Demokratik Sol Parti(DSP) Genel Başkanı Önder Aksakal, gerçekleştirdiği basın toplantısında Türkiye ve dünya gündemine dair değerlendirmelerde bulundu.
Konuşmasına, Pençe-Kilit Operasyon bölgesinde şehit olan 4 askerin ailelerine başsağlığı dileyerek başlayan Aksakal, “Dört gün önce hafta sonunda Kuzey Irak’ta yürütülen Pençe-Kilit Operasyon bölgesinde şehit olan Piyade Astsubay Kıdemli Çavuş Gökhan Ağıl, Piyade Uzman Çavuş Harun Yıldırım, Savaş Borlu ve Fatih Kalkan'a Allahtan rahmet, acılı ailelerine ve yakınlarına başsağlığı, sabır, metanet diliyorum. Milletimiz ve devletimiz var olsun.” ifadesinde bulundu.
Aksakal, Kraliçe II. Elizabeth’in 96 yaşında hayatını kaybetmesiyle ilgili, “Tarihsel süreçte önemli bir siyasi figürdü, önümüzdeki dönemde de bireysel ve siyasi yaşamına dair bugüne kadar bilinmeyen yönlerini de öğrenme imkanımızın olacağını düşünüyorum. Bu vesileyle başta Kraliyet ailesi olmak üzere tüm Birleşik Krallık halklarına taziyelerimi sunuyorum ve yine İngiliz geleneklerine göre yerine oğlu III. Charles Kral edildi, yeni Majesteye de insanlığa hizmet yolundaki çalışmalarında başarılar temenni ediyorum.” dedi.
Yeni eğitim öğretim yılının başlamasıyla birlikte dar gelirli kesimlerin sorunlarını da gün yüzüne çıkardığının altını çizen Aksakal, “Her yeni eğitim yılı başlangıcında sarf edilen beylik açıklamalar bu yıl da tekrarlandı. İmam Hatip Okullarının gerekliliği Cumhuriyetin ilanı ile birlikte, 620 yıl süren bir İmparatorluğun eksik bıraktığı toplumsal eğitim ihtiyacı sonrasında Mustafa Kemal Atatürk’ün iradesiyle ortaya konulmuş ve toplumun dini değerlerini ve yaşam biçimini kutsal kitabımızın öngördüğü çerçevede doğru ve özgün şekliyle öğrenilmesine ve yaşanılmasına hizmet amacı gütmekteydi.” diye konuştu.
İmam Hatip Okulları’nın işlevi ve niteliğinin zamanla dini siyasete alet edildiğini iddia eden Aksakal, şöyle konuştu:
“Bazı dar kesimlerin geniş etki gücü oluşturmaları sonrasında maalesef asıl amacından uzaklaştırılmış, bugün dahi siyasetin malzemesi olarak kullanılmaya devam edilmektedir. Meslek lisesinin ne olduğunu sorduğunuzda, bizim eski adıyla Sanat Okullarındaki, yeni adıyla Meslek Liselerindeki Elektrik Bölümü, Torna-Tesviye Bölümü, Motor Bölümü, Elektronik Bölümü ve diğerlerini saymaya başlayacaktır. Meslek liseleri elbette ki toplumsal yaşamda ve sanayi işgücüne eleman yetiştirmekte en önemli eğitim kurumlarıdır. Fakat Sayın Milli Eğitim Bakanı’nın eğitim yılı açılışında yaptığı konuşma içeriğinde değindiği bir husus da samimiyetten ve gerçeklerden uzaktır.”
Aksakal, “Siz bugüne kadar bir kaynak ustası, bir kaporta ustası, motor tamircisi, elektrik-elektronik ustası yetiştirmek için gerekli hangi etkili yöntemleri ortaya koydunuz?” şeklinde soru yönelterek, “Eğer bu konularda başarılı olduğunuzu iddia ediyorsanız son 20 yılda sanayi sitelerimizde faaliyet gösteren esnaflarımızın neredeyse bugün tamamına yakını çıraksız ve kalfasız çalışır hale gelmiştir.” şeklinde konuştu.
