Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce, Memleket Buluşmaları programının beşinci gününde Muğla’da bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Muğla’daki çevre katliamlarına dikkat çeken İnce, Türkiye’de üçüncü bir ittifakın olduğunu dile getirdi.

İnce şöyle konuştu:

“Türkiye’de bir Cumhur İttifak’ı var bir de Millet İttifak’ı var. Herkes soruyor. Diyorlar ki “üçüncü bir ittifak kurulacak mı?” Bence soru yanlış. Dördüncü bir ittifak kurulacak mı diye sormaları lazım. Üçüncü ittifak kurulmuş zaten. Üçüncü ittifak Muğla İttifak’ı. Muğla İttifak’ında iktidar ve muhalefet var. Yani nasıl kurulmuş. Marmaris’te inşaat için kurulmuş, Milas’ta sulak alan için, Tuzla Bölgesi için kurulmuş. Menteşe’de çimento fabrikası için kurulmuş. İttifakı kurmuşlar. İktidar ÇED raporunu vermiş, muhalefet de ruhsatını vermiş. Sonra millete dönüp, “Ya kardeşim biz ruhsatı iptal ederiz ama ÇED’i iptal etsinler önce ya da ÇED’çiler, “Kardeşim bir ÇED’i iptal ederiz ama önce ruhsatı iptal etsinler” diye aklımızla dalga geçiyorlar. Buradaki ittifak rant ittifakıdır. Muğla İttifak’ıdır bunun adı, bu çarkı kıracağız.

Bu rantçılar bir yerde daha ittifak yapıyorlar. Atatürk düşmanlığı. Mesela muhalefetteki çıkıyor, “Dersim katliamcısı” olarak Atatürk’ü gösteriyor. İktidardaki çıkıyor Cumhuriyet’e “reklam arası” diyor. Biri “Atatürk demem”, Mustafa Kemal derim” diyor, öbürü “iki ayyaş” diyor. Yani iki yerde bu iktidarla bu muhalefet birleşiyorlar. İçlerinde bir damar var; rant damarı ve Atatürk düşmanlığı damarı. Bu iki damar kesişiyor, bunun adına üçüncü ittifak diyoruz. Atatürk düşmanlığında birleşiyorlar. Rantta birleşiyorlar. Bir temiz eller operasyonuna ihtiyaç var Türkiye’de. Tıpkı İtalya’da olduğu gibi. Türkiye’de buna dur diyecek kadrolar Memleket Partisi’ndedir.

Bu iktidar 20 yılda ormanlarımızı koruyamadı. Sınırlarımızı koruyamadı. Her yer sığınmacı dolu. Yurtlarda çocuklarımızı koruyamadı. Çocuklarımızın sınavlarda sorularını koruyamadı. Zeytin ağaçlarımızı koruyamadı. Sokaklarda kadınlarımızı koruyamadı. Bunlardan kurtulacağız. Kurtulmalıyız ama arkadaşlar bunlardan kurtulacağız derken, ekonomiyi Tayyip Erdoğan döneminde 13 yıl yönetmiş adama mı bırakacağız? Ya da mültecileri göndereceğiz derken, mültecilerin gelmesine sebep olan kişiye mi bırakacağız? Bu memleketi Tayyip Erdoğan’da düzlüğe çıkaramaz, Tayyip Erdoğan’ın eski bakanları da düzlüğe çıkaramaz. Ranta bulaşmış muhalefet de çıkaramaz. Bu ülkeye yerli, milli tertemiz bir yapı lazım. Onun için Memleket Partisi olarak buradayız. Bu çarkı kıracağız. Bu gidişatı yıkacağız. Yerle yeksan edeceğiz.

Böyle bir şey olamaz. Meclis’te kavga ediyor gibi görüneceksiniz. Muğla’ya gelince, Marmaris’e, Menteşe’ye, Milas’a, Bodrum’a gelince birleşeceksiniz. Sizi deşifre edeceğim. Sizi bu millete anlatacağım. Kapalı kapılar ardında ne dolaplar çevirdiğinizi bu millete anlatacağım. Sarayın adamı kimmiş, saraya hizmet eden kimmiş, sarayla ortaklık yapan kimmiş, belediye meclislerinde şuralarda, buralarda ruhsat işinde ÇED işinde kim ortakmış, kim akrabaymış, kim sarayın adamıymış, kim saraya gidiyormuş. Hepsini tek tek anlatacağım. Marmaris’ten, Milas’tan, Menteşe’den başlayacağım. Her yerde tek tek seçim döneminde bak sizi nasıl deşifre edeceğim.”

