Saadet Parti Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, düzenlediği basın toplantısında gündeme dair açıklamalarda bulundu.
Karamollaoğlu, düzenlediği basın toplantısında Malazgirt Zaferi'nin ve Büyük Taarruz'un yıl dönümü ile ilgili, "Bugün 24 Ağustos, Ağustos ayının son günleri, tarihimizin dönüm noktalarına haizdir. İki gün sonra, 26 Ağustos Cuma günü bu tarihi dönüm noktalarından ikisinin yıl dönümünü idrak edeceğiz.
İlki; Anadolu'nun, aziz milletimizin anavatanı haline gelmesine vesile olan ve tarihe altın harflerle yazılan şanlı Malazgirt Zaferi'dir. 1071’den bugüne Anadolu toprakları barış, sevgi ve kardeşliğin merkezi olmuş; birlik, beraberlik ve hoşgörü gibi yüce hasletleri bereketli Anadolu topraklarında pekiştiren milletimiz, vatan bildiğimiz bu topraklarda eşsiz bir kültür ve tarih mirası oluşturmuştur. Bunlardan ikincisi ise; 30 Ağustos Zaferi ile sonuçlanacak olan Büyük Taarruz'un şanlı başlangıcıdır. Anadolu'nun kapılarını aziz milletimize açan Sultan Alparslan'ı, tam 100 yıl evvel bir kez daha düşmanı bu topraklardan söküp atma emrini veren Gazi Mustafa Kemal'i ve bu cennet vatan uğruna canını veren tüm şehitlerimizi ve isimsiz nice kahramanlarımızı rahmet ve minnetle yâd ediyorum." ifadelerini kullandı.
Karamollaoğlu, konuşmasında şunları aktardı:
"Geçtiğimiz hafta peş peşe hepimizi derin bir üzüntüye boğan acı haberler aldık.
Gaziantep ve Mardin'de meydana gelen trafik kazalarında hayatını kaybeden vatandaşlarımıza bir kez daha Allah'tan rahmet, ailelerine sabır ve başsağlığı diliyorum. Bu kazalarda ve Rize'de meydana gelen bir başka kazada yaralanan vatandaşlarımıza da Allah'tan acil şifalar niyaz ediyorum. Hakikaten yüreğimizi yakan ve hepimizi dehşete düşüren bu kazaları önlemek için gerekli adımları atmaya mecburuz. Son zamanlarda maalesef maliyetlerin artması sebebi ile, özellikle ticari araçlarlarda ve tabiki özel araçlarda da bazı bakımların yapılmadığını, tehir edildiğine dair haberler var.
Eğer otobüs, kamyon, tır gibi ağır araçların bakımı zamanı yapılmazsa; Allah muhafaza etsin, bir badireli durum meydana geldiğinde aracın freni tutmaz ve başka sıkıntılar meydana gelir; ve geçen hafta olduğu gibi katliama benzer kazalara şahit oluruz.
Bunun için gerekli tedbirler mutlaka alınmalı eğer işletmeciler ve vatandaşlarımız bu masrafları karşılamakta zorluk çekiyorlarsa; onların da bu ihtiyaçlarının giderilmesi için birtakım fonlar oluşturulmalıdır. Bu elzem! Bu kazalar tüm yönleriyle soruşturulmalı, ihmal veya kasıt varsa ilgililer hakkında işlem yapılmalıdır. Aynı zamanda, bir daha bu denli büyük acılar yaşamamak için hem kurumlarımız hem de vatandaşlarımız gerekli tüm tedbirleri almalıdır. Bu vesileyle, vatandaşlarımızdan trafik kurallarına harfiyen riayet etmelerini de rica ediyorum."
Karamollaoğlu, konuşmasına Saadet Partisinin ev sahipliğinde gerçekleştirdiği '6. Liderler Buluşması'ndan bahsederek şunları kaydetti:
"12 Şubat'ta Ahlatlıbel'de ilkini gerçekleştirdiğimiz bu toplantıların, birinci turunun son toplantısını haftasonu burada, Genel Merkezimizde gerçekleştirdik. Öncelikle, değerli genel başkanlara çok teşekkür ediyorum. Hakikaten, süreç boyunca sergiledikleri büyük bir samimiyet ve kararlılıkla bu günlere kadar geldik. Yaklaşık 6 ay önce başlattığımız bu sürecin sonunda, bugün düne göre çok daha kararlı ve umutluyuz. Bunu ifade etmekten de memnuniyet duyuyorum.
