Ergani’de Hava annemin evindeyim. Çocukluğumun, gençliğimin ilk yıllarının geçtiği evde.
Hava annem sakin, mantıklı, sağduyulu akıllı bir kadındı. Etliye sütlüye fazla karışmazdı. Dedikodu yapmaz; insanları olduğu gibi kabul eder; özellikle çocukları, hayvanları, doğayı çok severdi.
Her gün iki sıcak pide alır birini kendine ayırır, diğerini de hayvanlara verirdi. Sabah erkenden, akşam günbatımı öncesi kedi ve köpekler kapının önünde onu beklerdi.
Çevresindeki komşularının çocuklarına yiyecek ve değişik hediyeler verirdi. Çocukları çok severdi, çocuklarda onu çok sever, bir dediğini iki etmezlerdi. Evine gelen her insana değer verir, o gün, o an evinde ne varsa paylaşır, misafirlerine ikram ederdi.
Yaşlılığında zaman zaman annemin kendi evinde yanında kaldım; bir iki dikkatimi çekti, ben dışarıdan her eve geldiğimde annem salonda otururken ayağa kalktı; anne sen ne yapıyorsun? Neden ayağa kalkıyorsun? ben senin oğlunum bir daha yapma, ayağa kalkma, dediğimde, “olmaz dedi.” Neden olmaz dediğimde “sen erkeksin!”; erkek olunca ne oluyor? diye sorduğumda da; “Oğlum siz olmazsanız, biz kadınlar, çocuklar ne yaparız? Ne yeriz, ne içeriz?, malımızı, canımızı, namusumuzu nasıl koruruz?” diye devamını getirdi. Ama anne siz olmazsanız da hayat olmaz, biz erkekler ne yaparız aklımız b…za karışır dediğimde. “Yok oğlum sizin işiniz zordur, Allah size yardımcı olsun, bizim işimiz sizin işiniz kadar zor değildir” dedi.
Hava annem böyle görmüş, böyle yaşamıştı; kapalı tarım toplumunda doğa ile iç içe. Tabi ki böylesi bir toplumda beden, kol gücü çok önemli, işi/üretimi ve güvenliği sağlamanın temel gücü; bu nedenle erkek çocuklar ve erkekler çok önemli. Kız çocukları ve kadınlar ikinci planda kalıyordu.
Bugün tarım, sanayi toplumundan hızlı bir şekilde bilişim, internet, yapay zekâ toplumuna, üretim olarak robotik teknolojilerinin her geçen gün etkisini artırdığı üretim biçimini yaşıyoruz. Yani dijital teknolojinin gittikçe hâkim olduğu ekonomik modeli. Beden ve pazu gücü artık çok da önemli değil; sevgili annemin önem, değer verdiği emekçi erkek üreticiler artık geri plana düştü. Şimdi zekâ ve yetenek dönemi. Bunu da kızlarımız, kadınlarımız erkekler kadar iyi yapıyor. O nedenle, kadınlar ve erkekler olarak bedensel farklılıkların güzelliğini yaşarken; insanlık ve uygarlıkta kadın erkek eşitliğinin oluşacağı tarihsel süreci/dönemi yaşıyoruz.
Küresel anlamda insanlığın iç içe geçtiği; melezleşmenin hızlı bir şekillide yaygınlaştığı bir dönemde, eski değer yargıları ile değil; yeni döneme uygun bir şekilde kızlarımıza, kadınlarımıza değer, önem vermeliyiz. Dönem zekâ ve yaratıcılık dönemidir.
Pandemi döneminde Hava annemi kayıp ettiğimdeİstanbul’dayım.
Evde yalnızdım, salonda koltuğa oturup ağladım. Kendi kendime onunla konuşmaya başladım ve telefonuma onu anlatan aşağıdaki şiirsel yazıyı yazdım. Sokağa çıkma yasağı olduğu için cenazesine gidemedim.
 
ANNEM
O, iyi bir eş, iyi bir anne, iyi bir dosttu.
İyi, erdemli, doğadan öğrenen bir kadındı.
Doğa anaydı; kurdun, kuşun hakkını hukukunu koruyan, onlara sevgi ve merhametle yaklaşan; mahallenin çocuklarını seven, sevindiren, onları koruyan, Hava Anneydi.
O, iyi bir insandı. Üçevler’in ulu çınarıydı. Onu kaybettik. Çınarımız devrildi, bir dönem kapandı. Üçevler, onun ölümüyle tarih oldu. O, artık Üçevler’de yok. Üçevler de artık yok. O, bizi bize emanet etti, çekip gitti. Dostları, sevenleri sağ olsunlar!
 Ali Haydar Üzülmez
2 Mayıs 2021/İstanbul