Hong Kong’un Çin Halk Cumhuriyeti idaresine geri dönüşünün 25’inci yıl dönümü yaklaşıyor. Hong Kong Özel İdari Bölgesi’ne bağlı 18 semtteki birçok yapıya dev panolar ve bayraklar asılırken, ışık gösterileri ve çeşitli etkinlikler düzenleniyor.

1842’de sona eren Birinci Afyon Savaşı’yla birlikte İngiltere’nin kolonisi haline gelen Hong Kong tam 155 yıl sonra yeniden 1 Temmuz 1997’yi tekrar Çin idaresine bağlanmıştı. 25’inci yıla girilirken “Bir Ülke İki Sistem” ilkesi altında ilerleyen Hong Kong idaresi cazibe merkezi olmaya devam ediyor. Prof. Dr. Selçuk Çolakoğlu, CRI Türk’te Mehmet Emre Öztürk’ün hazırlayıp sunduğu Üçüncü Taraf’a konuyla ilgili açıklamalarda bulundu. Çolakoğlu, 25 yıl önce ortaya endişelerin bugün beklenenden ötede bir gelişim ile sürdüğünü söyledi.

Çolakoğlu, “Bir Ülke İki Sistem” modelinin kısa süreçte nasıl ilerlediğini şu ifadeler ile özetledi:

“25 yıl önce Hong Kong, İngiliz yönetiminden Çin’e ‘Bir Ülke İki Sistem’ ilkesi altında geri dönerken, temel endişelerden biri, Doğu Asya’nın önemli ticaret ve finans merkezi olan Hong Kong’un dönüş ardından bu ekonomik dinamikliği koruyup koruyamayacağı noktasındaydı. Aradan geçen 25 yıla baktığımızda Hong Kong Çin’e geçtikten sonra istikrarlı şekilde büyümesini sürdürdü ve dünyanın önemli finans merkezi olmaya devam etti. Dolayısıyla bu başarının Çin yönetimi altında devam ettiğini görmüş olduk. Dolayısıyla burada hem Hong Kong bölgesel yönetimi hem de Çin merkezi yönetiminden gelen açıklamalara baktığımızda 25 yılda gelinen noktanın her iki taraf açısından memnun edici olduğunu görüyoruz.”

“ÇİN VE HONG KONG EKONOMİSİ BÜTÜNLEŞTİ”

Öte yandan Hong Kong’un finansal bir cazibe merkezi olmasının küresel ekonomi için önemli bir boyutta olduğunun altını çizen Çolakoğlu, “Hong Kong sadece bir özerk yönetim olarak değil aynı zamanda bir ucunda Makao ve Hong Kong’un bulunduğu Büyük Körfez Bölgesi’nde yer alıyor. Burada aslında büyük bir ekonomik mucize var. Önemli teknoloji devleri doğdu ve dünyanın en önemli limanları burada yer alıyor. Dolayısıyla Çin ve Hong Kong ekonomisi daha fazla bütünleşerek küresel ekonomiye mâl oldu. Çin’in son 10 yılı aşkın dünyanın ikinci büyük ekonomisi olmasında Hong Kong’un büyük payı var. 25 yıl önceki endişelerin giderildiği ve daha ileri noktaya geçtiğini görebiliriz. Bu özellikle pandemi döneminde dünya ekonomisi içe kapanırken, hem Çin’in hem Hong Kong’un bölgesel büyümesine baktığımız dünya ekonomisinden ayrıştığını söyleyebiliriz.” dedi.

Kaynak Çin Uluslararası Radyosu
Hibya Haber Ajansı