Sosyal medya platformları, hızlanan dijitalleşmeyle haber alma ihtiyacını karşılayan mecralara dönüştü. Sosyal medya platformlarındaki artışla kullanıcı sayıları ve kullanım süreleri yükselirken, giderek yaygınlaşan yanlış ve yanıltıcı içerikler dezenformasyonun önünü açtı. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı bünyesinde kurulan Dezenformasyonla Mücadele Merkezi aracılığıyla yürütülen çalışmalar kapsamında sosyal medyada giderek artan dezenformasyonun önüne geçilmesi hedefleniyor.

Bir deli bir kuyuya bir taş atmış, kırk akıllı çıkaramamış”

Sosyal medyada her gün kulaktan kulağa yayılan bilgilerle deforme olan yüzlerce haberin servis edildiğini belirten Tasarımcı Dayı Markasının Kurucusu Burak Doğan: ”Fotoğraf ve videolar aracılığıyla paylaşılan haberlerin doğruluk derecesini sorgulamamak bir trend haline geldi. Adeta bir deli bir kuyuya bir taş atıyor, kırk akıllı çıkaramıyor! Bu durum tüm toplumları olumsuz etkilerken, şirketlerin marka algısını da tehlikeye atıyor. Örneğin bir kekin içinden hap çıkan görüntüler içeren bir videoyu hayretler içinde izleyebiliyor, o keki üreten markayla aramıza mesafe koyabiliyoruz. Oldukça az bir seyirciyle gerçekleşmesine rağmen montajla hınca hınç dolu bir seyirci görüntüsü yaratılan bir fotoğrafa aldanıp milyonlarca kişinin meydanlarda buluştuğu fikrine kapılabiliyoruz. Sosyal medya dezenformasyonu müthiş bir algı yönetimi aracına dönüştü. Yüz binlerce hatta milyonlarca kez paylaşılan bu tür içeriklerin mutlaka teyit edilmesi gerekiyor” diye uyardı.

Dezenformasyon mezenformasyona dönüşüyor

Sosyal medya kullanıcıları arasındaki artışın Türkiye’yi yanıltıcı ve yanlış içeriklerin yaratabileceği toplumsal kaos ortamına yaklaştırdığını kaydeden Burak Doğan: “Sosyal medya mecralarından servis edilen haberlerin kaynağını mutlaka sorgulamak gerekiyor. Bilinçli ve kasten paylaşılan ve repost edilerek saniyeler içinde milyonlarca kişiye ulaşan yanlış ve yanıltıcı içerikler, dezenformasyona neden oluyor. Herhangi bir kasıt olmaksızın paylaşılan yanlış bilgiler de o kadar masum değil. Bu tür içerikler de mezenformasyon yaratarak toplumu yanıltabiliyor. Dezenformasyonlarla dolu içerikler sosyal medyada dolaşıma sokulduğunda bunu farkına varmayan kitleler tarafından paylaşılarak mezenformasyona dönüşüyor. Kitleler genişledikçe dezenformasyonun etki alanı da aynı şekilde yayılıyor” dedi.

Toplumsal kaos yaratabiliyor

Hızlanan dijitalleşmenin oluşan bilgi kirliliği nedeniyle sosyal medya platformlarının dezenformasyona açık hale geldiğini belirten Burak Doğan: ”Sosyal medyanın oldukça flu çizgilere sahip özgürlük alanında gerçek olmayan ya da yanıltıcı ifadelerle dolu paylaşımlar saniyeler içinde milyonlarca kişiye ulaşarak toplumsal bir infiale neden olabiliyor. Dünyada algoritmalar ve kişisel veriler kullanarak sosyal medya üzerinden örgütlenen gruplar, tarafsızlık ve ifade özgürlüğü gibi kavramları dejenere ederek yaptıkları paylaşımlarla ulusal güvenlik için tehdit oluşturabiliyor. Tasarımcı Dayı Youtube kanalımda başlattığım "İnternet Yalanları" adlı seride uzun süredir bu konuya dikkat çekmeye çalışıyorum. Kişileri küçük düşürmeyi amaçlayan karşı propagandayla benzerlik taşıyan sosyal medya dezenformasyonları sahte belge, el yazısı, montajlanan videolar ve fotoğraflarla desteklenerek toplumsal kaos ortamı yaratabiliyor” ifadelerinde bulundu.