Demokratik Sol Parti’nin 3,5 yıllık iktidarı döneminde bu sorunun kalıcı olarak çözüme kavuşturulduğunu vurgulayan Aksakal, “O dönemde, 3308 sayılı Kanunu ve ilgili bazı diğer kanunları değiştiren bir tasarı hazırlanmış ve 29.06.2001 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülerek kabul edilmişti. 10.07.2001 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanan 4702 sayılı Kanunla ülkemizin mesleki eğitim sisteminde yaşanan sorunların çözülmesi ve Avrupa Birliğine geçiş sürecinde ülkemiz insan gücünün daha nitelikli hale getirilmesi hedeflenmişti.” dedi.
Aksakal, Ortaöğretim Mesleki ve Teknik Eğitim ağırlıklı olarak yeniden yapılandırıldığını belirterek, örgün ve yaygın mesleki ve teknik eğitim programlarının bir arada uygulanacağı, sertifika, belge ve diploma veren ‘Mesleki ve Teknik Eğitim Merkezleri’ adıyla yeni eğitim kurumları kurulmaya başlandı, örgün, yaygın ve çıraklık eğitimi arasında yatay ve dikey geçişler ve denklik sağlandı.” ifadesinde bulundu.
Vakıfların kazanç amacına yönelik olmamak koşuluyla üniversite veya ileri teknoloji enstitüsüne bağlı olmaksızın, ekonominin ihtiyaç duyduğu alanlarda yüksek nitelikli iş gücü yetiştirmek amacıyla Meslek Yüksekokulu kurabildiğini hatırlatan Aksakal, yeni düzenlemeyle eğitim sisteminin bütününün yeniden yapılanmasının sağlandığını ifade etti.
Aksakal, ekonomideki sıkıntılı süreç daha da büyüyerek devam ettiğini belirterek, “Simidin bile 5 lira olduğu bir Türkiye’de; ‘Enflasyon biraz yüksek olabilir. Ekmek 1 lirayken alamıyorsunuz. Ama bugün 5 lira ile çok rahat alabiliyorsunuz. Burada insanların alım gücünün arttırılması kıymetli’ diye buyuran siyasetçilerle de karşılaşabiliyoruz. Hakikaten komedinin nirvanasını yaşıyoruz.” şeklinde konuştu.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Özhaseki’ye yönelik ifadelerde bulunan Aksakal, “Ekmek fiyatları konusunda küçük bir hatırlatma yapmak isterim. Biz AK Parti’ye devleti teslim ettiğimizde, yani 2002 yılında ekmek 25 Kuruştu. Ak Parti’nin hükümetleri dönemlerinde ekmek 2013 yılında 1,00 TL, 2021 yılında 2,00 TL, 2022 yılında bugün ise 4,00 TL oldu. Kusura bakmayın da, eskiden insanların 1 liraya ekmek alamadığı durumdaydı diye tanımladığınız dönemlerde de iktidarda siz vardınız. Lütfen, artık insanların aklıyla alay etmekten de vazgeçin.” dedi.
Aksakal, “ABD güdümünde koordinatlarını belirleyen Başbakanı Sayın Kiriakos Miçotakis ile ilgili değerlendirmelerde bulunarak, “Bildiğiniz gibi Ege’de 18 senedir uluslararası hukuka taban tabana zıt bir yaklaşımla işgal ettikleri ve Türkiye’ye ait olan adalar konusundaki uyarılara kendince ‘efelenmeye’ kalkmış, bize yönelik olarak da ‘Yunanistan'da dayılıklara geçit yok’ diye racon kesmişti. Aradan geçen kısa zaman içinde “Cumhurbaşkanı Erdoğan'la görüşmeye hazırım” noktasına gelmesini en makul deyimiyle ‘hizaya gelmiş’ olarak değerlendiriyorum.” diye konuştu.
