Girkê Lêge'nin Rimêlan kasabasında Rojava ve Kuzey Suriye halkları, örgütleri ve inanç gruplarından 200 delege ile iki günlük toplantı sonrasında ilan ettiği Rojava ve Kuzey Suriye Federal Sistem Kurucu Meclisi, küresel güçler tarafından "olumlu" ve "temkinli" açıklamalarla karşılanırken, Türkiye bildik siyasetini tekrarlayarak, Suriye'de çözüm ve barıştan yana olmak istemediğini gösterdi. ABD ve Rusya ilana "Suriye'nin parçalanmaması ve bütünlük ve anayasal ihtiyaç" vurgusu yaparken, Türkiye iç savaşın başladığı günlerde de yaptığı gibi sözde muhaliflerini Urfa'da toplayarak, "Kabul etmeme ve PYD'yi bitirme" vurgusu yaptı.

 

Rojava hep çözüm önerdi

 

2011 yılında başlayan halk isyanı ve dışarıdan selefi-cihatçı grupların taşınması ile savaşın derinleşmesini sağlayan Türkiye, günümüze kadar Kürtlerin statü kazanmaması adına El Nusra, DAİŞ, Ehrar El Şam gibi tüm cihatçı gruplara destek sundu. "Suriye'nin kuzeyinde bir oluşuma müsaade etmeyiz" tehditlerine kanton ilanları ile cevap veren Kürtler, demokratik Suriye için sürekli çözüm üretmeye devam etti. Bölgelerinde diğer halklar ve unsurlar ile demokratik sistem oluşturan Kürtler, Girê Spî özerk bölgesi, Demokratik Suriye Güçleri (QSD), Demokratik Suriye Meclisi (MSD) ilanları ile halklar ile birleşip Suriye savaşına çözüm arayışlarını sürdürdü.

 

Bugün 'temkinli', yarın 'evet'

Yer yer küresel güçlerin desteği olsa da öz güçlerine dayanan Kürtler ve bölge halklarıyla kurdukları ittifaklar, DAİŞ, Nusra ve Ehrar gibi çetelerin temizlenmesi için mücadele etti. Küresel güçlerin bu desteklerine rağmen Türkiye'den vazgeçmeyerek, Birleşmiş Milletler (BM) öncülüğünde düzenlenen Cenevre görüşmelerine Kürtleri ve ortaya çıkan yapıları davet etmemesi, Kuzey Suriye ve Rojava güçlerini kendi sistem arayışlarına itti. Bu doğrultuda Rimêlan'da ortaya çıkan Federal Kurucu Meclis, Suriye'nin gelecek projesi olarak hayat buldu. ABD, Rusya ve diğer güçlerin önümüzdeki süreçte şimdi temkinli yaklaştıkları federal sistem arayışını benimsemesi kaçınılmaz bir sonuç olarak görülüyor.

 

Türkiye'de değişen yok!

 

İlk günden itibaren güneyinde demokratik, eşitlik ve özgürlük temelde halkların birlikteliğini kendine tehdit sayan Türkiye, savaşın başlangıcında olduğu gibi yine akıntıya karşı yüzmeye başladı. Bu çerçevede Urfa'da bir araya getirdiği sözde bölge aşiretlerine açıklama yaptırarak, ilanı muğlaklaştırmak ve uluslararası toplumda kabul görmez noktaya itme arayışına girişti. Ancak bölgede çözüm isteyen tüm halkların, siyasi oluşumların ve örgütlerin Rimêlan'da olduğunu ve özgür iradeleri ile tartışarak sonuca ulaştıklarını tüm dünya gördü. Türkiye'nin cihatçı teröristlere verdiği desteği bilen dünyanın bu sözde bölge aşiretleri temsilcilerine de kulak kabartmayacağı kesin. Çünkü Rimêlan'da Türkmen, Arap, Kürt, Ermeni, Süryani, Çeçen herkes birlikte bu sonuca ulaştı.  

 

Federasyon karşıtlığı sonuç vermez

 

Türkiye'nin Halep, Dêr el Zor, Rakka ve Hesekê'den Urfa'ya taşıdığı ve Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) Genelkurmay Başkanı Tuğgeneral Ahmet Berri'nin başkanlığında topladığı şahsiyetlerin, Rimêlan'da çıkan sonuca karşı durabilmenin mümkün olmadığı ve sonuç vermeyeceği belirtiliyor.

 

(diha)