ve Yeni Zelanda liderlerini davet etmesi, ABD’nin sözde Asya-Pasifik versiyonu olan bir NATO yaratarak, Çin'in çevresinde stratejik ortamı "şekillendirme” niyetini yansıtıyor. ABD’nin blok zıtlaşmasını Asya-Pasifik bölgesine ihraç etme çabaları karşısında tüm bölge ülkeleri dikkatli olmalıdır.

Ne var ki, Avrupa ile Çin arasında ne ciddi çıkar çatışmaları ne de jeopolitik ihtilaf var. Bu nedenle, NATO’nun yeni stratejik konsept belgesinde, bir yandan Çin’in “sistematik bir tehdit” olduğu, öte yandan Çin’le yapıcı temaslarda bulunmaya açık bir tavır gösterileceği belirtildi. Avrupa’nın Çin’le hem rekabet hem de işbirliği gözeten yaklaşımı, “Çin NATO’ya meydan okuyor” iddiasının asılsız ve absürt olduğunu göstermektedir.

Çin asla başka ülkelerin içişlerine karışmaz, ideoloji ihraç etmez, uzun kol yargı yetkisi kullanmaz, ekonomik zorlama ve tek taraflı yaptırım girişimlerinde bulunmaz. Bu durumda NATO’ya “sistematik meydan okumalar” getirmek nereden kaynaklanıyor?

NATO ise bir yandan kendisini “savunma örgütü” olarak nitelendirirken, diğer yandan taahhütlerine aykırı olarak doğuya genişlemeyi sürdürdü, birçok defa Güvenlik Konseyi’nin onayından geçmeden egemen ülkelere savaş başlattı, “saldırgan bir örgüt” haline dönüştü.

NATO genişledikçe felaket getiriyor

Son zirvede Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya üyeliği kabul edildi. Bu da NATO’nun 6. tur genişlemeye başladığı anlamına geliyor. Tarih, NATO’nun her genişlemesi sonucunda Avrupa’nın genel güvenlik durumunun daha da kötüleştiğini kanıtladı.

Soru gayet açık: Kim güvenliğe meydan okuyor? Kim barışı tehdit ediyor?

NATO, gerçekleri yok sayamaz. Avrupa’yı çalkantılı hale getiren NATO’nun, Asya-Pasifik bölgesinde ve dünyada kaos yaratma girişimleri başarılı olmayacak.

Kaynak Çin Uluslararası Radyosu
Hibya Haber Ajansı