10. Ankara Kitap Fuarında İranlı yetkililer ve beraberindekilerle İran tarihi ve edebiyatının dünyaca ünlü eserleri olan Firdevsi ve Fuzuli hakkında sohbet ettiklerini söyleyen Gültekin ŞİMŞEK, Hasan SABAH ve fedailerinin hayatı yeniden kaleme almak istediğimi İranlı yetkililere anlattım. İranlı yetkililer bu konu hakkında yardımcı olacaklarını söylediler. Yakın bir zamanda danışmanım Mehmet TEKÇE ve asistanım Onur TOPAL ile beraber İran’a gidip belge, doküman ve yöredeki halktan bilgi toplacağız. Yeniden değerlendirme yapacağım. diyen ŞİMŞEK,” İranlı yetkililer bize İran edebiyatından seçkin kitaplar hediye ettiler. Gerek Kültür Müsteşarı ve gerekse heyette bulunan diğer İranlı temsilcilerin bize gayet beyefendi kibar, centilmen ve son derece dostane duygularla yaklaştılar. Hasan SABAH’ın kökeninden gelen birinin bu konuyu tekrar ele almasında mutluluk duyduklarını ifade ettiler. Bizde İran’a gidip bir süre hazırlık yaptıktan sonra ‘Fedailerin (Alamut) Kalesi’ni farklı bir formatta yeniden yazacağız. Daha önce bu konuyu ele alan yazarların farklı yönlerden fikirler beyan ederek objektif davranmamaları yanlış algılamalara sebep olmuştur. Ancak ben bu konuyu elinden geldiğince objektif değerlendireceğim. Kökenim oralardan geldiği için bu konuyu tekrar işlemek bana heyecan ve gurur veriyor. Tarihe yön veren böyle bir şahsiyetin hayatını tekrar işlemek, oraya gitmek için sabırsızlanıyorum. Yayın aşamasında olan 2. Kitap çalışmam bittikten hemen sonra, İran’ı ziyaret edip bu konuyu en reel şekilde ele alıp işleyeceğim.”Dedi.
Fedailerin Kalesi: Yayınlandığı yıl satış rekorları kırdı ve şimdiye kadar İngilizce dahil 18 dile çevrildi. Kitabın girişinde "Hiçbir şey gerçek değil, her şeye izin vardır." özdeyişi bulunmaktadır. Romanda din, cennet-cehennem inanışı ciddi bir şekilde sorgulandığından ve yer yer inkar edildiğinden, 1960-1980'li yıllar arasında bazı ülkelerde yasaklanmıştır. Romanda Hasan Sabbah cennetin anahtarının kendisinin elinde olduğunu iddia ederek fedailerini şüphesiz kendine bağlı kalmalarını sağlamaktadır. Hasan Sabbah dönemin iktidarlarına karşı fedailer sayesinde intikam almaktadır. Bir tarafta Hasan Sabbah'ın yeryüzü cennetiyle yeni tanışan güzel köleler, diğer tarafta onun en güvenilir savaşçıları olan fedailer. Sabbah'ın yarattığı cennetin içinde gözleri açıldığında hepsinin hayatı hiç umulmadık bir şekilde değişir. Hikaye 11. yüzyıl İran’ında, kendini peygamber ilan eden Hasan Sabbah'ın, seçilmiş bir grup insanı intihar suikastçısına dönüştürerek bölgede hakimiyet kurmak için çılgınca ve aynı zamanda zekice bir plan tasarladığı Alamut Kalesinde geçmektedir. Güzel kadınların, yemyeşil bahçelerin, şarap ve haşhaşın göz boyadığı sanal bir cennet yaratan Sabbah, genç savaşçılarını emirlerine uydukları takdirde bu cennete gidebileceklerine inandırır. Kendilerini onun yoluna adayan, ölmeyi de öldürmeyi de göze almış olan bu küçük orduyla hükümdar sınıfına gözdağı verebileceğini düşünür. Sabbah kendi deyimiyle insanların saflığını kullanıp dine adanmışlığı politik emellerine alet eder. Artık kapılar onun için ardına kadar açılmıştır.