Erdoğan'ın konuşmasından bazı satır başları şöyle:

"Aziz milletim, sevgili İstanbullular Milliyetçi Hareket Partisi'nin kıymetli Genel Başkanı, değerli kardeşlerim, sizleri en kalbi duygualrımla hastretle selamlıyorum. Rabbim'den milletimize ve tüm insanlığa hayırla, sağlıkla, huzurla daha nice bayramlar nasip etmesini niyaz ediyorum. Bugün 15 Temmuz Darbesi'nin 6. yıl dönümü. Toplamda 252 kardeşimizin şehadetle şereflendi.

Her biri bu topraklar için toprağa düşmüş askerimiz hükmünde olan 15 Temmuz şehitlerimize Allah'tan rahmet, yakınlarına ve milletimize başsağlığı diliyorum. Şehitler sevgililer sevgilisi, peygamber efendimize komşular. Biliyoruz ki, rabbim şehitlerimizi sevgili habibinin sancağı altında şereflendirsin.

Geride bıraktığımız Kurban bayramınızı tebrik ediyorum. Rabbimden milletimize ve tüm insanlığa hayır, sağlık ve esenlikle nice bayramlar nasip etmesini diliyorum.

15 Temmuz şehitlerimize Allah'tan rahmet, yakınlarına ve milletimize baş sağlığı diliyorum. Hak Teala bir daha milletimizi 15 Temmuz gibi imtihanlara tabii tutmasın, evlatlarımızı bizden koparmasın, ülkemizi bir daha böyle şeyler ile sınamasın.

Milletimiz 15 Temmuz'da destan yazı, darbe girişimini akamete uğrattı.

Bizi de onlarla beraber şerefyab etsin. Bu ihanet girişimi sırasında darbecilerin uçak, helikopter, tank, silahlarıyla karşı koyarken yaralanan gazilerimize sağlık ve sıhhat temenni ediyorum.

Toplumların tarihlerinde asırlar boyu unutulmayacak, nesiller boyu destan gibi anlatılacak dönüm noktaları vardır. Milletimiz 15 Temmuz'da akşam güneş batarken başlayan darbe girişimini sabah güneşin doğuşuyla birlikte akamete uğratarak böyle bir destan yazmıştır.

Bu millet bu tür destanları yazdı, Allah'ın izniyle yine yazar. 2 asırdır ayağa kalkmak istediği dönemde milleti savaş, bozgunculuk, darbe, vesayet, terör, siyasi istikrarsızlık, ekonomik kriz, sosyal çatışmayla dizleri üzerine çökertenler hamdolsun bu defa yine başaramadılar.

Farklı dönemlerde farklı kisveler altında sahnelenen sinsi oyun 15 Temmuz gecesi milletimizin iman dolu göğsüne çarparak yerle yeksan oldu.

Şimdi 6'lı masaları var değil mi bunların? Bu 6 masada şehitlerimizin esamisi okunuyor mu? Onların derdi başka. Onlar PKK terör örgütüyle beraber yürüyorlar. Yani Gabar, Cudi, Tendürek'te bizim Mehmedimize saldıranlarla onların parlamentodaki uzantılarıyla beraber elele omuz omuza yürüyorlar.

Şimdi önümüzde büyük bir hesap var. Balkan harbiyle üzerine çöreklenen kara bulutları Çanakkale zaferiyle dağıtan milletimiz, milli mücadelede şanla şerefle dolu tarihine yeni bir halka eklemişti.

Son devletimiz Cumhuriyetimizin milli iradenin üstünde payidar olacağına 85 milyon 15 Temmuz gecesi dosta, düşmana ispatladık. Cumhur İttifakı olarak o gece nasıl ispatladıysak, bundan sonraki süreçte de aynen ispatlamaya devam edeceğiz.

Şu karşımdaki topluluğa bakarak ne diyoruz; Türkiye aşkına, bir kez daha ya Allah bismillah, Allahuekber diyerek.