Gazetecilerin “Son günlerde Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ ile söylemleriniz uyuşuyor. Önümüzdeki günlerde Zafer Partisiyle bir birliktelik ihtimali var mı?” sorusuna İnce şöyle yanıt verdi:

“Ben ittifak işinin Türk siyasetini zora soktuğunu düşünenlerdenim. Partiler birbirine benzer oldular. Yani ortada seçim yokken. Siyasi partilerin her hafta toplanıp çeyrek altın günü yapar gibi, artık çeyrek altın günü de olmaz gram altın günü yapar gibi hiçbir şey üretmeden birbirine benzemelerini doğru bulmuyorum. Bir siyasi parti tek başına iktidar olmak için kurulur biz Memleket Partisi’ni onun için kurduk. Aman ittifak bozulmasın diye, ittifaktaki partilerin yanlışlarına katlanmak zorunda kalıyorlar. Bunu da doğru bulmuyorum. Ama 50 artı 1 diye bir sistem var. Bu sistem ülkenin bir gerçeği. Bununla seçime gideceğiz. Türkiye’de birinci ittifak var, ikinci ittifak var, üçüncü ittifak da var; Muğla İttifak’ı. Dördüncü, beşinci ittifaklar kurulur mu seçim döneminde ona bakacağız. O seçimde son 60 günün işidir. “

“Bundan sonraki durağınız Menteşe Belediyesi’nin ruhsat verdiği çimento fabrikasına direniş çadırı olacak. Sizin de bildiğiniz gibi Türkiye son zamanlarda büyük bir çevre tehdidi altında. Peki partinizin bu çevre sorunlarına ilişkin plan ve programı nedir?” sorusuna İnce şöyle yanıt verdi:

“İlkelerimizden birisi çevre. Birinci ilkemiz Atatürk’ü tartıştırmayız. 6 kuralımız var. Onlardan birisi de çevreye ve doğaya saygı göstereceksin. Partimizin ana ilkelerinden, kuruluş ilkelerinden birisi bu. Kadına şiddeti, çocuk istismarını yüksek sesle kınayacaksın. Siyasetten rant elde etmeyeceksin. Ayrımcılık yapmayacaksınız Türk, Kürt, Alevi, Sünni. Bu ilkeye sıkı sıkıya bağlı olduğunu gördüm partimizin. Ben bıkmıştım bu Türk, Kürt, Alevi, Sünni yarışlarından, tartışmalarından. Allah’a şükürler olsun ki bizim partimizde böyle bir yarış yok. Bir diğeri de terörün her türlüsünü kınayacaksın. PEKEKE lafları bizi bozar. PKK terör örgütüdür. Nokta! Ama, fakat yok! IŞID, FETÖ bir terör örgütüdür. Ama fakat yok!”

“Cumhurbaşkanı adayı olacak mısınız” soruna İnce, “Canım istiyor” diyerek esprili bir yanıt verdi.

İnce şöyle devam etti:

Bizim partimiz diğerlerinden farklı, Erdoğan Türkiye’deki bütün partileri, kendi partisine benzetti. Bütün partiler ön seçimi kaldırdı. Mesela ana muhalefet partisi ben grup başkan vekiliydim, Ekmeleddin İhsanoğlu’nun aday olduğunu televizyondan öğrendim. Mesela benim aday olduğumu milletvekilleri toplantıda öğrendiler. Hiç haberleri yoktu. Genel başkanlar belirler; milletvekillerini, cumhurbaşkanı adaylarını, belediye başkalarını… Yalnız ilginç bir şey oldu. Türkiye’de önceden milletvekilleri belediye başkanlarını belirlerdi. Şimdi bu bazı partilerde değişti, belediye başkanları milletvekillerini belirliyor. Belediye başkanlarının milletvekilleri var. En utanılacak durum yani! Belediye başkanlarının kontenjanları var. Bizim partimizde böyle bir durum yok. Bizim partimizde cumhurbaşkanı adayını üyeler seçecek. Ben aday adayı olarak müracaat edeceğim. Ama Muğla’da İbrahim Şimşek'de aday olma hakkına sahip. Olabilir. Benimle yarışır geçerse cumhurbaşkanı adayı o olur ben de koltuğu devrederim. Genel başkanlığı da bırakırım. Öyle olmalıdır. Yani bir kişiye gel cumhurbaşkanı adayı ol dediğin zaman genel başkanlık koltuğunu da vereceksin. Yoksa şu anlaşılır. Türkiye’yi veririm sana ama partiyi vermem!  Üyeler beni seçerse cumhurbaşkanı adayı olacağım. “