Hiç kimsenin şüphesi olmasın; 6 ay sonra ise milletimizin karşısına bugünden çok daha güçlü ve beklentilerinin tamamını karşılayacak projelerle çıkacağımızı da ifade etmek isterim. Genel Başkanlar olarak, ülkemize ve insanımıza gösterdiğimiz ihtimamın gereği, süreci hassasiyet ve titizlikle sürdürdük, böyle sürdürmeye de devam edeceğiz. İktidarda bulunanların, omuzlarında hissetmesi gereken sorumluluğu ne yazık ki hissetmedikleri bir dönemden geçiyoruz.
Bu nedenle bizler, hem muhalefette bulunmanın hem de iktidara aday olmanın sorumluluklarını omuzlarımızda hissediyor, kuyumcu titizliğiyle çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Hem "Türkiye Cumhuriyeti'nin 13. Cumhurbaşkanı" hem de "herkesin Cumhurbaşkanı" olacak bir adayın belirlenmesi elbette bu masanın uhdesindedir. Aynı zamanda Meclis'te çoğunluğu oluşturacak olanlar da, bu masanın etrafında bir araya gelen 6 siyasi parti olacaktır.
Ülkemizin tüm problemlerine çözüm olmak amacıyla çıktığımız bu yolda kararlılıkla yürümeye ve insanımızın umudunu her geçen daha da pekiştirmeye devam edeceğiz. Rotamız belli; 85 milyon insanımızın "Hep Birlikte Güzel Yarınlara" ulaşmasıdır."
'Hepimiz aynı gemideyiz' diyor. Oysa zannederim, şu film repliği bu sözlere en güzel cevaptır: ‘Deniz bitti, gemi durdu. Duran gemi artık gemi değildir.’" diyen Karamollaoğlu, sözlerine şunları söyleyerek devam etti:
"Bizler, bu kararlılıkla yolumuza devam ederken Sayın Erdoğan da kendi yönetiminden duyulan memnuniyetsizliği hissettiğinde tekrarladığı şeyleri yeniden gündeme getirerek, partisinin kaderiyle Türkiye’nin kaderini eş değer göstermeye çalışıyor.
'Hepimiz aynı gemideyiz.' Doğru! Fakat birileri lordlar kamarasında iktidar ortaklarıyla mehtabı seyrederken, milletimizin büyük bir bölümü geminin alt katlarında sizlere sesini duyurmaya çalışıyor; fakat bir türlü başarılı olamıyorlar. Daha doğrusu siz kulaklarınızı tıkamış, vatandaşlarımızdan gelen bu şikayetleri dinleme lütfunda bile bulunmuyorsunuz.
“Altın ve dövize yatırım yapmak bu gemide delik açmaktır” diyor. Fakat Türk Lirası’nın değerini tarihin en düşük seviyelerine indirerek, en büyük deliği kendilerinin açtıklarının farkında bile değiller, maalesef. Erdoğan iktidarının akıl dışı politikaları nedeniyle Türkiye'miz, her alanda dibe vuruyor. İktidarın yönetim tarzıyla da tıpkı batmakta olan Titanik gemisini andırıyor. Titanik gemisinin batışı gibi bir misali Türkiye'miz için vermek istemezdim fakat görünen manzara da eğer gerekli tedbirler alınmazsa; farklı bir sonuç doğurmaz. Bunu da görebiliyorum, anlıyorum. Bu kadar duyarsız bir iktidara ben, Türkiye'nin daha önce hiç şahit olduğu kanaatinde değilim. Fakat bu iktidar artık gidicidir! Bunu sadece bir tahmin olarak söylemiyorum.
Maalesef gemi batıyor ama kemanlar çalmaya devam ediyor! Ama hiç kimse endişeye kapılmasın. Biz, haklı tepkileri ve bizleri susturmaya çalışan tüm bu kuru gürültüye inat, dümenin başına geçecek ve bu gemiyi güvenli ve salim bir rotaya mutlaka oturtacağız. Kırılan ve hasara uğrayan her ne varsa; milletimizin bize verdiği destekle hızla onaracak ve hep birlikte daha güzel yarınlara doğru yol alacağız!
