Demir: "İş Sağlığı Güvenliği Yasası kamusal anlayışla yeniden düzenlenmeli"

6331 Sayılı İş Sağlığı Güvenliği Yasası’na ilişkin açıklama yapan sendika ve odalar, yasanın kamusal bir anlayışla yeniden ele alınarak değiştirilmesini istedi.

1121 kez okundu.
Demir: Advert

6331 Sayılı İş Sağlığı Güvenliği Yasası’na ilişkin açıklama yapan sendika ve odalar, yasanın kamusal bir anlayışla yeniden ele alınarak değiştirilmesini istedi.

Şanlıurfa tabip Odası delegesi ve Türk tabipleri Birliği İş Sağlığı ve İşyeri hekimliği Kolu yürütme üyesi Dr. Ferhat Demir yaptığı açıklamada; "6331 Sayılı Yasa’dan vazgeçilmeli, işçi sağlığı alanını taşeronlaştırarak piyasaya açan OSGB’ler kapatılmalı" dedi

Demir,6331 sayılı İş Sağlığı Güvenliği Yasa’sı 20.06.2012 tarihinde kabul edildi, 30 Haziran 2012 tarihinde Resmî Gazetede yayımlandı ve 01.01.2013 tarihinde yürürlüğe girdi. AKP iktidarı yasanın hazırlanış sürecinde işçi sağlığı ile ilgili bütünlüklü-temel bir yasa hazırladıklarını ve bu yasa ile iş kazalarının en aza indirileceğini ve meslek hastalıklarının görünür kılınacağını iddia ediyordu. Hazırlanacak yasayla ilgili TTB ve TMMOB başta olmak üzere emek ve meslek örgütlerinin, alandan birçok bilim insanının uyarı ve önerilerini dikkate almadan, tartışmalar sürerken, AKP iktidarı AB çerçeve direktifini esas alarak 6331 Sayılı Yasa’yı çıkarttı. Yasanın 10. yılındayız. Geçen bu süre içinde yasanın iktidarın iddialarını yerine getirmediği tüm toplum kesimleri tarafından görülmektedir.
30 Haziran 2012 tarihinde yayımlanan 6331 sayılı Yasa’nın hükümlerinin yayım tarihini izleyen 6 ay ila 2 yıl içinde yürürlüğe girmesi öngörülmüştü. Aradan geçen on yıla rağmen, 6331 sayılı Yasa ve uygulamaları henüz oturmamıştır. Sürekli değişiklikler ve ertelemeler yapılmaktadır. AKP iktidarı hazırlamış olduğu yasanın arkasında durmadı ve denetlemedi. Kabulü sırasında bile kimi maddelerinde kademeli geçiş öngörülen yasa hükümleri sonrasında birçok kez yine kademeli şekilde ötelendi ve değişikliğe uğradı.
6331’de yapılan değişikliklerin yasanın uygulamasını geciktirme, etkisini azaltma gibi olumsuz etkilerinin yanında bir diğer boyutu da yasa yapma tekniği ile ilgilidir. Bu kadar kısa sürede çalışma hayatı ile ilgili temel bir yasada çok sayıda değişiklik yapılması “yasama kalitesi” ilkesiyle bir diğer ifadeyle, öngörülebilirlik, izlenebilirlik ve şeffaflık ilkeleriyle de çelişmektedir.
6331 sayılı Taşeronlaştırma Yasası
6331 Sayılı Yasa ile işçi sağlığı ve güvenliği alanı, Ortak Sağlık Güvenlik Birimleri (OSGB) adıyla pıtrak gibi kurulmuş irili ufaklı şirketlere taşeronlaştırılmış, piyasanın koşullarına terk edilmiştir. İşçi sağlığı ve güvenliği alanından kamu tamamen çekilmiş, denetleme görevini bile yürütememiş, caydırıcı cezalar uygulanmamıştır.  Bakanlık dijital evrak ve sözleşmelerin takibini yapmaya çalışırken; işçi cinayetleri artarak devam etmiş, meslek hastalıkları görünmez bir kader olmaya devam etmiştir.
Öte yandan 6331 Sayılı Taşeronlaştırma Yasası, emekçilerin canını alırken, sermayenin işçi sağlığını korumak için yaptığı harcamaları düşürmüştür. Yasa ile iş güvenliği uzmanları hukuk önünde tek sorumlu haline getirilmiş ve patronları koruma altına almıştır. İşyeri hekimleri, iş güvenliği uzmanları ve sağlık çalışanları iş kazalarının asli sorumluları olarak yargılanmakta ve cezalandırılmaktadır. Bu baskı işyeri hekimlerini ve iş güvenliği uzmanlarını yaptıkları işe yabancılaştırmıştır, dokümantasyon uzmanlarına dönüşmüşlerdir.
6331 Sayılı Yasa ile piyasalaştırılan işçi sağlığı hizmetleri ortamında işyeri hekimleri ve iş güvenliği uzmanları OSGB’lerde kiralık işçi konumuna geldiler ve özlük hakları, mesleki bağımsızlıkları ortadan kaldırıldı. 
OSGB çalışanlarının çalışma koşulları, aşırı iş yükü, özlük hakları, ücretlerinin yetersizliği, iş güvencelerinin olmayışı, tam ödenmeyen maaşları ve SGK primleri başta olmak üzere önemli sorunları bulunmaktadır. Tam ödenmeyen SGK primleri ve elden ödeme yöntemleri ile OSGB’ler aynı zamanda vergi kaçırarak kamuya da zarar vermektedirler.