“İki gündür Muğla’dasınız. Muğla’daki yerel yönetimleri nasıl değerlendiriyorsunuz?”

“Onu millet 2024’te değerlendirecek. Sizler takip edin. Ama bazı yerlerde yapısından dolayı seçim kazanmak çok kolay olabilir ama oy oranlarına da bakmak lazım. Sürekli düşüyor mu? Mesela Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle yerel seçim arasında 100 bin, 95 bin oy fark varsa bir alarm çanları çalıyor demektir. Dikkat etmek lazım. Sadece bu kadar uyarayım ben. “

“Tam da burada Cumhurbaşkanlığı konusunda, Cumhurbaşkanı adayı olduğunuz CHP’ye çok büyük emekler verdiniz. Adaylığınız süresince de puan arttırdınız. Hatta bir dahakine Cumhurbaşkanı adayı olacağım ve Cumhurbaşkanı olacağım” demiştiniz. Bu nedenle CHP’de kalmanız, Cumhurbaşkanı adayı olarak belirlenmeniz mümkün olmaz mıydı?

“O işleri kapadık artık. CHP’ye ben çok şey verdim doğru mudur doğrudur. Ama eksik söyleriz. CHP’de bana çok şey verdi. Eksik söylemeyelim ama biz yollarımızı ayırdık. Biz şimdi Memleket Partisi’nin iktidarı için uğraşıyoruz. Herkesin yolu açık olsun. Hedefimiz bir, bu iktidardan kurtulmak istiyoruz. Ama kurtulurken de yanlış yapmayalım. Yani 13 sene ekonomiyi yönetmiş insanlar, bugün battıysak onların da payı var bunda. Bugün bu kadar Suriyeli varsa başkalarının payı var bunda. Düzgün düşünelim. Hata yapmayalım. Bu memleketin üniversitesi susmuş, ordusu çökmüş, sivil toplumu pısmış, Türkiye’de medya yok olmuş zaten. Siyasi partiler birbirine benzemiş, çirkin bir siyaset hakim Türkiye’de. Böyle bir ortamda tamam anlıyorum milletimizi; bu Erdoğan’dan bu iktidardan kurtulalım. Ama yanlış kurtulursak, taşları düzgün döşeyemezsek bir sene sonra yüzde 75 ile geri gelir. Taşları düzgün döşeyelim. Israrla onu anlatmaya çalışıyorum. Yolumuz, yol olsun. Doğruları yapalım, ilkeli olalım. “

Muğla’da ilçe başkanlıklarının açılışını yaptınız. Güçlü bir örgütlenme görünüyor şu anda. Türkiye’de örgütlenme sorunu yaşıyor musunuz? Partinize ilgili nasıl?

“Hayır yaşamıyoruz. Bir şirketlerin yayınladığı anketler var. Bir de sokaklar var. Benim anketim sokaktır. Benim anketim Muğla’nın, Kayseri’nin, Ankara’nın Mersin’in caddeleridir. Bu beşinci günüm daha evime uğramadım. Ankara’dan çıktım. Konya, Karaman, Mersin, Mersin Erdemli’den bütün Akdeniz sahilini taradım. Tümünü. Bugün Muğla’dayız. Bugün bitiriyorum. Bir iki gün dinleneceğim. Buradan Çanakkale’ye kadar devam edeceğiz. Karadeniz sahilini tarayacağız boydan boya. Ağrı’dan başlayıp Gaziantep’e geleceğiz. Ben seçimin sürprizinin Memleket Partisi olacağına inanıyorum. Sokak bana bunu söylüyor. Hazine yardımımız yok. Belediyemiz yok. Müteahhitlerimiz yok. Gönüllüler ordusu. Bu gönüllüler ordusuyla nelerin yapılabileceğini herkes görecek.”

Hibya Haber Ajansı