Bu geminin su almasına sebep olan;
Adaletsizliklere,
İsrafa ve yolsuzluğa,
Üretimsizliğe ve işsizliğe,
"Ben yaptım, oldu" anlayışına,
Toplumsal kutuplaşmalara son verecek, iktidarın açtığı bu delikleri tek tek ve kalıcı bir şekilde onaracağız.
Türkiye'mizi "gemi metaforuyla" açıklayacaksak; biz diyoruz ki bu gemi hepimizin! Bu geminin nasıl yol alacağına ise, aziz milletimiz önümüzdeki seçimlerde karar verecek!"
"Dış politikada yaşanan son gelişmelere baktığımızda da iktidarın yıllardır takip ettiği Suriye politikasının ne kadar hatalı olduğu, bugün kendileri tarafından da kabul edilmiş gibi görünüyor" diyen Karamollaoğlu, sözlerine şunları söyleyerek devam etti:
İktidar, Suriye meselesinde hatalarını telafi etmek ve gerçekçi bir çözüm ortaya koymak istiyorsa; diplomasi zemininde Suriye yönetimini dışarıda bırakmamalıdır. Suriye meselesinin çözümünde, elbette başından bu yana taraf olan Rusya’nın da dahli olacaktır. Ancak iktidar, çözümü yalnızca Rusya ile aramamalıdır. Suriye’nin barış ortamına ve istikrara kavuşması için vakit kaybetmeden daha tutarlı siyasi çözüm yolları aranmalıdır. Geçmişte defalarca kez yapılan hatalar, bir kez daha tekrar edilmemeli; kalıcı barış, geçici ve günlük siyasi kazançlara kurban edilmemelidir.
Ak Parti iktidarı, Tel Aviv'e gösterdiği hoşgörünün binde birini Şam'a da göstermeyi bilmelidir.
İsrail'e büyükelçi atayabilen bir iktidarın, Şam'a büyükelçi ataması çok da zor olmamalıdır!
Herzog, kırmızı halılarla karşılanabiliyorsa; Esa ile de en azından oturup konuşabilmeyi becerebilmeli ve aynı muameleyi Filistin hükümetine de gösterebilmeliler.
Ancak süreç sadece Esad ile görüşmeye de indirgenmemeli, uluslararası ve bölgesel tüm aktörler ve dengeler gözetilerek, kalıcı bir çözüm için samimi ve akılcı adımlar atılmalıdır. ABD Başkanları istedi diye Esad'ı düşman bilenler, şimdi de Putin istedi diye sadece Esad'la görüşerek Suriye meselesini çözemeyeceklerini bilmelidirler.
Tüm bu adımları atarken, Büyük Ortadoğu Projesi'nin ne demek olduğunu, bu projenin İsrail için ne anlam ifade ettiğini ve bizim sürekli "şahsiyetli dış politika" derken neyi kastettiğimizi de unutmamalıdırlar. Bir kez daha çıkmaz sokaklara girmemeleri, geri vitese takarak buradan dönmek zorunda kalmamaları için bunları bir kez daha sizlerin ve milletimizin huzurunda hatırlatmayı bir görev addediyorum."
Karamollaoğlu, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Kıymetli vatandaşlarımız, biz şimdilik muhalefette bulunmanın sorumluluğunu yerine getirmek için iktidara yol gösteriyoruz. Fakat biliyoruz ki, bu iktidar ısrarla ve inatla tavsiyelerimize kulak asmayacak, kalan son aylarda da kulak vereceğe benzemiyor. Çünkü, "biz biliriz demeye", bildiklerini okumaya ve her seferinde olabilecek en yanlış kararı alıp, en yanlış politikaları uygulamaya devam ediyorlar. Problemlerimizin kalıcı çözümü ancak iktidar değişikliğiyle mümkün olacaktır. Biz, kadrolarımızla, politikalarımızla ve ortak akıla önem veren anlayışımızla seçimlerden sonra problemlerimize hızlı ve kalıcı çözümler üreteceğiz.
Saadet Partimiz, yeni dönemin güçlü aktörlerinden biri olarak, milletimizin yüzünü güldürecek politikaların bir bir hayata geçirilmesinin teminatıdır. Bu inanç ve kararlılıkla; basın toplantımıza katılımınız için teşekkür ediyor, sizleri muhabbetle selamlıyor, hayırlı günler diliyorum."
Hibya Haber Ajansı