Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca, cezaevlerinde yaşanan sağlığa erişim engelleri, sağlık hakkı ihlalleri ve yaşam hakkı ihlallerinin sonlanması, gerekli tedbirlerin alınması amacıyla Araştırma Komisyonu kurulması için TBMM’ye araştırma önergesi sundu. 

31 Mart 2022 tarihi itibari ile Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri verilerine göre hapishanelerde 314 bin 502 tutuklu ve hükümlünün bulunduğu, bu sayının her geçen gün arttığını hatırlatan CHP Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca’nın TBMM’de Araştırma Komisyonu kurulmasına dair önerge gerekçesinde devletin tedbir alması gerekliliğine ve mevzuat değişikliklerine ihtiyaç duyulduğu vurguladı:

“Sağlık hakkı ihlalleri başta olmak üzere yaşam hakkı ihlallerinin önlenmesi doğrultusunda; sağlık sorunlarının tespiti ve tedavilerin hızla uygulanabilmesi için cezaevlerinde alınacak önlemlerin belirlenebilmesi, fizyolojik/psikolojik rahatsızlıkları olduğu gerekçesiyle tahliye taleplerinin değerlendirilebilmesi için kişilerin hastalık teşhisinin yapılabilmesi, hastalığı olanların gerekli tedaviyi alması, intihara meyilli olduğu tespit edilenlere yapılması gerekenlerin tespit edilebilmesi; bulaşıcı hastalıkların cezaevlerinde yayılmasının ve sağlığı tehdit etmesinin önüne geçilebilmesi amacıyla hijyen, beslenme, havalandırma, ısınma vb. sorun alanlarının her cezaevi için ayrı ayrı tespiti yapılarak alınabilecek önlemlerin belirlenebilmesi ve bu doğrultuda ceza infaz kurumları başta olmak üzere kurumların kapasitelerinin arttırılması için gerekli; alışmaların yapılması; temelde hükümlü ve tutukluların sağlık hakkına erişimlerinin sağlanması ve yaşam haklarının ihlal edilmemesi için gerekli çalışmaların yapılması ve bu konularda gerekli olan mevzuat değişikliklerinin yapılması amacıyla

Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği’nin verilerine göre; 2021 yılı içerisinde CİK’te bulunan tutuklu ve hükümlülerin 11’i intihar, 20’si sağlık sebepleri nedeniyle hayatını kaybederken; 4’ünün yaşam hakkı ihlali ise şüpheli veya bilinmeyen sebepler olarak kayda geçmiştir.

İnsan Hakları Derneği’nin 01.04.2021 tarihli açıklamasına göre; yaklaşık 300.000 tutuklu hükümlünün 604’ü ağır olmak üzere 1605’inin sağlık sorunu vardır.

31 Mart 2022 tarihi itibari ile Ceza ve Tevkifevleri verilerine göre; hapishanelerde 314 bin 502 tutuklu ve hükümlü bulunuyor.”

CHP İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca, ayrımcılık yapılmadan cezaevlerindeki tüm tutuklu ve hükümlülerin sağlık hakkına erişimlerinin sağlanması gerekliliğinin uluslararası sözleşmelerle de güvence altına alındığını hatırlattı:

 

“Tedavi ve sağlık hakkı, hapishanelerdeki tutuklu/hükümlüleri de kapsayacak şekilde, 2015 tarihli Mahpuslara Muameleye Dair Birleşmiş¸¸ Milletler Asgari Standart Kuralları(NelsonMandelaKuralları), 1982 tarihli “BM Tıbbi Etik İlkeler”, 1988 tarihli “BM Herhangi Biçimde Alıkonulan veya Hapsedilen Kişilerin Korunması için İlkeler Manzumesi”, 1990 tarihli “Mahpusların Islahı için Temel İlkeler” ve 1990 tarihli “Özgürlüğünden Yoksun Bırakılmış Çocukların Korunmasına İlişkin Birleşmiş Milletler Kuralları” ile güvence altına alınmıştır. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Avrupa Cezaevi Kuralları hakkında (2006) 2 No’lu Tavsiye Kararı’nın 40. maddesinde tutuklu/hükümlülerin yasal statülerine bakılmaksızın, kapatılmamış¸ kişilerle eşit standartta sağlık hakkına erişim imkanının sağlanmasının gerekliliğinden bahsetmiştir.

Lozan Üniversitesi tarafından Avrupa Konseyi için yürütülen SPACE 1 projesi kapsamında hazırlanan. Annual Penal Statistics on Prison Populations for 2020 ismi ile 08.04.2021’de yayınlanan rapordaki istatistiklere göre; Türkiye’nin genel cezaevi kapasitesi 233.194 kişi olup; cezaevinde bulunan kişi sayısı 297.019’dur. Kişi sayısı olarak Rusya’nın ardından ikinci sırada olan Türkiye, cezaevinde bulunan kişi sayısının nüfusa oranında ise ilk sıradadır.

 Sağlık hizmetlerinin ücretsiz sağlanması ve yasal statüleri fark etmeksizin herkese bu hizmetin ayrımcılık yapmadan sunulması gerekmektedir. Yaşam hakkı en temel haktır. Sağlık hakkı ise yaşam hakkına bağlı olan en önemli haklardandır. Cezaevlerindeki aşırı kalabalıklaşma, yetersiz koşullar, hijyen hizmetlerinin sınırlılığı, sağlıklı gıdaya ve yeterli besine erişim, doyurucu öğünlerin olmaması, kantinlerde farklı sağlık sorunları yaşayanlara hitap eden ihtiyaç olan ile ilgili yaşanan problemler, sağlık sorunlarından ayrı düşünülemez.

 CİK’lerde yeterli sayıda doktor/sağlık personeli bulunmaması, sağlık sorunlarının teşhis ve tedavisinde gecikmelerin kalıcı hasarlara yol açabilmesi, sağlık sorunları yaşayan hükümlü veya tutukluların sağlığa erişim engelleriyle karşılaşması, hastane sevklerinde yaşanan zorluklar, geciken randevular, kelepçeli muayene konusundaki uygulamalar, bir cezaevinden bir başka cezaevine değişen bazı tedbirler, tarafımıza farklı ceza ve tevkif evlerinden ulaşan mektuplarda gündeme getirilmektedir.

İdarenin keyfiyetine bağlı bazı düzenlemelerin hak ihlallerine sebep olduğunu belirten hapishanedeki tutuklu/hükümlüler, sorunlarının kamuoyu gündemine getirilmesini, heyetlerin yerinde inceleme yapmasını, TBMM çatısı altında komisyon oluşturularak hak ihlallerinin araştırılmasını talep etmektedirler.

 Pandemi ile birlikte önlemler alınsa da cezaevlerinde yetersiz koşulların tedbirlerin yarattığı ortamda ölümler yaşanmıştır. Ayrıca psikolojik rahatsızlığı olanların zamanında teşhisinin tespiti açısından da gerekli önlemler alınmadığı için intihar vakaları yaşanmaya devam etmiştir. Araştırma komisyonu kurulmalı, geri dönüşü olmayan hasarlar yaşayan ağır hasta tutukluların ve yakınlarının tahliye talepleri, evrensel insan hakları ilkeleri doğrultusunda, hak temelli yaklaşımlarla değerlendirilmelidir.”

Hibya Haber Ajansı