6331 sayılı Yasa, işyeri hekimlerinin, iş güvenliği uzmanlarının meslek örgütleriyle bağlarını keserek sermayenin karşısında yalnız bırakmaya çalışmış, bağımsız mesleki faaliyetlerini yürütecek zemini ortadan kaldırmayı hedeflemiştir.  İşyeri hekimleri ve iş güvenliği uzmanları taşeron işçisinden öteye kiralık işçi tanımlamasını yapacağımız bir çalışma ilişkisi içerisinde birkaç patronlu bir çalışma yürütmektedirler. OSGB çalışanlarının bugün gündemleri; çalışma koşulları, özlük hakları, ücretlerinin yetersizliği, iş güvenceleri vb. konulardır.
OSGB’ler, neo-liberal politikaların işçi sağlığı alanındaki temel uygulama biçimidir. Hizmet satın alma modeliyle, işçi sağlığı hizmetlerini üretim alanlarının dışına taşımıştır. OSGB’ler, oluşturdukları piyasa üzerinden, emek sömürüsünün yoğunlaştırılmasının da, aracı haline getirilmiştir
Tüm bunlarla birlikte yasa, sendikaların ve meslek örgütlerinin alandaki gücünü kırmak için araçsallaştırılmıştır.
İş cinayetleri hız kesmiyor, meslek hastalıkları yok sayılıyor
Aradan on yıl geçti, işçi cinayetleri hız kesmeden devam ediyor. Meslek hastalıkları yine görünmezliğini sürdürüyor. 6331 sayılı Yasa iş kazası ve meslek hastalıklarını önleyemediği gibi artmasına da engel olamamıştır. 2013 yılında İSİG meclisinin kayıtlarına göre 1235 işçimizi işçi cinayetlerinde kaybettik. Yıllar içinde işçi cinayetleri artamaya devam etti ve 2021 yılında 2170 işçimizi işçi cinayetlerinde kaybettik.
6331 sayılı Yasa, Soma’da Ermenek’te, Torunlar A.Ş. de, Kozlu başta olmak üzere, toplu katliamları da önleyemediği gibi, bu katliamların yargılamalarında da, sadece yakınlarını kaybeden işçi ailelerinin değil, kamu vicdanını da rahatlatabilecek bir yargılama zemini oluşturamamıştır.
6331 sayılı Yasa’nın çıktığı 2012 yılından bu yana, mahkemeler yoluyla kayda geçenleri bir yana bırakırsak, SGK kayıtlarına geçen meslek hastalığı tanısı sayılarında değişiklik yoktur. Hatırlanacağı gibi COVID 19 nedeniyle yitirdiğimiz 556 sağlık çalışanın, ölüm nedeninin, meslek hastalığı olarak kayıtlara geçmesinin önündeki engeller, 6331 sayılı Yasa’nın meslek hastalıklarının tanısının konulmasını nasıl engellendiğini göstermesi açısından çok önemlidir.
Aynı zamanda cinsiyetçi bir bakış açısıyla hazırlanan yasa, farklı cinsiyet, cinsiyet kimliği ve cinsel yönelimdeki bireylerin karşı karşıya kaldıkları, sağlıklarını istihdamdaki varlıklarını etkileyen eşitsizliklere, ayrımcılıklara çözüm üretmekten çok uzaktır.
OSGB’ler kapatılmalı, yasa yeniden düzenlenmeli
Onuncu yılına gelindiğinde bu yasanın, kamu yararına olmadığı, işçinin sağlığını ve güvenliğini sağlayamadığı artık bütün yönleriyle ortaya çıkmıştır. 6331 sayılı Yasa’dan vazgeçilmeli, İşçi sağlığı alanını taşeronlaştırarak piyasaya açan OSGB’ler kapatılmalıdır!
İşyeri hekimleri, iş güvenliği uzmanları ve diğer sağlık çalışanlarının özlük hakları, ücretleri, iş güvenceleri kamu tarafından güvence ve koruma altına alınmalıdır, sendikalaşmalarının önündeki engeller kaldırılmalıdır.
Sendikalaşmanın ve sendikal hakların kullanımının önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır. Sendikaların örgütlü olduğu alanların dışında da işçi sağlığı ve güvenliği alanında çalışmaları takip edebilecek, inceleme yapabilmesinin yasal düzenlemesi yapılmalıdır.
6331 sayılı Yasa, yürürlükten kaldırılmalı, emek ve meslek örgütleriyle, üniversitelerle birlikte, işçilerin sağlığını ve güvenliğini merkeze koyan, mesleki sağlık etkileşimlerini araştırarak, gerçekten meslek hastalıklarını görünür kılan, işyeri hekimleri ve iş güvenliği uzmanlarının mesleki bağımsızlıklarını ve iş güvencelerini koruyan kamusal bir zihniyetle yeniden düzenlenmelidir. İşçilerin sağlığı ve güvenliği kamusal bir sorumluktur. "
   

 

# nedeniyle olarak Açıklama olduğu ile Üzere Şanlıurfa ilgili
Yorum Yap
Kalan karakter sayısı : 500
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
Bakan Tunç: Türk yargısından kaçmak olmaz
Bakan Tunç: Türk yargısından kaçmak olmaz
Davutoğlu: Erzincan Başbağlar’da katledilen 33 masum canımızı rahmetle anıyorum
Davutoğlu: Erzincan Başbağlar’da katledilen 33 masum canımızı rahmetle anıyorum