“Söz konusu vatan olduğunda gerisi teferruattır” diyen Aksakal, “Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan Miçotakis’e İzmir’i hatırlatmıştı, ben de Yunanistan’a 'açık destek' verdiğini belirten Macron’a Maraş’ı ve Sütçü İmam’ı, Antep’i ve Karayılan’ı, Şahin Bey’i hatırlatmak isterim. Asil Türk milleti geçmişte yaşanan badirelerden dersler çıkarabilmiş kadim bir millettir.” ifadesinde bulundu.
Aksakal, CHP’den yeterli tavrın ortaya konulmadığını belirterek, “Sayın Kılıçdaroğlu Sakarya’da gerçekleştirdikleri Grup Toplantısında bu konuyu ‘safsata’ olarak tanımlamakla yetinmiş, ‘hayır asla böyle bir şey söz konusu olamaz, bu görüşte olanlar Atatürk’ün partisinde barınamazlar’ diyememiştir. İşte bu sebeple samimiyetlerinin sorgulanmasına engel olamıyorlar. Eğer CHP’de altı okun tamamı kırılmamışsa, ‘tavşana kaç tazıya tut’ denilmiyorsa, kısacası bu bir danışıklı döğüş değilse, bu kişilerin partinin Merkez Disiplin Kuruluna derhal sevk edilmesi beklenirdi.” dedi.
CHP’nin devleti kuran bir parti olduğunu vurgulayan Aksakal, “Başta Atatürk olmak üzere bu güne kadar görev almış tüm CHP Genel Başkanları Türkiye’nin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü ilkesine koşulsuz riayet etmişlerdir. Bu unutulmamalıdır. Aksi bir durumda CHP ile HDP arasında adı konulmamış bir örtülü işbirliğinin tezahürü ile karşı karşıya olduğumuz konusu tartışmadan vareste olacaktır.” açıklamasında bulundu.
Aksakal, DSP’nin varlık gerekçesiyle örtüşen programı ve milli duruşuyla bu konularda net tavrını ortaya koyduğunu belirterek, “Tavrımız geçmişte HDP’ye oy vermiş veya bugün verebilecek seçmenlere yönelik değildir. Duruşumuz HDP’nin kurumsal yapısına karşıdır.” dedi.
Cezaevlerinin Türkiye’nin gündeme getirilemeyen sorunu olduğunu ifade eden Aksakal, şöyle devam etti:
“TDP Partisi Genel Başkanı Sayın Mustafa Sarıgül önceki gün tüm siyasi partilere bir çağrı yapmıştı. Bu çağrıyı önemsediğimi belirtmek isterim, zira gerek ekonomik zorlukların yarattığı şartlar yüzünden, gerekse üçüncü şahısların yarattığı suç ortamı nedeniyle dört duvar arasına düşmüş insanlarımızın, yani terör örgütü mensubu ya da destekçisi olanlar, taciz-tecavüz-cinayet suçlarından hükümlü olanlar, devleti ve milleti organize şekilde dolandıran ve soyanlar dışında gerçek anlamda kader mahkumu olanların topluma yeniden kazandırılması ihtiyacı karşımızda duruyor. Cezaevleri tıka basa dolu durumda ve bu kader mahkumları her ne kadar hürriyeti bağlayıcı ceza ile tecziye edilmişler ise de mevcut haliyle yani bu tıkanıklık sebebiyle gayriinsani koşullarda yaşamaya da mahkum edilmiş oluyorlar.”
Aksakal, “Devlet bugünkü koşullarda toplum kesimlerine ekonomik mükellefiyetlerini zamanında yerine getirememiş ve hukuki takibe maruz kalmış olan yurttaşlara ekonomik bir af getiriyorsa, kader mahkumlarına da vicdani bir yaklaşımı göstermelidir.” şeklinde konuştu.
Hibya Haber Ajansı