Şu Saraçhane meydanında tüm gönülleri titretiyorsak, 15 Temmuz kıyamı sayesindedir. Ben bu tabloyu görünce gençlik yıllarımı hatırladım. Gençlik yıllarımda bu meydanda biz 29 Mayısları kutlardık. 15 Temmuz öyle bir geceydi ki, darbecilere karşı direnmek üzere ev, işyerleri, mahallelerinden harekete geçenlerin tamamı şahadeti göze alarak yola çıkmıştı. Kadın, erkek, genç yaşlı demeden yola çıkmışlardı.

Hani birisi de akşam 23.00'de Yeşilköy Havalimanı'na gelmişti. Haberim olsaydı ben de beklerdim diye haber veriyor. FETÖ'cülerin kontrolü altında, nezareti altında oradan Bakırköy Belediyesi'ne gidiyor. Orada televizyon karşısında kahvesini yudumlarken biz de havalimanına iniyoruz. Kaçta? Saat 1'i birkaç dakika geçe. Ama orada onbinler vardı. Onbinler oradaydı. Kadın, erkek, genç, yaşlı oradaydı. Allah sizlerden razı olsun. Sizin ferasetiniz, Cumhur İttifakı olarak orada buluşmanız işte bunların çanına ot tıkadı.

Ne oldu? Fazla sürmedi, hemen kaçıp gittiler. Zafer inananlarındır dedik ve oradan elhamdülillah zaferle çıktık. Bu sadece İstanbul'da değil Ankara'da da böyle oldu. Her ne kadar şehitlerimiz oldu ama o şehitler kazandı. Şehitlerimizin hatıralarına baktığımızda tamamında aynı şuur, aynı teslimiyet, aynı irade ve kararlılıkla darbecilerin üzerine yürüdüklerini görüyoruz. Şu anda biz buradan konuşuyoruz. Ama aynı anda şu anda Ankara'da da Kızılay başta olmak üzere ülke genelinde şu törenler yapılıyor. Çünkü kalpler aynı anda atıyor. İşte bu buluşmanın adı nedir; Cumhur İttifakı.

Saraçhane'deki şu arka tarafımda olan süs havuzlarının dili olsa da o gece abdestsiz şehit olmamak için kendine uzanan elleri anlatsa. Boğaziçi Köprüsü'nün direkleri olsa da darbecilerin ölüm kusan namluların üzerine gül bahçesine girer gibi yiğitlerin kahramanlığını anlatsa. TBMM'nin dili olsa da milletin vekillerinin sizlerin emanetine nasıl sahip çıktıklarını, ölüme nasıl meydan okudukları anlatsa.

Genelkurmay Başkanlığı'nın binalarının dili olsa da darbecilerin tank, tüfekle sürekli üzerlerine ateş ederken milletin asil evlatlarının onların karşısında nasıl korkusuzca durduğunu anlatsa. Gölbaşı Özel Harekat'ın dili olsa da alçakça bombalanan kahraman polislerimizin imanını anlatsa. Şu vatan topraklarının dili olsa da milyonların gözlerini kırpmadan sabaha kadar nasıl dua ettiklerini anlatsa. Şehirlerdeki meydanların dili olsa da 27 gün süren demokrasi nöbetlerinde bir milletin istiklal ve istikbaline nasıl dört elle sahip çıktıklarını anlatsa.

Sel afetini yaşadık değil mi İstanbul'da? Sel afetinde acaba sorumlular neredeydi? Aynı şekilde Ankara'da, neredeydi? Bunların hesabını 2023'de sandıklarda sormaya var mıyız? Fakat durmak yok, çok çalışacağız, Cumhur İttifakı olarak bu hesabı sormaya hazır mıyız?

Bizim soracak hesabımız var. Bizim demokrasi ve kalkınma devrimimizin en büyük şahidi İstanbul'dur. Türkiye'yi 81 vilayeti ve 85 milyon vatandaşıyla muasır medeniyet seviyesine çıkarma hedefimizden en küçük taviz vermeyeceğiz. Cumhuriyetimizin 100. kuruluş yıldönümünü üç kıta yedi iklimini kuşatan medeniyet davamızın inkişafının sembolü haline getireceğiz.

