24-25 yaşında dere tepe demeden akan çağlayan, umut ve büyük insanlığın kurtuluşu hedefine kilitlenmiş sel gibisin! Teşekkürler Keké, teşekkürler..."
Sevgili Nazım,
Değerli başkanım,
Yukarıdaki iletini alınca,sevinci ve hüzünü birlikte yaşadım. Yetmişli yıllara gittim. Gençlik yıllarımıza ,ne de çok sevmiştik devrimci olmayı, devrimler yapıp halklarımızı, hatta dünya halklarını kurtaracaktık. Gece gündüz çalıştık. Sen(Nazım Can), Ben, Kemal Yıldız, Ekrem Korkusuz(Terzi Ekrem) ve İhsan Çakmak Ergani'de 1976 yılında Ergani Kültür ve Dayanışma Derneği'ni kurduk. Seni başkanımız olarak seçtik, Kemal'i sekreter, bende saymanlık görevini üstlendim. Kısa dönem içinde Ergani gençliğine ulaştık. Dicle/Piran, Ergani Saray Mahle'si, Bagür gençliği kucaklaştı. Kitap okumaları, seminer çalışmaları, mitinglere katılma ve değişik güncel konularla ilgili bildiri dağıtma eylemleri yaptık. Yaptığımız eylemlerden iki tanesi, o dönem çok önemliydi, tarihe kayıt düşüldü/düşürdük derim;
Birincisi: Rızgari Hareketi'n önemli liderlerinden olan İbrahim Güçlü ağabeyin öncülüğünü yaptığı 1977 seçimleri öncesi Ecevit'in -CHP'nin Ergani, Diyarbakır ve Elazığ'da yapmış olduğu mitinklerde "halklara özgürlük" sologanını atarak, Türkiye'de yalnız Türk halkı değil Kürt halkı da yaşıyor. Kürt halkının varlığını, Ecevit'in şahsında rejiminin suratına çarpmamız. Ecevit'in tepkisi halen kulaklarımda çınlıyor. Ecevit çıldırmışçasına "halklar yok, halk var. O halkta Türk halkıdır" diyerek, kürsüden İbrahim ağabeyi polislere hedef göstermişti.
Sonuç: sologan yerine ulaştı halka mal oldu. Kürtlerin varlığı tartışılmaya açıldı, uyanış başladı...
İkincisi: 1976 sonbaharı veya 1977 ilkbaharı olsa gerek. Üç Evler'de annemin evimdeyim. Sabah kalktığımda radyoyu açtım. Saat yedi, radyo haberleri veriyor. Haberlerde," bir gün önce Güney Afrika'da siyahların/yerli halkın, ırkçı beyazların yönetimine Apartheid/ırkçılığa karşı gösteri yaptıklarını 7 siyahın , güvenlik güçleri tarafından öldürüldüğünü, Güney Afrika'da durumun çok gergin olduğunu" dinledim. Evde ayak üstü kahvaltı yapıp, derneğe geldim. Dernek evinizin yolunun üstünde Veysi Say amcanın dükkanında idi. Hatırladığım kadarıyla dernekte yönetimden Sen, Kemal, Ekrem vardınız. Size, Güney Afrika'daki durumu izah ettim ve bu konuda bir bildiri yazıp dağıtalım, siyahların yerli halkın yanında olalım dedim. "Olur"dediniz ve bildiriyi benim yazmamı istediniz. Bildiriyi yazdım. Bildiride her türlü ırkçılığa karşı olduğumuzun altını çizdim - bu şekilde, Kürt halkına yapılan ırkçılığa da vurgu yaptık.- şimdiki gibi hatırlıyorum. Bildiri yasal olarak, hafta sonu dağıtıldığında büyük bir ses getirmişti. "Güney Afrika nereden çıktı Apartheid nedir"? gibi tepkiler aldık. Oysa bizde Güney Afrika'yı ve oradaki yerli halkı tanımıyorduk. Bugün düşündüğümde ne kadar doğru bir iş yapmışız diyorum.
Biz Nelson Mandela'yi de tanımıyorduk. Nelson Mandela ve Siyahlar/Yerli halk direndi ve kazandı. 1993 yılında Mandela,
Frederik de Klerk ile birlikte Nobel Barış Ödülü'nü aldı. 27 Nisan 1994 tarihinde Güney Afrika'da ilk özgür seçimler yapıldı UAK (Ulusal Afrika Kongresi) büyük bir çoğunlukla seçimleri kazandı. 10 Mayıs 1994 tarihinde Mandela, ülkenin ilk demokratik yolla seçilmiş Cumhurbaşkanı olarak göreve başladı.
Keké,
Okyanusta bir damla da olsa, bizim bu mücadelede bir katkımız yok mudur? İnsanlığa Mandela gibi bir lider kazandırdık. Bundan daha onurlu bir mücadele var mıdır?
Artı, Güney Afrika Yerli Halkı özgürleşti.
Sevgili arkadaşım bedenen tabi ki yaşlandık, ama zihnimiz/ruhumuz diri, canlı ve olgun. O nedenle kendimizi koyuvermemeliyiz, yaptığımız güzel şeyleri yapmaya devam edelim derim. Hukuk, evrensel değerler, Kürt halkının eşitlik mücadelesi, herkesin hakkını hukunu tanıyan sivil bir anayasa yapımı, önümüzde duruyor. Bütün bunları demokrasi ile taçlandırabiliriz. Ayrıca Kürt halkının Ulusal Demokratik Birliği ve eşit vatandaşlık, anadilde eğitim talebi, bizi sorumluluk almaya çağırıyor. Gücümüz oranında bu konularda katkı sunabiliriz diye düşünüyorum. Hep birlikte çok daha güzel şeyler yapacağımıza inanıyorum. Biliyorum yolumuz zor, uzun ve çetin. Zor ve çetin olanı başarmak bizim işimiz. Geçmişimiz bunun şahididir. Hem şu ünlü söz bizim yaşamımızı doğrular nitelikte değil mi? "Yaşama sevinci eylemdedir."
Yaşama sevincin hiç eksik olmasın!
Sana kucak dolusu selam, sevgi ve saygılarımı gönderiyorum.
Seni seven keké'n/kardeşin Ali Haydar.
10/12/2023
Mumcar/ Bodrum/ Muğla.
"Keké
YORUMLAR