Dünyanın siyasi ve ekonomik güç odaklarının yeniden yapılandırıp ülkemizi oyun dışı bırakmak isteyenlere aradıkları fırsatı kendi ellerimizle sunmayacağız. Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız.

İnşallah 2023 imtihanını da başarıyla vererek bu kutlu menzile doğru yolumuza devam edeceğiz. Kadınıyla erkeğiyle, genciyle yaşlısıyla. Ben sizin bu imanınıza, bu inancınıza, bu kararlılığınıza güveniyorum. Rabbim bizleri bu yolda daim eylesin.

Hangi kökenden, hangi meşrepten olursa olsun 85 milyon tek milletiz. Tek bayrak bizim tek bayrağımız. Rengini şehitlerimizin kanından alan şu ayyıldızlı al bayrağımızdır. Tek vatan; 780 bin kilometre karelik vatan topraklarının tek bir karışına dahi göz dikenin gözünü çıkartırız. Tek devlet, bizim Türkiye Cumhuriyeti devleti dışında bir devletimiz yoktur. Aksini iddia edenlerin başını ezmek de boynumuzun borcudur.

15 Temmuz gecesi gördük ki son sözü top, tüfek değil iman belirler, yürek belirler, inanç belirler. 15 Temmuz gecesi gördük ki, güneş batınca üzerimize çöken karanlığın hükmü ertesi sabah yeniden güneş doğana kadardır.

15 Temmuz gecesi gördük ki, yuları gavurun elinde olan hainin büründüğü kisve ne olursa olsun, gün doğduğunda gerçek yüzü mutlaka ortaya çıkmaktadır. Gördük ki, asıl azmaz, bal kokmaz, kokarsa yağ kokar, onun da aslı ayrandır. Atalarımız böyle demiş. Rabbime beni, bizi böyle bir milletin evladı olarak yarattığı için binlerce kez hamd ediyorum. Rabbime bizlere böyle bir millete hizmet etme imkanı verdiği için binlerce kez hamd ediyorum.

Bizi böyle bir milletle 15 Temmuz gibi imtihandan geçirdiği için, bize böyle yoldaşlar nasip ettiği için hamd ediyorum. Sizleri Allah için çok seviyorum. Dik durduk, dik duracağız ama dikleşmeyeceğiz. Türkiye'nin demokrasi ve kalkınma mücadelesinde öyle d önemler vardır ki bunları unutmamalıyız.

Rahmetli Menderes ve arkadaşlarının açtıkları çığır bu dönüm noktalarından biridir. Rahmetli Özal'ın ülkemize kendi deyimiyle çağ atlatmak için başlattığı hamle, aynı şekilde rahmetli Erbakan'ın, aynı şekilde rahmetli Türkeş'in attıkları adımlar bizim de izini sürdürdüğümüz adımlardır. Hemen her alanda maruz kaldığımız siyasi ve ekonomik ambargoların sebebi asla demokrasimizi koruma gayesi değildi. Tahammül edilemeyen Cumhur İttifakı değildir, asıl tahammül edilemeyen Türk milletinin iradesine sahip çıkması, hedeflerine kilitlenmiş olmasıdır.

Tahammül edilemeyen Türkiye'nin özgürce kendi istikametine yönelmesidir. Aslında onlar da biliyor ne olduğunu, kimin ne yaptığını. Kimi nefsine yenildi, kimi tıyneti bozuk olduğu, kimi göbekten bir yerlere bağlı olduğu için tatava yapıyor, maval okuyor, safsata ile gerçekleri örtmeye çalışıyorlar.

Ne diyor Bay Kemal? Bu bir tiyatroydu diyor. 252 şehidimizin olduğu bu gelişmeyi bir tiyatro olarak değerlendiriyor. E ben şimdi soruyorum, FETÖ'ye rahmet okutanlar var. Yahu daha ne olacak 252 şehidimiz var 2 bin 200'ü aşkın gazimiz var. Hala FETÖ'ye rahmet okuyanlar var. Kusura bakmasınlar neyin ne olduğunun şahidi 15 Temmuz gecesidir. Ülkenin ve milletin geleceğine dair fikir, program, proje geliştirmeyen, sadece laf salatasıyla insanları istismar edemezsiniz.

15 Temmuz'a ağız dolusu darbe girişimidir diyemeyenler milletin adamı olmaz. Kamudan temizlenmiş terör örgütü mensuplarına mavi boncuk dağıtanlardan devlet adamı olmaz. Kardeşlerim FETÖ terör örgütü olarak uluslararası kayıtlarda var mıydı? Sadece PKK AB kayıtlarında vardı. Bu son NATO zirvesinde YPG'yi, PYD'yi, FETÖ'yü NATO'nun kayıtlarına girdik.

Dedik ki, 'Bu bizim kırmızı çizgimizdir, FETÖ'yü, PYD'yi, YPG'yi terör örgütü olarak gireceksiniz, aksi takdirde bizden olur alamazsınız'. Ve girdiler, olay bu. Güney sınırları boyunca kurmakta olduğu güvenlik koridorunu sabote edenlerden yerli ve milli bir şey çıkmaz. Ekonomimize yönelik tehditler karşısında uygulamaya geçirdiğimiz programı anlamaya çalışmayanlardan yönetici olmaz. Türkiye'nin kendini konumlandırdığı güçlü yeri görmezden gelenlerden feraset beklenemez. Yerli ve milli olmayanlardan bu ülkeye hayır gelmeyeceğini en iyi milletimiz bilir.

Yaşadığımız diğer sorunların, küresel ve bölgesel krizler elbette bizi de etkiliyor. Hayat pahalılığı başta olmak üzere insanları sıkıntıya düşüren gelişmeler yaşıyoruz. Hiçbir sorunumuz çözümsüz değildir, hiçbir yük kalıcı değildir. Bay Kemal çıkmış, üniversiteli gençlerimizi, KYK ve onların burslara faiz yükü bindiriyormuşuz. Faizin en büyük düşmanı biziz. Allah nasip ederse ilk kabine toplantımızda bu konuyla ilgili açıklamayı toplantı sonrası yapacağız. Gençlerimizi faize kurban etmeyiz.

Enflasyona da kurban etmeyiz. Çalışmamızı yapıyoruz, kabine toplantımızdan sonra da gerekli açıklamayı yapacağız. Milletimizin sıkıntılarını, ülkemizin imkanlarını da en iyi biz biliyoruz Bay Kemal biz. Göreve geldiğimizde öğrencilerin aldığı burs 45 liracıktı. Bu harcı kaldıran kimdi? Biz kaldırdık.

Ekonomide önceliğimiz milletimizin işine, aşına vererek kritik tercihte bulunduk. 31 milyona yaklaşan istihdam, sanayi, yıllık 250 milyar dolara yaklaşan ihracatımızla kesintisiz büyüyen bir Türkiye fotoğrafı ile karşı karşıyayız. Enflasyonu kontrol altına aldıkça bu tablonun güzelliği daha da iyi anlaşılacaktır.

Şimdi gelin şöyle Arif Nihat Asya ile beraber sözleri tamamlayalım.

Biz,kısık sesleriz...minareleri,
Sen,ezansız bırakma Allahım!
Ya çağır şurda bal yapanlarını,
Ya kovansız bırakma Allahım!
Mahyasızdır minareler...göğü de,
Kehkeşansız bırakma Allahım!
Müslümanlıkla yoğrulan yurdu,
Müslümansız bırakma Allahım!
Bize güç ver...cihad meydanını,
Pehlivansız bırakma Allahım!
Kahraman bekleyen yığınlarını,
Kahramansız bırakma Allah'ım!
Bilelim hasma karşı koymasını,
Bizi cansız bırakma Allah'ım!
Yarının yollarında yılları da,
Ramazansız bırakma Allah'ım!
Ya dağıt kimsesiz kalan sürünü,
Ya çobansız bırakma Allah'ım!
Bizi sen sevgisiz,susuz,havasız;
Ve vatansız bırakma Allah'ım!
Müslümanlıkla yoğrulan yurdu,
Müslümansız bırakma Allah'ım! Kalın sağlıcakla."


Hibya Haber Ajansı